Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

T.C. DEVLETİNİN İSLAM’A KARŞI VE MÜSLÜMANLARA DÜŞMAN OLMASI NEDENDİR ? (1)

Allah’ın (cc) adıyla.

Yönetim sistemlerinde yasaların oluşumu ve işlevi açısından şu husus önemli bir noktadır.

Bir sistemden (yönetim şekli ve uygulamalarından) başka bir sisteme geçişte, bir taraftan RET ve dolayısıyla TERK EMTE vardır. Diğer taraftan KABUL ve dolayısıyla SAHİPLENİP UYGULAMA vardır.

Yani reddedilen sistemi terk, kabul edilen sistemi sahiplenme ve uygulama söz konusudur. Dolayısıyla sahiplenilen (yeni) sistem, terk edilen (eski) sistemin reddini bir temel unsur olarak alır. Aldığı bir diğer temel unsur ise benimsenen ideolojidir. Yeni sistem, bu iki temel üzerine bina edilir. Bu da; yasalara ve yasalara işlerlik kazandıran yargı ve yürütme organlarına şu iki şekilde yansır.

Birincisi; terk edilen sisteme karşı olma, hayatın her alanından çıkmasını ve bir daha geri gelmemesini sağlamaya dönük engelleyici ve önleyici tedbirler alma, …

İkincisi; yeni sistemi her bakımdan kucaklama, sahiplenme, hayatın her alanında yer etmesini, etkinlik ve işlerlik kazanmasını sağlamaya dönük koruyucu ve kollayıcı tedbirleri alma…

Tarihte; geçmişten günümüze kadar yaşanmış inkılaplarda, inkılabı gerçekleştirenler ile iktidar sahipleri arasındaki mücadele ve savaşların temelinde bu karşıtlık, yani bir sistemi ret, diğerini kabul yatmaktadır.

İnkılabı gerçekleştirenler; karşı durdukları ve yönetimden uzaklaştırdıkları sistemi tamamen ortadan kaldırmaya çalışırlar ve bir daha geri gelmesini istemezler. Kurdukları sistemi de sosyal hayata tamamen hakim kılmaya ve bekası için var güçleriyle korumaya çalışırlar. Yasalarına ve kurumlarına bu istikamette şekil verirler.

T.C. kurucuları da; İslami esaslara dayalı yönetim sistemini reddetmiş, laik-demokratik cumhuriyete dayalı (batıdan alma) yönetim sistemini kabul etmiştir. Diğer bir ifadeyle ilahi sistemi reddetmiş, beşeri sistemi kabullenmiştir.

Dolayısıyla T.C.’nin anti-İslami zihniyetinin günümüz ve günümüz iktidar sahipleriyle sınırlı olmayıp, M. Kemal ve İnönü başta olmak üzere bu Cumhuriyetin temellerini atanlara kadar uzayıp dayanır.

M. Kemal, başta Fransız olmak üzere batı hayranı biri olmakla birlikte, birinci dünya savaşı sonrası Osmanlı devletinin içinde bulunduğu acziyetin ve hilafet makamında oturanların İslam adına ve Müslümanların halifesi namına yönetim konusunda sergiledikleri yanlış uygulamalarının da etkisiyle, devletin İslami usullerle yönetilemeyeceğini, diğer bir ifadeyle, hilafete dayalı ve İslam şeriatini esas alan yönetim biçiminin günümüz şartlarına uygun düşmediğine inanmaktaydı. Osmanlı devletini idare edenlerin icraatları neticesinde memleketin düştüğü kötü ve zavallı hali, onların şahsında İslam’a mal etmekte ve İslam’ın yönetimden uzaklaştırılması gerektiğini düşünmekteydi. Bu nedenle batıya hayranlık duymakta ve dolayısıyla ülkenin, batı tarzında demokrasiye dayalı Cumhuriyet rejimiyle idare edilmesinin daha uygun düştüğünü benimsemekteydi.

