Bismillah
Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size eksiksiz olarak ödenir ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal: 60)
Bugün Gazze’de, Müslüman bir halkın dünya istikbarı tarafından nasıl imha edilmek istendiğine tüm insanlık şahit olmaktadır. Siyonistlerin yapmış oldukları bu katliamlar, aynı zamanda onların Müslümanlara karşı olan kin, nefret ve düşmanlıklarını da ortaya koymaktadır. Yapılan bu katliam sadece İsrail tarafından değil bütün dünya istikbarı ve nifakının desteğiyle gerçekleştirilmektedir.
Dünya küfrünü ve onların mel’un sistemlerini Müslümanlara sevimli göstermek ve küfrün gerçek yüzünü perdelemek için asırlardır ne bel’amlıklar yapıldı, ne tür entrikalar oynandı. İşte küfrün gerçek yüzü dün değişik İslam coğrafyasında bugün Gazze’de kendini göstermekte ve gerçek canavarlığı gün yüzüne çıkmaktadır. İşte ABD, İşte Avrupa ve işte Rusya ve onların yerli işbirlikçileri…
Bütün bunlara rağmen Gazze’de İslam’ın kahraman evlatları, İsrail’e karşı vermiş oldukları savaşla dünyanın tüm tağut güçlerine karşı tarihte ender görülen bir mücadele sergilemektedirler. Zorlu sıkıntılarla ve soykırımla karşı karşıya olsalar bile Rabbim bu topluluğu hezimete uğratmayacaktır. Allah (cc)’ın izniyle bu güçlü mukavemet, bütün bir ümmeti harekete geçirecek, ümmetin içine düştüğü ataletten kurtulmaya vesile olacak ve inşallah büyük bir zaferi ümmete hediye edecektir.
Gazze’deki kıyamın ve mukavemetin bereketiyle bugün sadece ümmet genelinde değil, Müslüman olmayan vicdan sahibi insanlar arasında da büyük bir infial oluşmaktadır. Müslümanlar zalim idarecilerinin baskılarına ve engellemelerine rağmen meydanlara inmekte ve kardeşleriyle beraber olduklarını haykırmaktadırlar. Kardeşleri için dua etmekte ve zaferleri için niyazda bulunmaktadırlar.
Ancak şu gerçeği tüm Müslümanlar olarak bilmeliyiz ki, sadece İsrail’i lanetlememiz düşmanı ürkütmeyecek ve işlemiş oldukları cinayetlerin önüne geçmeyecektir. Bugün Gazzeli Müslümanların ihtiyaçlarını temin noktasında destek vermekle; dualarımızın arş–ı alaya yükselmesi ve Rabbimiz katında müstecap olması umulur. Direnişe, savaşacak güç ve kuvvet oluşturmak için imkânları seferber ettiğimiz zaman dualarımız yerini bulacaktır. Bunu yaptığımız zaman dünya küfrünün nasıl paniklediği ve Müslümanlar karşısında zelil olduğu görülecektir.
Müslümanlar olarak artık bütün bu gerçekleri görme ve özümüze dönme zamanı gelmiştir. Daha ne zamana kadar bu zilleti yaşamaya devam edeceğiz. Bugün Gazze’deki bacılarımız, annelerimiz, yavrularımız ve kardeşlerimiz feryat etmekte ve Müslümanlardan yardım talep etmektedirler. Cenazeler enkazlar altında beklemekte ve yaralılar ölüme terk edilmektedir. Dünya Müslümanları olarak bu feryada karşı acz ve çaresizlik içinde beklemekten başka ne yapabiliyoruz? İşte asıl gayretullaha dokunacak olan bizim bu halimizdir.
Başımıza daha büyük belalar gelmeden, ahiretimizin helakine sebep olacak bir hale düşmeden; İslam düşmanlarına karşı kurşunla kenetlenmiş saflar oluşturmalı, kardeşler olduğumuzu yeniden hatırlayıp birbirimize karşı olan kin ve nefret duygularından arınmalı ve yekvücut olmalıyız. Bütün kin ve nefretimizi İslam düşmanları ve işbirlikçilerine yöneltmeli ve silahlarımızı sadece Siyonizme ve dünya istikbarına çevirmeliyiz. Bunun zeminini oluşturmak için seferber olmalı, kardeşler olarak birbirimize kenetlenmeli ve teferruattaki ihtilaflarımızı bir kenara bırakmalıyız.
