Bınavê Xuda Bu güne kadar Hizbullahi hareket üzerine yetkili-yetkisiz, bilgili-bilgisiz, garazlı garazsız bir çok kesim tarafından çok şeyler söylendi, yazıldı, çizildi… Rahatlıkla söyleyebiliriz ki kamuoyuna yansıtılanların yüzde biri ancak doğrudur. Bunun iki nedeni vardır; birincisi Hizbullahi hareketin genel kamuoyuna zamanında gerekli açıklamalarda bulunmamasıdır ki bu hususta cemaat, halkı ile doğrudan olan bağları ve diyalogu dışında başka yollara tevessül etmedi veya zamanının gelmesini bekledi. İkincisi ise cemaatin düşmanı ve rakipleri, propaganda savaşı ekseninde psikolojik bir mücadeleyle Hizbullahi cemaati karalama, yanlış gösterme ve böylece etkisizleştirme yoluna gitmeleridir. Hizbullahi hareket üzerine kamuoyunda piyasaya sürülen bilgilerin büyük bir kısmı hareket düşmanları veya hasımları tarafından dezenforme edilmiş bilgilerdir. Geri kalanları ise -yine büyük bir kısmı su-i niyet güdülerek- yoruma dayalı bilgilerdir. Burada hem bu kategoriye girmeyen hem de efkarı umumiye yönelik bir ara açıklama ve hatırlatmadan sonra konumuzun ayrıntılarına geçeceğiz.
Bilgileri kurgulamak ve yorumlamak alanında insanlarımız ve medya çevreleri hem hazır bir zemine hem de geçmişe dayalı bir birikime sahiptirler. Beşeri ideolojilere dayanan farklı birçok örgütün meydanlarda at koşturdukları, birbirleriyle çatışıp anarşi ve terör estirdikleri yakın tarihimizde, perde arkasında o kadar çok garip, acayip, kirli, çetrefilli,… ilişkiler, durumlar, vakıalar ve gerçekler ortaya çıktı ki, kimin eli kimin cebinde, kimin ipleri kimin elinde, kimin sırtı kime dayalı, kim kimin hesabına çalışıyor,…..? gibi garabetli ve kafa karıştırıcı manzaralar ortaya çıktı. Bu nedenle insanlarımız hemen her şeye kuşku ile bakmaya veya temkinle karşılamaya başladılar. Aydınlar, yazar-çizerler, entelektüeller, fikir sahipleri, örgüt ve ideoloji mensupları da, her yeni gelişme üzerine veya olay karşısında fikir yürütmeyi, yorumlamayı veya niyetlerine göre kurgulayıp deforme etmeyi adet haline getirdiler. Aslında çok da parlak bir geçmişe sahip olmayan örgüt ve oluşumların sabıkaları da bu hususta derin travmalara sebebiyet verdikleri gibi böylesi saplantıları da beraberinde getirerek kötü bir zeminin oluşmasında etkili oldu.
Halbuki her mesele ve olay karşısında yazıp-çizmek, yorumlamak, değerlendirmek ve kamuoyuna sunmak için somutluk, müşahhaslık, delil, kaynak… gibi kriterleri esas alarak objektif, tarafsız, saptırmadan… hareket etmek, vicdani, ahlaki ve insani sorumluluğun gereği olduğu gibi topluma karşı da bir görevdir. İslam ise; bu kriter ve kıstasları belirlediği gibi, bunların dikkate alınmadan adalet ölçülerinin ihlal edilmesi durumunda cezai müeyyideler getirerek insan hak ve hukukunu garanti altına almaktadır. Adaletin uygulanmasında Müslim, gayri Müslim farkı gözetmemektedir. Bu kriter ve kıstaslar dikkate alınmadan yapılan haber, yorum, değerlendirme, tahlil ve teşhisler doğru olmayacağı gibi insan hak ve hukukunu çiğneme, iftira atma, yanlış itham ve istifhamlara sebebiyet verme ve daha bir çok hakkın çiğnenmesini beraberinde getirebilir. Bu aynı zamanda zulümdür.
