Allah’ın adıyla! Alemlerin Rabbi olan Allah’a sonsuz hamd ü senalar olsun. Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’e, aline, ashabına ve kıyamete kadar yolunu sürdürenlere salat ve selam olsun. Hz. Muhammed’in (sav) viladet yıldönümü münasebetiyle yoğun ve bereketli bir ay geçirmekteyiz. Artık Nisan ayı denince; Hz. Muhammed (sav), O’nun kutlu doğumu ve bu münasebetle bir araya gelen coşkulu kalabalıklar akla gelmektedir. Bu, hiç şüphesiz Allah’ın (cc) bir lütfudur. Diğer insanlar başka meşguliyetler içindeyken, bizlere bu hayırlı bir işi lutfeden Allah’a hamd olsun. Bu münasebetle, Hz. Muhammed’in (sav) viladetini tebrik eder, bütün Müslümanlarının gerçek adalet ve özgürlüğüne vesile olmasını dilerim. Bu dünya imtihan yeridir ve bütün insanlar burada hayat sınavından geçirilmektedirler. Onları yaratan ve imtihandan geçiren Allah (cc); onları başıboş ve kendi hallerine bırakmamış, ferdi, ailevi ve sosyal hayatlarını düzene koyan din ve kitap ile bunları tebliğ ve tatbik edip gösteren peygamber göndermiştir. Hz. Muhammed (sav) bu silsilenin son halkası olarak, son kitap olan Kur’an’ı Kerim ve tamamlanmış din olan İslam ile bütün insanlara gönderilmiştir. Dolayısıyla bütün insanlar bu dünya hayatı boyunca bunlardan dolayı sorumludurlar ve ahirette de bunlardan dolayı hesaba çekileceklerdir. Bu yüzden Hz. Muhammed’in (sav) hayatımızdaki yeri ve önemi son derece mühimdir. O (sav); sıradan bir insan değildir, toplumlara rehberlik eden herhangi bir lider veya önder değildir. Allah’ın (cc) seçip bütün beşeriyete gönderdiği yüce bir şahsiyettir. Alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. En güzel ahlaka sahip olan, Allah’ın (cc) dinini ve kitabını en güzel şekilde hayatında tatbik ederek bütün insanlara en güzel yaşam örneğini ortaya koyan en büyük mürşittir. Gerçek özgürlük ve kurtuluş yolunu gösteren en büyük önderdir. Örnek yaşantısıyla; en güzel eş, en güzel baba ve en güzel aile reisidir. Allah’a kulluk noktasında insanların en muttakisi ve en abidi olup ibadet açısından en güzel örnektir. Tevhid mücadelesindeki en büyük komutan ve en güzel örnektir. Kısacası O (sav); hayatın her alanında insanlar için en güzel örnektir. “Ey iman edenler! And olsun ki sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Rasulullah en güzel örnektir.” (Ahzap 21) Çünkü O kendiliğinden bir şey konuşmaz ve yapmazdı. Ne konuşuyor ve ne yapıyorsa, tamamen ilahi emirler doğrultusunda söyleyip yapıyordu. Hasılı O (sav); yürüyen Kur’an idi. “O, kendiliğinden konuşmamaktadır. Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahy iledir.” (Necm 3,4) Bu yüzden Allah (cc); bütün insanları O’na tabi olup uyma hususunda mükellef tutmakla birlikte, O’na itaat etmeyi kendisine itaat etme ve O’na isyan etmeyi de kendisine isyan etme olarak kabul etmiştir. “Kim Resul’e itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.