Bismillahirrahmanirrahim
Allah’a hamd, salat ve selam mücahitlerin serveri olan Resulüne, aline, ashabına
ve kıyamete kadar onun takipçilerinin üzerine olsun.
Mısır’da ordu birlikleri ve İslam düşmanları silahlarını halka yöneltmiş ve
pervasızca Müslümanlar şehid edilmektedir. Ancak bütün bu yaşananlar; İslami
direnişin Mısır’da gerçek rengini daha yeni aldığını, safların daha yeni
netleşmeye başladığını ve İslami direnişin başarıya doğru yol aldığını gösteren
işaretlerdir. Mısır’da hiçbir Müslümanın mahkûm olmasını, zindanlara atılmasını
ve kurşunlara hedef olmasını istemeyiz. Ancak biz Müslümanlar, zulme ve
haksızlığa karşı direnmeyi imanımızın bir gereği olarak biliriz. Zillet içinde
yaşamaktansa izzetli bir şekilde ölmeyi tercih ederiz. Müslümanlar, tarihin
hiçbir döneminde zindanlara atılmakla, öldürülmekle mağlup edilememişlerdir.
Tarih sayfalarında bunun örnekleri çoktur. Seksen yıllık İhvan mücadelesi bunun
açık bir delilidir. Zindan, mahkûmiyet ve şehadet Müslümanları daima diri tutmuş
ve İslami mücadeleyi güçlendirmiştir. Bu bakımdan Mısırlı Müslümanların İhvan
öncülüğünde darbeye ve şer güçlere karşı izzetlice direnmesi bizi sevindirmekte,
heyecanlandırmakta ve umutlandırmaktadır. Bu dik duruş ve izzetlice direniş,
Müslümanlar için yakın bir zaferin işaretidir inşallah.
Müslüman Mısır halkı, askeri darbenin şer güçler tarafından tertip edilen bir
tezgâh sonucu yapıldığını çok geçmeden anladı. Mursi ve İhvan hedef alınarak
hükümete yönelik yapılan eleştirilerin tamamen yalan olduğunu ve hedefin İslam
ve Müslümanlara düşmanlık olduğunu anladılar. İhvan başta olmak üzere Müslüman
Mısır halkı ve İslami oluşumlar, darbeye karşı onurlu bir duruş
sergilemektedirler. Doğru kararlar alarak isabetli tavır takındılar. Darbeden
sonra şer odakların İhvan’dan beklentisi şuydu: Ya pasif kalıp yapılan zulme
boyun eğerek sahadan çekilecek veya direniş gösterecek. Direniş göstermesi
durumunda da şiddete bulaştırılarak terörize edilip zayıf düşürülecek ve
bertaraf edilecekti. Ancak İhvan dikkatli hareket etti. Yapılan zulme sessiz
kalmadığı gibi kurulan tuzaklara da düşmedi. Bu davranış, işgalci rejim İsrail
ve ABD başta olmak üzere emperyalist güçlerin ve bölgedeki işbirlikçilerinin
hesaplarını boşa çıkardı.
Bütün dünyanın jandarmalığını kendisine görev olarak addeden Amerika ve batılı
ülkelerin, İslam ve Müslümanlara karşı ne kadar hazımsız, ne kadar tahammülsüz
olduklarını ve Müslümanlara yönelik ne tür zalimane tavırlar takındıkları
bilinen bir hakikattir. Müslümanları zayıflatmaya çalışan bu şer güçlerin,
hesaplarına gelmeyince tapmakta oldukları putlarını bile tanımadıklarını ve
kendi kurallarını ayakları altına aldıklarını biliyorduk. Mısır darbesiyle bu
gerçek bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Mısır’daki darbeye olumsuz
hiçbir tepki vermedikleri ve yapılanı darbe olarak dahi telaffuz etmeyişleri bir
yana darbeye destek verdikleri ve finanse ettiklerini artık saklamaya dahi gerek
duymamaktadırlar.
Arap ülkeleri yöneticilerinin, İsrail ve Amerika’nın menfaatine uygun hareket
ederek darbecilerin yanında yer alıp onları desteklemeleri ve darbeden hemen
sonra tebrik mesajları iletmeleri İslam ümmeti için bir musibettir. İslam
ülkelerinin başına musallat olmuş bu krallar, Müslüman halka rağmen bu ülkeleri
müstekbirlerin kucağına atmakta, ülkelerini onların çıkar ve menfaatine uygun
bir tarzda yönetmektedirler. Bu, Müslümanların zayıf olduğunun ve tesirsiz
kaldığının bir göstergesidir. Eğer Müslümanlar Kur’an ve Sünneti hayatlarında
yaşayıp birlik içinde bulunsalar, dinlerini hakkıyla savunsalar ve İslam
düşmanlarına karşı yekvücut olabilselerdi, Mısır’da veya başka bir İslam
ülkesinde İslam ve Müslümanlar aleyhinde kimse bir şey yapmaya cesaret edemezdi.
