İbrahim Sarıaltun, bir yandan gerek üniversitede ve gerekse yurtta Kürt-İslam fikrini dillendirip etrafına öğrencileri toplarken, bir yandan da yapısı itibariyle müsait olan ve zaafları bulunan kişileri üstlerine detaylıca anlatıyor ve üstlerinin onları nasıl kazanabilecekleri hakkında fikirlerini söylüyordu. Bu şekilde üstlerinin ulaşıp ajanlaştırdığı ve çeşitli işlerde çalıştırdığı nice insanlar olmuştur. Öte yandan da, oluşturacakları oluşumun zemini için gerek Türkiye içi, gerekse Türkiye dışı ağ ve bağlantıları için hem Türkiye içinde çeşitli illere ve hem de Avrupa’ya gidiş gelişler, arayışlar, görüşmeler, bağlantılar vs devam ediyordu. Kürdistan’a yaptığı sehayatlarda öncelikle D.Bakır, Mardin gibi illere uğruyordu. İbrahim Sarıaltun, bu yoğun tempo içinde okulun üç yılını da doldurmuş oluyor. Bu arada İstanbul’da Kürdistanlı Melle S.K. ile tanışıyor. Kendisini de Üniversiteli Müslüman Kürt öğrencilerin temsilcisi olarak tanıtıyor. İbrahim, Melle S. K. ile konuştuktan sonra, yaptığı faaliyetler için çok uygun bir tip olduğuna kanaat getiriyor ve bunu üstlerine anlatıyor. Neticede üstleri, Melle S.K.’dan istifade edeceklerini söylüyorlar. Bunun üzerine İbrahim Melle S.K. ile sıkça görüşmeye başlıyor. Görüşmeleri sıklaştırdıkça ve Kürdistan üzerine yoğunlaşan Kürt-İslam fikrini dillendirdikçe Melle S.K. ile olan samimiyetleri de artıyor. Çünkü İbrahim’in dediğine göre bunlar, Melle S.K.n’ın çok hoşuna gidiyordu, ayrıca Hizbullah cemaatine karşı oluşu da önemli ortak yanları olmuştu. İbrahim bu arada, bölgeden DYP eski milletvekili olan birinin kızı ile de nişanlanıyor. Gerek Melle S.K. ile samimi bir ilişki geliştirmesi ve gerekse bölgenin aşiret ağalarından olan ve milletvekili seçilen birinin kızıyla nişanlanması, İbrahim’in bölgede yapacağı çalışmalar için son derece önemli basamaklar olmuştur. Hem rahat hareket etmesine ve hem de destek bulmakta zorlanmamamasına güzel bir zemin oluşturmuştur. O nedenle bütün bunlar rasgele ve tesadüf sonucu oluşmamış, aksine belli bir plan ve program dahilinde yapılmış, araştırma ve tespit etme aşamasından sonra fiiliyata geçirilmiştir. Bu arada İbrahim’in Ankara’ya yerleşmesi isteniyor. Bundan sonrası için yeni iş ve ilişkilere girecektir. Üstlerinden bu talimatı aldıktan sonra kendi arkadaşlarına; hareketlerinin bundan sonraki sürecinde maddiyata ihtiyaçlarının olduğunu, bunun için ticari bir takım işlerle maddi kaynak sağlanması gerektiğini, bu nedenle kendisinin Ankara’ya yerleşmek ve orada iş yapmak istediğini, ayrıca nişanlısının da orada bulunmasının diğer bir husus olduğunu söylüyor ve arkadaşlarından da onay alıyor. Bu gelişmelerden sonra İbrahim okula ara verip Ankara’ya yerleşiyor. Merkezi yerde bir büro tutuyor ve Sarıaltun Finans adı altında ticari faaliyetlere başlıyor. Aslında İbrahim’in paraya ve dolayısıyla ticaret yapmaya hiç de ihtiyacı yoktu. Bu tamamen bir kılıftı. Bu kılıfla burayı bir üs olarak kullanacaklardı. Ancak yine de işin kılıfına