“ (Nisa 80) Böyle yüce bir şahsiyetin ümmetinden olduğumuz için Allah’a (cc) ne kadar hamd etsek azdır. Bu yüce şahsiyete uymak, O’na tabi olup itaat etmek ve sünnetini ihya etmek nasıl ki bir mükellefiyet ve Müslümanların yerine getirmeleri gereken bir vazife ise; O’nun viladeti münasebetiyle bir araya gelerek O’nu anlatmak, tanıtmak ve O’na davet etmek de güzel bir hizmet ve Allah’a yaklaşmaya güzel bir vesiledir. “Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya vesile arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 35) Bu anlamda, Hz. Muhammed’in (sav) kutlu doğumu münasebetiyle yapılan her şey kulluk görevini yerine getirmeye ve sorumluluğu ifa etmeye dönüktür. O yüce insanı anmak, O’nu gündeme getirmek, O’nu kitlelere ve topluma anlatıp tanıtmak, O’nun getirdiği ilahi mesajı ve sünnetini açıklayıp bunlara davet etmek, evet bütün bunlar, Allah’ın rızasına nail olmak ve O’na yaklaşıp rahmetine kavuşmak içindir. Bu vesileyle buradan, kutlu doğum etkinliğini tertip edenleri, bu işte emeği geçenleri ve bunun için bir araya gelenleri kutluyorum, hepsine selam olsun. Diğer insanların başka işlerle meşgul olduğu, başka şeylerin derdini çektiği, başka şeylere davet ettiği bir zaman diliminde, özellikle de seçim sürecine girdiğimiz ve insanların partilere davet ettiği, bu yönde yoğun ve hararetli çalışmalar içine girdiği şu günlerde Müslümanların Allah Rasulünü anmaları, O’nu gündeme getirip O’na davet etmeleri önemlidir. Her kes dert edindiği şeyin peşinden koşar. Neyi seviyorsa, neye değer veriyorsa, neye inanıyorsa ona ulaşmak ister, onunla meşgul olur. Allah’a hamd olsun ki bizler Müslümanız. Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahirete ve kadere iman etmişiz. Bizim kalbimizde Allah’ın, Rasulünün ve Mü’minlerin sevgisi vardır. Biz İslam dininin, Kur’an’ın ve Sünnetin derdini çekmekteyiz, Müslümanların İslam adaletinden uzak olduklarının ve içinde bulundukları sıkıntıların derdini çekmekteyiz. Biz, Rabbimize karşı kulluğumuzu hakkıyla ifa edebilmenin derdini çekmekteyiz. Dolayısıyla bizim meşguliyetlerimiz bunlardır. Biz bunların peşinden koşmaktayız. Bunun için gayret sarf eder, bunun için çırpınır ve didiniriz. Bu konularda üzerimize düşeni yapmaya, sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışırız. Çünkü biz, Rabbimizin huzuruna ak bir yüzle çıkmak istiyoruz. O’nun rızasını kazanmış olarak çıkmak istiyoruz. Onun için bizim, kendimize has gündemimiz vardır. Başkaları ne ile meşgul olurlarsa olsunlar, onların gündemi ne olursa olsun, onlar ne için telaş içinde olurlarsa olsunlar, bizim gündemimiz bellidir, bizim çalışmalarımız, telaşımız ve koşuşturmamız bellidir. Biz kendi işimize bakarız. Yarın kıyamette bize sorulduğunda ve “siz ne işle meşgul idiniz, derdiniz neydi, neyin ardındaydınız, hangi yolda idiniz, kimin ve neyin tarafındaydınız” diye hesaba çekildiğimizde; yazdıklarımız, söylediklerimiz, davet ettiklerimiz, yaptıklarımız ve çabalarımız bize şahitlik edecektir. Bu anlamda, kutlu doğum için yapılanlar, umuyorum ki bizler için güzel bir şahit olacak ve Rasulullah (sav) şefaat edecektir. Bu arada seçim gündemine de değinmek istiyorum. Bu günlerde, malumunuz seçim nedeniyle hararetli hazırlıklar ve çalışmalar yapılmaktadır. Bu konuda gizli, açık birçok görüşmeler yapılmakta, kulisler