Bismillahirrahmanirrahim
“Rabbinizden bir bağışlanmaya ve genişliği göklerle yer kadar olan cennete koşuşun! Ki o, takva sahipleri için hazırlanmıştır.” (Al–i İmran: 133)
Kur’an ayı olan mübarek Ramazan ayını ve Kadir gecesini idrak ettikten sonra, biz Müslümanlara hediye ettiği iki bayramdan biri olan Îd–i fıtr ile bizleri müşerref kılan Rabbimize hamd olsun. Başta aziz şehitlerimizin aileleri ve evlatları olmak üzere, yusufî ve muhacir kardeşlerimiz ile aileleri ve çocuklarının, dava arkadaşlarımızın, ailelerinin ve bütün İslam ümmetinin Ramazan bayramını tebrik ediyor, içinde bulunduğumuz kasvetli durumdan kurtulup hayırlı kapıların açılmasına vesile olmasını kerem sahibi Rabbimden niyaz ediyorum.
Allah’ın izni ve keremiyle, manevi hayatımızın hayır ve bereket kazandığı, ibadet ve taatimizin kat be kat mükâfatlandırıldığı bir mübarek Ramazan ayını daha idrak etmiş bulunduk. Bu kıymetli vakitlerin güçlendirdiği imanımızın ve kulluk bilincimizin, Kur’an ve sünnetin sağlam ipine daha sıkı tutunmamızı, emirlerine imtisal etmede ve nehiylerinden kaçınmada daha titiz davranmamızı sağlamasını Rabbimden diliyorum.
Bununla beraber umuyorum ki, özelde kendimiz, çocuklarımız ve ailelerimiz Kur’an ve sünneti okumak, anlamak, yaşamak ve Peygamber’in (S.A.S) ahlakıyla ahlaklanmak için yoğun bir çaba içine gireriz. Ayrıca bütün toplumun da yaşaması için gayret ederiz. Kur’an’a ve Sünnete sarılıp hayatımız için temel düstur edindiğimizde, halimizin en hayırlı hale tebdil ettiğini görecek, İlahi rahmet ve nusretin üzerimize boşaldığına şahit olacağız inşallah.
Ramazan ayının nuru ne kadar aydınlık ve parlaksa, Müslümanların üzerine çöken fitne, nifak ve küfür karanlığı da o derece koyu ve kasvetlidir. Bir tufan gibi ümmet üzerine musallat olan bu musibetleri bertaraf etmek için, Müslümanlar olarak saflarımızı daha bir güçlendirmemiz üzerimize farzdır. Bunu sağlayacak olansa, kardeşliğimizi pekiştirip tefrikaya mahal vermememiz, programlı olmamız ve bazı şeyler hoşumuza gitmese bile İslam dairesi içinde olduğu müddetçe birbirimizle uyum, gayret ve azim içerisinde çalışmamızdır.
Müslümanlar olarak bir an önce toparlanıp İslami sorumluluklarımızı idrak etmemiz, ihlas ve takvayla çalışıp fedakârlık göstermemiz gerekmektedir. Eğer bu vazifelerimizi ifa etmezsek, İslam’dan uzaklaşarak oluşan yozlaşma, toplu katliamlar, gözyaşı, sürgün şeklinde ödediğimiz bedeli çok daha ağır bir şekilde ödemek durumunda kalabilir, dünya ve ahiretimizin heba olmasına sebebiyet verebiliriz.
Zaman basit dünyevi hesaplara dalma zamanı değil, davamız için fedakârlık yapma, ihlas ve takvada zirveyi yakalama, kardeşler olarak hayırlı işlerde birbirimizle yarışma zamanıdır. Allah’a emanet olun. Bizleri dualarınızdan mahrum etmeyin.
Kardeşiniz Edip Gümüş |