uygun düşmesi gerekirdi. İbrahim büroyu düzene koyar koymaz, İstanbul’daki üstü, onun yanına geliyor ve onu üç kişiyle tanıştırıp : “Bundan sonra bu yeni arkadaşlarla çalışacaksın. Benim bu konuda işim bitmiştir. Istanbul’a uğradığında bana uğrayıp çayımı içersin“ diyor ve ayrılıyor. Bu yeni gelen elemanlar ise İbrahim’e; bundan sonra artık bir MİT elemanı olarak kendileriyle çalışacağını, bundan sonraki işlerinin biraz daha farklı ve eğitim isteyen işler olduğunu, ancak bu konuda gerekli eğitimin kendisine verileceğini söylüyorlar. Takip eden günlerde de MİT elemanları İbrahim ile bu büroda sıkça bir araya geliyor ve yoğun toplantılar tertipliyorlardı. İbrahim’in verdiği ifadeye göre, evvela üzerinde çalışacakları konuları önlerine koyuyorlar. Bunlar; “TC’nin geleceğini tehdit eden unsurlarla mücadele“ olarak ifade ediliyor. Bu unsurlar ise Hizbullah ve PKK olarak belirtiliyor. Bunların düşman unsurlar olduğunu, mutlaka etkisiz hale getirilmesi gerektiğini, bunlara karşı şu ana kadar yapılan takipler, yakalamalar, tutuklamalar, işkence, hapis ve hatta öldürmelerin bir noktadan sonra netice vermediğini ve bunların çare olmadığını belirterek bunlara karşı alternatif İslamcı ve Kürtçü hareketler oluşturmak gerektiğini, buna şiddetle ihtiyaçları olduğunu, ancak bu şekilde onlara karşı etkili bir mücadele verebileceklerini söyleyip bundan sonraki çalışmalarını bu istikamette yürüteceklerini belirtiyorlar. İbrahim’in bundan sonraki asıl işinin de bu olduğunu söylüyorlar. Bu arada İbrahim’e, bundan sonraki işleriyle ilgili gerekli eğitim veriliyor ve İbrahim bu işlere ciddi bir şekilde hazırlanıyor. Kendi ifadesine göre, Ankara’da MİT’e ait bir binaya götürülüyor ve orada bir MİT yetkilisi tarafından çalışacağı konular üzerine kendisine gerekli bilgi ve hazırlık eğitimi veriliyor. Bu yetkili, PKK ve Hizbullah’ın geldikleri konum ve bölgedeki faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler veriyor. Özellikle Hizbullah’ın üzerinde çok durduklarını ifade eden İbrahim; Hizbullah’ın PKK’den çok daha örgütlü ve çok daha tehlikeli olduğunu, mutlaka halktan soyutlanması gerektiğini, halkın desteğinin kesilmemesi durumunda İran’dan farklı bir tabloyla karşılaşmayacaklarını, bundan dolayı ne pahasına olursa olsun Hizbullah’ın etkisizleştirilmesinin kendilerinin büyük bir görevi olduğunu söylediklerini aktarıyor. Bu yoğun bilgilendirme ve eğitim sonrasında, İbrahim ile neler yapacaklarının, nereden ve nasıl başlayacaklarının plan ve programlarını da detaylıca yapıyorlar. İbrahim’in verdiği ifadelerde bütün bunlar detaylarıyla mevcuttur. Ancak bunların detayına girmek bizim buradaki konumuzun dışındadır. Önemli olan bunların detayından ziyade, yapılan işin boyutudur. İbrahim; artık MİT elemanlarıyla sıkı bir ilişki içinde kendisine tevdi edilen görevi icra etmeye koyuluyor. Artık ne yapacağını biliyor, çünkü artık bu konularda yetişkin bir elemandır, ayrıca hiç yalnız ve desteksiz de kalmayacağından dolayı