olmakta, pazarlıklar yürütülmekte ve birçok vaatler verilmektedir. Seçim günü yaklaştıkça bu yöndeki hareketlilik daha da çoğalacak; tarafgirlik, bu yöndeki güç gösterileri, mitingler, toplantılar, destek arayışları, oy toplama ziyaretleri yoğunluk kazanacaktır. Böyle bir atmosferde bizler, kendi işimizin peşinden koşmalı, kendi gündemimizden kopmamalı, başkalarının yaptığı hesaplara direkt veya dolaylı alet olmamalıyız. Bu işle meşgul olanların yaptıkları şeyler üzerinde durmuyor ve sorgulamıyoruz. Kim ne yapıyor, ne hedefliyor ve ne hesaplıyor olsa da bilerek ve programlı olarak İslam’a ve Müslümanlara düşmanlığı yoksa, ona küskünlüğümüz, dargınlığımız ve düşmanlığımız olmaz. Şu ana kadar bizler, hiçbir partinin üyesi veya gönüllüsü olmadık. Seçim dönemlerinde hiçbir partinin destekçisi, taraftarı ve oy toplayanı olmadık. Sandık başlarında hiçbir partinin görevlisi olmadık. Hatta çoğumuz, para cezalarına rağmen oy kullanmadık, seçim kütüklerine yazılmadık. Bütün bunlar; bu işlerle tamamen alakasız olduğumuz, bu işlerin bizi hiç ilgilendirmediği anlamına gelmemektedir. Aksine, bütün bu gelişmeleri yakından takip etmekte ve değerlendirmekteyiz. Aynı toplum içinde, birlikte yaşadığımız için bu hususlar ve bu yönde yapılanlar bizi de ilgilendirmektedir. Ortam ve şartlar bizim açımızdan olgunlaştığında ve zamanı geldiğinde bu sahada da üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye çalışırız inşallah. Sorumluluk sahası geniştir ve yapılması gerekenler çoktur. Bunları bir zamanla sınırlamak veya belirli zamanlara tahsis etmek mümkün değildir. İmkan olduğu ve şartlar elverdiği müddetçe her gün bizim için çalışma zamanıdır. Kendimiz, ailemiz, komşularımız, akrabalarımız, halkımız ve toplumumuz için yapmamız gereken hizmetler vardır. Bu konuda İslam’ın bize yüklediği vazifeler vardır. Onun için programlı olmalı ve program dahilinde çalışmalıyız. Yapacağımız bütün işlerimizi çeşitlerine ve zamana göre program haline getirip bu çerçevede düzenli ve sistemli çalışmalıyız. Bu nedenle başkalarının gündemleri, hedefleri, maksatları, oluşturacakları atmosfer bizim gündemimizi ve bu yapacağımız hizmetler yönündeki çalışmalarımızı olumsuz etkilememeli, değiştirmemeli ve sekteye uğratmamalıdır.
Dolayısıyla hizmet eden sorumluluk sahibi Müslümanlar, yazılarıyla, konuşmalarıyla ve fiiliyatlarıyla buna dikkat etmeli, kendi gündemlerinden kopmamaya ve sorumlulukları çerçevesinde hareket etmeye çalışmalıdırlar. Söylem ve davranışlarında farklılıklar görülmemelidir. Görüldüklerinde, Allah’ı ve Rasulünü hatırlatmalıdırlar. Bu, onların en bariz özelliği haline gelmelidir. Bu seçim sürecinde; kiminle oturduklarına, kimlerle göründüklerine, hangi yerlere girip çıktıklarına, kendilerini davet edenlere, davet edildikleri yerlere, ziyaretlerine gelenlere ve etraflarında olup bitenlere iyice dikkat etmelidirler. Bulunduğu pozisyon itibariyle ve dışarıdan göründüğü şekliyle; bir tarafta yer aldığı, bir tarafa destek verdiği veya birlikte çalıştığı şeklinde yorumlara sebep olmamalıdırlar. Allah’a emanet olun. HÜSEYNİSEVDA EDİTÖRÜ |