Kürtler, birinci dünya savaşından sonra coğrafik olarak farklı parçalara ayrılan ayrı
devletlerin sınırları arasında kaldı. Bu haliyle Kürtler, içinde yaşadıkları
ülkeler üzerinde hesap yapan yada o ülkeler ile siyasi sorunları olan
emperyalist devletler için hep ilgi ve müdahale odağı olmuştur.
ABD ve AB ülkeleri, bu husustan hep yararlanmak
istemişler ve yararlanmaya çalışmışlardır. Bundan dolayı PKK gibi Kürt örgütleri
barındırmışlar, sahip çıkmışlar, buna karşılık onları yönlendirerek kullanmaya
ve onlar üzerinden siyasi hesaplar yapmaya çalışmışlardır. ABD’nin Kuzey Irak’ta
bir Kürt yönetiminin kurulmasına öncülük etmesi de böyle bir hesap
neticesindedir, yoksa ABD Kürtlerin ne hamisi ve ne de dostudur. ABD’den asla
dost olmaz, daha önce kaç defa Kürtlere hainlik etti. Baba Barzani’ye zamanında
ihanet etmedi mi?
Dikkat ediliyorsa eğer, Kürt sorununu dillendiren
emperyalist ülkeler ve bunların işbirlikçileri Kürt sorunu adı altında Kürt
halkını hep mülhit veya laik-demokrat zihniyetini taşıyan kişi, grup veya
örgütlerin ardına sürüklemeye ve onlarla ilintilendirmeye çalışmaktadırlar.
Bunları sürekli Kürt halkının sorunlarıyla ilgilenen, Kürt halkının sorunlarına
sahip çıkan, Kürt halkının öncüleri, sözcüleri ve hatta sahipleri gibi lanse
etmeye çalışmaktadırlar. Böylece bu konu işlene işlene, zihinlerde bu şekilde
yer etmeye ve Kürt halkının zihninde de bu istikamette etki bırakmaya
başlamaktadır.
Hesabı olan Kürt ve Kürtlükle ilgili nutuk atıyor.
Ey Kürt, gel senin bir sorunun var, bunun çözümü bende diyor ve etrafına
topladığı kalabalığı kendi gayri İslami düşünce ve fikirlerini gerçekleştirmek
için kullanmaya çalışıyor. Kürt sorununu kendi hesap ve emellerine alet ediyor.
Birinci dünya savaşı sırasında Çarlık Rusya’sında Bolşevik devrimi yaşandı ve
ardından komünizm fikri etrafa yayılmaya çalışıldı. Türkiye’de bundan etkilenen
nice genç, etkilendiği, benimsediği ve dolayısıyla sahiplendiği bu yeni fikri
kendi toplumuna da yerleştirmeye çalıştı. O zaman DDKD, KUK, KAWA’cılar,
ÖZGÜRLÜK YOLU, vs gibi örgütler ve bunlara son olarak eklenen PKK bunu yapmaya
çalıştı. Halen de ayakta kalanlar bu misyonu sürdürüyorlar. Yüzyıllardır İslam’ı
din olarak kabul eden, Müslüman olan, İslami yaşantıyı, İslami kültürü ve
adetleri benimseyen Kürt halkına komünizm ve sosyalizm dayatılmaya çalışıldı.
Kürt halkını İslam’dan uzaklaştırmak ve İslam’ı Kürt halkı içinde bir afyon gibi
göstermeye var güçleriyle çalıştılar. Kürt halkının bütün sorunlarının çözümünün
sosyalizmde olduğunu ısrarla dayatmaya çalıştılar. Şu anda Kürt gençlerinin bir
kesiminin İslam’dan uzak olması ve İslam’a düşmanlık beslemesi bu yüzden değil
midir?
Kemalist ve laik zihniyet sahipleri, T.C.
kurulduğu günden bu güne Kürt halkını İslami yaşantılarından, kültürlerinden ve
dillerinden uzaklaştırmak için her yolu denediler ve halen de deniyorlar. Son
zamanlarda derin devletinin bu yöndeki yoğun çalışmaları dikkatimizi
çekmektedir. Hararetle Kürt sorununu gündeme getirip Kürt halkını, kendi tayin
ettikleri şahıslar kanalıyla oluşturdukları/oluşturacakları yapıya davet
etmektedirler. Bir yandan PKK’yı diğer yandan Hizbullah’ı da hedef alan
beyanatlarda bulunmaktadırlar.
Kürt sorununu dile getirip Kürt halkını yeni
oluşum ve yapılanmalara davet edenler, bir yandan PKK’yı, diğer yandan
Hizbullah’ı hedef alıp karalamakta ancak Kürt halkı ile ilgili bütün sorunların
kaynağında asıl faktör olan rejim ve rejim yasalarına ilişmiyorlar, hatta rejim
yasaları çerçevesinde ve bu yasalarla uyumlu fikirleri ve talepleri dile
getiriyorlar.
Hiç düşündünüz mü?
Bunlar nereden çıktı, şimdiye kadar neredeydiler,
amaçları nedir, ne yapmak istiyorlar?
Görüşleri, düşünceleri, fikirleri nedir, ortaya
koydukları çözümler ve çözüm yolları nelerdir?
Bu insanlar, kime hizmet ediyorlar?
Bunlar, dolaylı yollardan PKK’ya mı hizmet ediyor,
rejim çıkarlarına mı hizmet ediyor? Yoksa bunlarla birlikte Türkiye genelinde ve
özellikle Kürt halkı arasında giderek büyüyen Hizbullah cemaatinin önünü almaya
mı çalışıyorlar? Dillendirdikleri gibi Kürt halkına hizmet etmedikleri kesindir.
Kürt halkı Müslüman bir halktır. Bu, yüzyıllardır
böyledir. Komünizmi de, laik-demokrat zihniyetini de tanımamış ve
benimsememiştir. (Kemalizm ile başından beri çekişme içinde olmuştur)
Bu nedenle
hiç kimsenin hak talep etme adına, Müslüman Kürt halkına gayri İslami inanç,
fikir, kültür ve sosyal yaşam tarzı dayatmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin,
Kürtleri İslami kimliklerinden farklı bir kimlikle, İslami kültürlerinden farklı
bir kültürle ve İslami inanışlarından farklı bir inanışla göstermeye, lanse
etmeye ve tanıtmaya hakkı yoktur. Bu, kimden gelirse gelsin Müslüman Kürt halkı
tarafından kabul görmeyecektir, Emperyalist ve laik rejimlere hizmet eden, Kürt
halkının Müslüman kimliğine, İslami kültür ve geleneklerine uymayan, gayri
İslami hiçbir çalışma, yapılanma ve girişimleri onaylamayacaktır |