rahattır. İbrahim bu süreçte, muhafazakar ve dindar Milletvekilleriyle, diğer Kürt politikacılarla ve bürokrat çevre ile sıkı ilişkiler kurmaya çalışıyor. Aynı zamanda Ankara’da oturan bir takım Kürt aydını bilinen insanlarla da diyalog geliştiriyor ve görüşmelerde bulunuyor. Zaten Ankara’ya gelip yerleşmesinin önemli bir sebebi de buydu. İbrahim; Hizbullah karşıtı ve aynı zamanda ona alternatif olacak bir yapının oluşturulması için bir yandan Melle S.K.’den istifade edecek, diğer yandan da etrafında bulunan üniversiteli arkadaşlarından destek alacaktır. Aynı zamanda, bir araya getireceği bu küçük toplulukla açılım yapacak, daha önce ilişki geliştirdiği ve kendisince müsait gördüğü şahıslara gidecek ve böylece hem İslam’ı hem de Kürt kimliğini öne çıkaran, Hizbullah’a karşı olan yeni bir yapı oluşturulacaktı. Zaten kendilerine göre bunun zemini hazırdı. İbrahim, konuyu Melle S.K.’ye açarak bölgede böyle bir yapı oluşturmak için çalışacaklarını, kendisinin yaptığı finans işiyle bu yapıya gereken maddi desteği sağlayacağını söylüyor. İbrahim; konuyu Melle S.K.’ye açtığında çok sevindiğini ve bu işe hazır olduğunu söylediğini ifade etmiştir. İbrahim, konuyu üniversiteli arkadaşlarına da açıyor ve onların da desteğini alıyor. Bu arada Melle S.K. ile yakın ilişki içinde bulunan ve bölgede kendi çevrelerinde kısmi etkinlikleri bulunan bazı şahıslara da teklifi götürüyorlar ve bazılarının desteklerini alıyorlar. İbrahim, kendisine tevdi edilen Hizbullah karşıtı faaliyetlere başlamıştır artık. Melle S.K. ve birlikte oldukları diğer arkadaşlarıyla beraber İstanbul’da önce Hizbullah cemaati aleyhinde yoğun bir karalama kampanyası başlatıyorlar. Kendilerini radikal İslamcı göstermeye ve Kürt kimliğini de öne çıkararak bölge insanının ilgisini çekmeye çalışırken, Hizbullah cemaati hakkında şüpheler oluşturarak onu halkın gözünden düşürmek ve soyutlamak için devlet tarafından kurulduğu, militanlarının devlet tarafından eğitildiği gibi karalama ve iftiralarla yoğun bir şekilde propaganda yapmaya başlıyorlar. İbrahim’i yönlendiren karanlık güçlerin de gizli destekleriyle bu propgandalar haliyle ses getirmiştir. Bunlar, İslam düşmanlarının ve kalbinde hastalık bulunanların da desteğiyle birleşince, etkili de olmuştur. İstedikleri kadar devlete atsınlar, istedikleri kadar radikalce İslam’ı savunsunlar, nasıl olsa onlara karışan yok, aksine gizlice destek vardır. İbrahim; Ankara’da ikamet ettiği halde, Hizbullah cemaatine karşı söz konusu faaliyetleri yürütmek için o dönemler İstanbul’da kalıyordu. Bu zaman zarfında Yalova Çınarcık’ta orduya ait bir dinlenme tesisinde Hizbullah’ın genel durumu, psikolojik savaş yöntemleri, Hizbullah’a karşı oluşturdukları yapının başarılı olma yöntemleri gibi konularda uzman bir subaydan eğitim alıyor. İbrahim; İstanbul’da bulunduğu süre zarfında yaptığı faaliyetleri düzenli bir şekilde üstlerine bildiriyor ve gerekli talimatı alıyor. Bu konuda verdiği ifadede; yaptıklarını rapor