Bu ilke ve kurallar, herkes ve her kesim için geçerli olduğu gibi akıl ve mantığın da bir gereğidir. Ele alacağımız meselelerin önemine binaen Müslüman halkımıza hatırlatma babından yüce Rabbimizin koymuş olduğu bir kurala dikkat çekmek istiyoruz. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde: “Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize pişman olursunuz.” (Hucurat 6.Ayet) diye buyurmaktadır. Rabbimizin buyruğu böyle iken, Hizbullahi hareket hakkında gerek rejim güçlerinin, gerekse beşeri ve ilhadi örgüt ve oluşumların kamuoyuna yansıttıkları ve piyasaya sürdükleri haber ve iddialarla hangi maksatların gerçekleştirilmeye çalışıldığı, niyetlerinin ne olduğu açıkça ortada iken, bu haberlere inanmanın saflık değil ise ne olduğuna varın siz karar verin.
Bölgemizin ve milletimizin bağrından çıkan, aşırılıktan uzak, tefrikadan beri, halis İslam anlayışıyla bağrından çıktığı millet ve memleketi önceliği olarak alan, bağımlı olmaktan uzak, özgür ve bağımsız iradesiyle, halkının sorun ve problemlerini, tabii hakları ve hukukunu Allah (cc)' yolunda, Resûlullah (sav)’ın insanları zulüm ve cehaletten kurtaran ve dünyanın en azizleri mertebesine çıkaran metodu ile zalim ve tağutlara karşı mücadele veren Hizbullahi hareketten hemen hemen haberdar olmayan yoktur. Bu hareket, bu güne kadar milletimizin en büyük düşmanı olan ve geri bırakan cehalet ile mücadele maksadıyla 1979’dan beri kültür seferberliği ilan ederek bölgemizi yeniden ihya etti. İnsanlarımıza hak ile batılı, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etmek, her iki dünya saadetinin metodunu öğretmek, millet ve memleket olarak asıl kurtuluş yolunu göstermek maksadıyla gece-gündüz davet ve tebliğ yoluyla mücadele verdi. Halkın kemikleşmiş sorunlarına el atarak çözmeye, hakları gasp edilenlerin hakkını almaya, başta yeni nesil olmak üzeri insanlarımızı Kur’an ve İslam kültürü ile yetiştirmeye, toplumu ifsat eden gayri ahlaki ve bozucu saldırıları engellemeye çalıştı. Bütün gayretleri ve hedefleri bu halkın selameti ve kurtuluşu için olan ve bu memleketin en takvalı, en samimi, en fedakar, kıyamet gününde Allah (cc)' ın huzurunda hesap vermeye yakini imanı olan ve Allah (cc)' korkusu dışında hiçbir korku taşımayan bu memleketin öz evlatları olan değerli şahsiyetlerin omuzlarında bu hareket şekillendi ve hizmet verdi.
Bölge üzerinde farklı hesapları olan rejim ile beşeri ve ilhadi örgütlerin bu hareketin hedefe doğru hızla yükselişi karşısında hezeyana düşüp kaygılanmaları sebebiyle; hareketi akamete uğratmak, halkın teveccühünü kırmak, yükselişini durdurmak için ellerindeki bütün imkanları seferber ederek, propaganda savaşı başta olmak üzere psikolojik, siyasi, sosyal, ekonomik, askeri ve diğer bütün yollara baş vurarak, her türlü taktik ve yöntemi meşru görerek hareketi çökertmeye çalıştılar. Hizbullahi hareket bir çok cephede mücadele vermek zorunda kaldı. Varlığını muhafaza etmek için savunmaya geçen hareket ile düşmanları arasında çok derinden ve gizli bir mücadele verildi. Bu mücadele esnasında Hizbullahi hareket tarafından halkımızın tasavvur bile edemeyeceği garip ve dehşetengiz gerçekler ortaya çıkarıldı. İnşallah elimizden geldiği kadarıyla Hizbullahi harekete karşı derinden verilen bu mücadelede hareket düşmanlarının başvurdukları derin ve kirli yöntemleri ele almaya çalışacağız.
Selam ve dua ile Said GABARİ
|