Bismillahirrahmanirrahim
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam Hz. Muhammed Mustafa’ya, âline, ashabına ve kıyamete kadar O’nun sünnetine tabi olanların üzerine olsun.
Bizi yeni bir Kurban Bayramı’na daha kavuşturan Rabbimize sonsuz hamd ve senalar olsun.
İslam coğrafyasında özellikle Ortadoğu’da gelişen olaylar, İslam ümmeti aleyhine ortaya konan oyun, tuzak, koalisyon ve oluşumlar sorumluluğumuzu daha bir arttırmaktadır. Tüm bunlar biz Müslümanları yeniden bir muhasebeye sevk etmeli, kendimize gelmemize vesile olmalıdır. Sünni ve Şii otoriteler ağırlıklarını ortaya koymalı, ümmet içinde kabul görmüş İslami oluşumlar, aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakıp ortak bir noktada buluşmalıdırlar. Yerel bazda ise küçük de olsa İslami oluşum ve yapılar basit hesaplarını bir tarafa bırakıp bir bedenin azası oldukları bilinciyle hareket etmelidirler. İslami hassasiyeti olan idareciler, İslam’ı referans alan oluşumlar ve şahsiyetler teferruatta bir takım farklı düşüncelere sahip olsalar bile fitnenin önünü almak için bir araya gelip konuşabilmelidirler. “Tamamı yapılamayan şeyin tamamı terk edilmez” kaidesiyle hareket ederek bir araya gelip konuşulmalı ve Müslümanlar arasındaki fitnenin bertaraf edilmesi için gayret sarf edilmelidir. Bu sorumluluklar yerine getirilmediği müddetçe ümmetin içine düşmüş olduğu bu zillet hali, işgal ve sömürüler devam edecek ve bunun neticesinde kâfirler, münafıklar ve zalimler emellerine ulaşmak için Müslümanların kanlarını dökmeyi, aralarındaki ihtilafları büyüterek kuvvet olmalarını engellemeyi sürdüreceklerdir.
Müslümanların birbirlerinin kanlarını dökmeye zemin hazırlayan tavırlar içerisine girmesi, birbirlerinin kanlarını dökmesi ve her ne sebeple olursa olsun, ehli kıblenin birbirleriyle kavgalı olması, hiçbir Müslüman topluluğa, hiçbir mezhebe, hiçbir meşrebe, hiçbir Müslüman kavme, hiçbir cemaat ve yapıya fayda vermez. Bu halden sadece kâfirler, mürtetler, zalimler ve münafıklar istifade ederler.
Müslümanlar olarak; Allah’ın, Resulünün ve müminlerin sevineceği söylem ve tavırlar içinde olmalıyız. Mezhepçilik yapmak fitnedir, tavır ve söylemlerde ifrat ve tefrit içinde olmak fitnedir. Bazı tutumlarını benimsemesek bile; kâfir, mürtet, zalim ve münafıklarla aynı safta bulunup Müslüman kardeşlerimizin aleyhinde hareket etmek fitnedir. Herkes söylemlerine ve tavırlarına dikkat etmelidir. Söylem ve tavırlarımız şeytan ve dostlarının faydasına ise ve onunla gizli açık seviniyorlarsa “bunda bir yanlışlık vardır” deyip söz konusu tavrımızdan vaz geçmeliyiz.
Bu bağlamda ABD ve yandaşlarının IŞİD’i bahane ederek oluşturdukları koalisyonla İslam coğrafyasını füze yağmuruna tutmalarını süregelen şeytani tutumlarının yeni bir versiyonu olarak değerlendiriyoruz. Bir asra yakındır kralların, diktatörlerin ve despotların zülüm ve baskılarla halklarını İslami ve insani tüm haklardan mahrum bırakmaları, Suriye’de yüzbinlerce insanın katledilmesi ve ülkenin harabeye çevrilmesi, Mısır’da seçilmiş meşru yönetime karşı askeri bir ihtilalle binlerce sivilin katledilmesi, Filistin’de binlerce Müslümanın Siyonistler tarafından şehit edilmesi, yine Müslümanların muhtelif İslam coğrafyalarında barbarca katledilmesi dünyanın gözü önünde gerçekleşmiş olmasına rağmen benzer bir koalisyon oluşturma bir yana saldırgan zalimlere destek olunmuştur.
ABD kontrolünde oluşturulan koalisyon ve ittifaklar genel olarak Müslüman ümmetin, özelde de Müslüman Kürtlerin zararınadır. Şu anda oluşturulan koalisyonun ve ona gizli veya açık destek verenlerin hedefi sadece IŞİD değildir. Planlarına, çıkarlarına katkı sağlamayan tüm Müslümanlar ve halklar onlar için tehlikelidir ve hedeftir. Ortadoğu’ya bu müdahalenin amacı, Müslümanlar arasındaki ihtilaflardan istifade ederek emperyalist emellerine ulaşmasıdır. Bu bağlamda ister Sünni ister Şii olsun kendi emellerine hizmet etmeyen veya buna engel olarak gördükleri bütün İslami şahıs ve yapılar onların nazarında düşmandır. Emperyalistler Müslüman Kürtlerin dostları olamazlar. Kürtlerin faydasına hiçbir şey yapmayacaklarını her Kürt, özellikle Müslüman Kürtler, bilmelidir. Müslüman olmayan ve İslami hassasiyeti zayıf olan Kürt oluşum ve yöneticilerine zahiri olarak hoş gözüken bazı işler yapsalar bile nihayetinde çıkarlarına ters düştükleri andan itibaren onlardan yüz çevirecekleri muhakkaktır. Son yüz yılda yaşananlar bunun açık göstergesidir.
Müslüman olarak bilinen ve Müslüman olduklarını dile getiren hiçbir oluşum bizim düşmanımız olamaz. Ancak hiçbir oluşumun; İslam’a, Müslümanlara ve insanlığa karşı yaptıkları yanlışlıklarını tasvip etmeyiz. Bununla beraber varsa, yanlışlıklarını, İslam dairesi içinde kendimize has bir üslupla söyler, yazar ve karşı çıkarız.
İfrat ve tefrit içinde olan oluşumların önüne geçme, yanlışlarını bertaraf etme, İslam ve Müslümanlara düşmanlık yapanların düşmanlıklarını etkisiz hale getirmenin yolu çok daha fazla İslam’ı okuma, çok daha fazla çalışma, çok daha fazla fedakârlık gösterme ve ihlaslı bir yaşam sürdürme ile mümkündür.
Bu vesileyle başta şehid aileleri, tutuklu ve tutuklu aileleri, muhacir ve muhacir aileleri olmak üzere tüm Müslüman halkımızın ve İslam ümmetinin Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, bu mübarek günün tüm İslam âleminin selamet ve huzura kavuşmasına, hassaten zindanlarda yıllarını esaret içerisinde geçiren tüm mahkûm kardeşlerimin bir an evvel sevdiklerine kavuşmasına vesile olmasını Cenabı Allah (cc)’tan niyaz ediyorum. Rabbim Hacc’a giden tüm Müslümanların ziyaretlerini, ibadetlerini, dualarını ve tövbelerini kabul etsin.
Edip GÜMÜŞ |