edip sorumlusu olan MİT mensubuna iletmek için Avrupa yakasında deniz sahilinde bulunan bir barı buluşma yeri olarak kullandıklarını, askeriyeden emekli bir albayın buraya gelip kendisini gördüğünü, raporları alıp gerekli yönlendirmeleri yaptığını söylüyor. İbrahim; Hizbullah cemaati aleyhinde çalışmalara başlamasından kısa bir süre sonra Hizbullah elemanlarının dikkatini çekmiştir. İbrahim hiç ummadığı bir yerde Hizbullah elemanlarına açık vermiş ve onların kafasında şüphe oluşturmuştur. Durumun cemaate iletilmesi ardından, İbrahim Sarıaltun Hizbullah cemaati tarafından takibe alınmıştır. Uzun bir takipten ve bu takip sürecinde gerek görüntülü ve gerekse sesli kayıtlar dahil olmak üzere ciddi bilgiler elde edilince, İbrahim yakalanmış ve sorgulanmıştır. Kendisine, hakkında toplanan bilgiler gösterilince hayretini gizleyememiş, şu ana kadar hiç kimsenin kendisinden en ufak bir şüphe dahi duymadığını, Hizbullah cemaatinin nasıl olur da bu kadar zamandır kendisini hem Türkiye ve hem de Türkiye dışında bu kadar yakından takip edebildiğine şaşırmakla birlikte hayran kaldığını ifade etmiş ve yaptıklarını gizleme gereği duymadan bütün detaylarıyla anlatmıştır. Bu anlatımlar içinde isimler, adresler, irtibatlar, irtibat şekilleri, irtibat kanalları ve yerleri, çalışma yerleri, çalışma yöntemleri, yürütülen faaliyetler vs konularında önemli ve teferruatlı bilgiler vermiştir. Dolayısıyla İbrahim; Hizbullah cemaati aleyhinde tertiplenen tezgah konusunda ilerlemeye fırsat bulamamıştır. Çünkü Hizbullah cemaati, kurdukları tuzağı net olarak tespit ettikten sonra buna fırsat vermemiştir, Mart 1999 yılında onu yakalayarak bu tezgahlarını deşifre etmiş ve bozmuştur. İbrahim Sarıaltun, sadece bu bilgileri vermemiştir. Gerek Türkiye’de ve gerekse Türkiye dışında pek çok işlerin içine girmiştir. Öyle ki; Kuzey Irak’tan Avrupa’ya, Sudan’dan İran’a kadar pek çok ülkede işlere girişmiştir. Bütün bu konularda gerek yer ve gerekse şahıs olarak çok sayıda isim vermiştir. Özellikle kendisiyle birlikte ele geçen ajanda ve ilave olarak verdiği şahıs isimleri ve adresler o kadar fazla ki, bir insanın bu kadar kişi ve adresle irtibatının nasıl olur da mümkün olabileceği konusunda insanı hayrette bırakır cinstendir. Tabi burada konumuz bunlar olmadığı ve gerek şahıs gerekse yer isimleri verme konusunu faydasız (en azından şimdilik) gördüğümüz için, sadece işaret etmek istedik. Ancak yeri ve zamanı geldiğinde bu konularda gerekli açıklama yapma hakkımızı şimdilik saklı tuttuğumuzun da bilinmesini isteriz. İbrahim, büyük oyunlar için çekirdekten hazırlanmış biriydi. Pek çok konuda kendisine eğitim verildi ve yetiştirildi. Eğer bölge üzerinde oyanan bu oyunlar konusunda Allah’ın (cc) yardımı olmasaydı ve yakalanmasaydı, bütün bölgeyi etkileyecek şekilde İslami bir tahribat sözkonusu olacaktı. Ancak İbrahim yakalanıp bütün bunlar deşifre edilince, İbrahim de bu işten el çekti, üstlerinin deşifre olmuş planları da akamete uğramış oldu. |