Ve nihayet hedeflerini bir bir gerçekleştirerek amacına da ulaştı. Zamanın halifesinden aldığı yetkiyi kullanarak, hilafeti ve vatanı kurtarma iddia ve vaadiyle işe başlamış, bu münasebetle pek çok alim, şeyh, molla ve aşiret reisleri başta kendisiyle beraber olmuş, ancak zamanla yaptıkları ortaya çıkıp niyeti belli olunca tepki gösterip karşısına geçmişlerdi ama artık iş işten geçmişti. M. Kemal kontrolü çoktan ele geçirmiş ve idare eden konuma gelmişti. Etrafından birer birer dağılıp (kimi örgütlü, kimi örgütsüz) mücadeleye giriştiyseler de, O’nu bulunduğu konumdan uzaklaştıramadılar ve yaptıklarına da engel olamadılar. Vatan haini ve işbirlikçi olarak ilan edildiler, isyan çıkarmakla suçlandılar ve kimisi askeri operasyonlarda, kimisi de kurulan istiklal mahkemelerinde yargılandıktan sonra darağaçlarında asılmak suretiyle susturuldular.

Bundan sonra da iç inkılaplar süratle ve art arda devreye sokuldu, yasaklar birbirini izledi ve günümüze kadar devam etti.

Dolayısıyla T.C. kurucuları; İslami esaslara dayalı yönetim sistemini reddetmenin ve laik-demokratik cumhuriyete dayalı yönetim sistemini kabul etmenin neticesi olarak yasalarına, yürütme ve yargının bütün kurumlarına, ilahi sisteme karşı engelleyici, önleyici ve yasaklayıcı, beşeri sistem olan laik cumhuriyete dönük de koruyucu ve kollayıcı tedbirler koymuşlar ve bu istikamette şekil vermişlerdir.

Buraya kadar her şey normal görülebilir. Bu bir tercihtir, İslam’a inanılmıyor,  Müslümanlar sevilmiyor denilebilir. Yani inkılap yapılan yerlerde inkılabı gerçekleştirenler, terk ettikleri sisteme dönüş olmaması için tedbirler alır ve kurdukları sisteme sahip çıkabilir, koruyabilirler. Ancak T.C. devletinin bu konuda tavrı çok farklı ve hayli aşırı derecededir. Çok tahammülsüz ve bağnazcadır.

Evet şu ana kadar anlattıklarımız T.C. inkılabı açısından işin iskelet boyutunu oluşturur.  Bu iskelete,  başta M. Kemal Atatürk ve İsmet İnönü olmak üzere Cumhuriyeti kuranlar, bir de kendi ideolojileri doğrultusunda bir libas giydirmişlerdir. KOYU DİN DÜŞMANLIĞI ve KOYU TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ…

Devam edecek...

Diger Basliklar
   SAYIN BAGASİ'YE SEÇİMİ VE KÜRDİSTAN'DAKİ SON GELİŞMELERİ SORDUK
   SAYIN BAGASİ, SON GELİŞMELERİ DEĞERLENDİRDİ
   HİZBULLAH CEMAATİ YÖNETİCİLERİNDEN SAYIN İSA BAGASİ İLE RÖPORTAJ
   CEMAAT REHBER'İ MUHTEREM EDİP GÜMÜŞ İLE RÖPORTAJ
   KUTLU DOĞUM VE SEÇİM SÜRECİ
   BASINA VE KAMUOYUNA [YAPILAN PROVOKASYONLARA DİKKAT]
   HİZBULLAH VE CAMİLER
   BU HUKUKSUZLUK KABUL EDİLEMEZ
   ŞEHİT REHBERİ ŞEHADETİNİN 11. YILINDA HAYIRLA YÂD EDİYORUZ.
   KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN
   HİZBULLAH İFTİRALARDAN BERİDİR
   İNNA LİLLAH WE İNNA İLEYHİ RACİUN
   MUSTAZAF-DER'İN KAPATILMASI REJİMİN TAHAMMÜLSÜZLÜK ÖRNEĞİDİR
   KAMUOYU DİKKATİNE!
   Ş. REHBERİ ŞEHADETİNİN 10. YILINDA RAHMETLE ANIYORUZ
   KURBAN VEREREK HEM İBADETİNİZİ YERİNE GETİRİN HEM DE FAKİRLERİ SEVİNDİRİN
   BU VAHDETE VURULAN BİR DARBEDİR
   RAMAZAN-I ŞERİFİNİZİ TEBRİK EDERİZ
   EDİTÖRDEN
   İSLAM DAVASI DİK DURMAYI GEREKTİRİR
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git