Müslümanların dağınık ve zayıf hali, birbirleriyle uğraşmaları İslam
düşmanlarına ve yerli işbirlikçilerine cesaret vermektedir.
Bütün Müslümanların bu olup bitenlerden ders ve ibret çıkarması ve ona göre
hareket etmesi gerekmektedir. Müslümanlar bu gün ciddi bir imtihandan
geçmektedirler. Gerek aynı coğrafyada bulundukları ve gerekse diğer
coğrafyalarda bulunan Müslüman kardeşlerine karşı sorumluluklarını bir kez daha
gözden geçirmeleri, üzerlerine düşen sorumlulukları ne kadar yerine getirip
getiremediklerinin hesabını yapmaları gerekmektedir. Müslümanların, dost ve
düşmanlarını iyi tanımaları ve İslam düşmanlarını iyi teşhis etmeleri gerekir.
İslam düşmanları ile işbirliği içine girenleri, Müslümanları bırakıp İslam
düşmanları ile dostluk kuranları iyi tanımaları gerekir. Müslümanların gerçek
dost ve yardımcılarının ancak Müslümanlar olabileceğini hiçbir hal ve şartta
unutmamalıdırlar. Gerekçe ne olursa olsun, Müslümanların birbirlerini bırakıp
başkalarından medet ummalarının büyük bir musibet ve zillet olduğunu akıldan
çıkarmamaları gerekir.
Bu vesile ile sürekli vurgusunu yaptığımız “ehli kıble”nin, aralarındaki dâhili
ihtilafları bir tarafa bırakarak, İslam ve Müslümanlara düşmanlık yapanlara
karşı imkân ve güçlerini birleştirip yekvücut olmalarını diliyoruz.
Mısırlı Müslüman Kardeşlerim!
Sizler direniş ve izzetin dersini Hasan el–Benna, Abdulkadir Udeh, Seyyid Kutup,
Halit İslamboli ve isimlerini saymadığımız nice kahramanlardan almışsınız.
Şehadetin büyük bir ilahi lütuf olduğunu ve onun seçkin kullara verdiğini
biliyorsunuz. Bebeklerimizin, bacılarımızın ve kardeşlerimizin şehadeti, Allah (cc)’ın
lütuf ve keremiyle mücadeleyi daha bir muhkemleştirecektir.
Mısırlı Müslümanlar olarak cemaat ve grup ihtilafına düşmeden şer cephesi
karşısında izzetli bir direniş sergilemeniz zaferi getirecek, Müslüman gönüllere
şifa olacak, düşmanlarınızı da kahredecektir. Bu onurlu direnişin, zafere kadar
devam etmesini diliyoruz.
İsrail ve Amerika Firavunlarının Hâman’ı konumunda olan Sisi, darbe yaptığını
ilan ettiğinde, etrafında bulunanların oluşturduğu fotoğraf karesinde Müslüman
bir grubun temsilcisinin de bulunması, bizleri fazlasıyla üzmüştür. Hak ve batıl
saflarının ayrıştığı bu ortamda –her ne gerekçe ile olursa olsun–batıl
cephesinde yer almak veya görünmeyi doğru bulmuyoruz. Rabbimizden dileğim bu tür
Müslümanların bir an önce hatalarının farkına varıp asıl olması gereken İslami
cepheye katılmalarıdır.
Daha önce İslam coğrafyasının değişik bölgelerinde yaptıkları gibi günümüz
firavunları tarafından yine çocuklarımız ve bacılarımız katledildi,
kardeşlerimiz kıyımlardan geçirildi. Başta Mısırlı Müslüman kardeşlerimiz olmak
üzere tüm İslam ümmetine taziyelerimi bildirir, yapılan katliamın firavun ve
sisteminin alaşağı olmasına ve Müslümanların zaferine vesile olmasını dilerim.
Başta Muhammed Mursi olmak üzere zindanlara atılan bütün kardeşlerimiz için
Rabbimden sabır ve sebat niyaz eder, bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını
dilerim. Seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin de görevine dönmesi ve
Müslüman Mısır halkına hizmet etmeye devam etmesini Rabbimden dilerim.
Hizbullah Cemaati olarak siz kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ve onurlu
direnişinizi sonuna kadar destekleyeceğimizi bilmenizi isteriz.
Allah’a emanet olun, Allah yar ve yardımcınız olsun. Rabbim sizleri muzaffer
eylesin.
Kardeşiniz Edip Gümüş |