Müslümanların; Siyonistlerin azgınlığını dizginleyecek ve onlara diz çöktürecek gücü olmadıkça, sadece yürüyüş yapıp slogan atmakla düşmanın saldırılarına engel olunamayacaktır. Biz; ‘Kahrolsun İsrail’ derken, İsrail tonlarca ağırlıktaki bombaları Müslümanlar üzerine bırakmaya devam etmekte ve Müslümanların ölümünü çılgınca kutlamaktadır. Bir asırdan fazladır içine düşmüş olduğumuz bu kısır döngüden kurtulmamız ve üzerimize düşen İslami sorumluluğumuzu yerine getirmek için artık kollarımızı sıvamamız gerekir. Bu konuyu konuşmayan hiçbir duyarlı Müslüman olmamalı, herkes bu konuda birbirine nasıl destek olacağının yollarını araştırmalı ve gereğini yapmalıdırlar.
Bu işte açıktan taraf olan duyarlı Müslümanlar, maalesef direnişe katkılarını farklı kulvarlarda vermeye devam etmektedirler. Bu durumla alakalı olarak kendilerini gözden geçirmelidirler. Her bir Müslüman; “Dün bunlar böyle yaptı, bugün filan yanlışlıkları yapıyorlar” türünden eleştirileri yapmaktan vazgeçip ortak bir noktaya gelmeli ve aynı istikamette direnişe katkı vermelidir.
Gazze’ye yapılan hiçbir yardımı küçümsemiyoruz, her türlü insani yardım yapılsın ve yapılması da lazım. Ama bu gün onlara; ilaç, gıda, su, elbise gibi insani yardım yanında, özellikle direnişin savaş gücüne katkı sunacak destekte bulunmaya, bunun için yollar aramaya ve bu konuda imkân oluşturmaya ihtiyaç vardır. Bu anlamda fertlerin, grupların, cemaatlerin ve devletlerin sorumlulukları farklı farklıdır. Ama herkes kendi imkân ve gücüne göre bu konuda sorumluluk taşıdığını unutmamalıdır. Hiç kimse bahanelerin arkasına sığınıp mazeret aramamalı, kimin elinde ne imkân ve güç varsa gizli veya açık olarak sunmalıdır.
Ya Rabbi! Bugün İslam ümmetinin kalbi Gazzeli kardeşleri için atmaktadır. Bunu, ümmetin birliği, dirliği ve yekvücut haline gelmesine vesile kıl! Aramızdaki kin, nefret ve düşmanlıkları kaldır! Kur’an’ında belirttiğin şekilde bizleri kardeşler kıl! Müslümanları, içine düştüğü zilletten kurtar! Zaferin tadını bugün Gazzeli kardeşlerimize ve bizlere tattır. Bütün İslam beldelerinde aziz İslam’ın hâkimiyetini sağla! Yeryüzünde fitnenin kalkması ve İslam’ın hâkim olması için bizi bu yolda seferber kıl!
Son olarak Gazze’yi doğrudan değil de dolaylı olarak ilgilendiren özel bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bunu, çeşitli vesilelerle de sürekli dile getiriyoruz; söylem ve yazılarda Müslüman şahsiyetlerin, grupların ve oluşumların zarar görmemeleri, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapanların da bu söylem ve yazılardan su–i istifade etmemesi için ikaz ve hatırlatmalarda bulunuyoruz. Sosyal medya kontrolsüz bir alandır. Müslümanlar bu alanı kullanırlarken duygularına hâkim olmalı ve İslami ahlak ve üsluba aykırı hareket etmemelidirler. Elbette ki bu alan en güzel şekilde kullanılıp istifade edilmelidir. Ancak hangi konuda ve kimlerle ilgili olursa olsun, bu alanda da kullanılacak dile dikkat edilmelidir; bilgilendirici, yönlendirici, tebliğ içerikli ve bir davetçiye yakışır bir üslupta olması gerekir.
Allah’a emanet olun.
Edip Gümüş |