Hizbullah Cemaati Rehberi Muhterem Edip GÜMÜŞ, ‘İslami Cemaat ve Hareketlere
Çağrı’ başlığıyla, bütün Müslümanları ilgilendiren önemli bir çağrıda bulundu.
İşte söz konusu yazının tam metni.
“Öyle bir fitneden sakının ki, sizden sadece zulmedenlere isabet etmeyecektir.
Biliniz ki gerçekten Allah, azabı çok şiddetli olandır.” (Enfal 25)
İslam
ümmeti olarak uzun bir süredir tarihin kötü bir dönemini yaşadık. Bundan
kurtulma adına İslam coğrafyasının birçok yerinde gerek ferdi ve gerekse cemaat
olarak hizmet edilmiş, kıyam hareketleri başlatılmış, büyük acılar yaşanmış ve
buna mukabil Müslümanlar kıyımlardan geçirilmiştir. Tam olarak istenilen
olmamışsa bile bu gayret, çalışma ve çıkışların sonucu olarak bu gün
elhamdülillah güzel gelişmeler de olmaktadır. Ancak Müslümanların ufuklarında
her ne zaman bir kurtuluş ışıltısı belirirse, şeytan ve avanesi, bu beliren nuru
söndürmek için fitneye sebep olan unsurlara sarılmakta ve ümmetin bütün umut ve
beklentilerini boşa çıkarmak istemektedirler.
Bugün İslam ümmeti, –son bir asırlık dönemde yakalayamadığı–bir başarı trendi
yakalamış ve Allah (c. c)’ın lütuf ve inayetiyle küfür ve tuğyanın bütün plan ve
desiselerini boşa çıkarmıştır. İslam coğrafyasının önemli bölgelerinde dünya
istikbarının hesaplarını alt üst etmiş, zalimlerin zulüm sistemlerini alaşağı
etmişlerdir. İslam ümmetinin bu gelişmelerle bir nebzecik olsun yüzü gülmeye
başlamışken, şeytan ve avanesi, Müslümanların umutlarını ve sevinçlerini
kursaklarında bırakmak ve tekrar umutsuzluğa mahkûm etmek için zaman zaman
yaptıkları ve birçok yerde muvaffak oldukları gibi yine fitne ateşini
körüklemektedirler.
Kuşkusuz bu fitnelerin en etkili ve öldürücü olanları milliyetçilik, ulusal
sınırları kutsayan bölgecilik, mezhepçilik ve tekfirciliktir.
İslam ümmeti ve coğrafyasının karşı karşıya olduğu sorunların temelinde bu
unsurlar bulunmaktadır. Bu unsurlar; kimi yerde milliyetçilik, kimi yerde
mezhepçilik, kimi yerde tekfircilik, bazı yerlerde bunlardan ikisi, bazı
yerlerde bunların tümü şeklinde kendisini göstermektedir.
Şu anda Kudüs, Afganistan ve Çeçenistan işgal altında ise, Somali’de, Irak’ta
Pakistan’da Müslümanlar bir birlerinin kanını döküyorsa, Suriye’de günde
onlarca, bazen yüzlerce Müslüman katlediliyorsa, Bahreyn’de, Patani’de, Moro’da
Müslümanların başına gelenlerden dünya Müslümanları habersiz ise veya ilgisiz
kalıyorlarsa, Guantanamo’da Müslümanlar yıllarca sorgusuz-sualsiz zindanlarda
tutuluyorsa, despot yönetimler on yıllardır iktidarlarını sürdürüyorlarsa, kendi
coğrafyamızda Müslüman Kürtler yüz yıla yakın inkar ve asimilasyon ile karşı
karşıya kalıp Laik Kemalist Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar yüz binlerce
insanın kanı dökülmüşse ve halen dökülmeye devam ediyorsa tüm bunlar, yukarıda
saydığımız bu dört fitne unsurunun neticesidir.
Bütün bu durumlardan kurtulmak için; Kuran ve Sünneti kendilerine ölçü alıp
referans kabul eden yapıların, hareketlerin ve cemaatlerin kendilerinden
beklenen duyarlılığı gösterip silkinmeleri, şartlarını zorlayarak bir araya
gelmeleri, ümmeti bu halden kurtarmak için arayışa girmeleri, programlar ve
çalışmalar ortaya koymaları gerekmektedir.
İslam coğrafyasının birçok yerinde işgal sürmesine ve Müslümanların
birbirlerinin kanını dökmesine rağmen, günde onlarca, hatta bazen yüzlerce
Müslüman’ın katledildiği Suriye, bu anlamda bütün bunların önüne geçmiş ve
ümmetin öncelikli sorunu haline gelmiş olup, üzerinde ivedilikle durmak
gerekmektedir.
Yönetim ve yapılarını milliyetçilik, bölgecilik, mezhepçilik ve tekfircilik
unsurları üzerine bina eden ülkeler Suriye Müslüman halkını bu durumdan
kurtaramazlar. Bütün amaçları saltanatlarını korumak olan müstekbir yöneticiler,
ABD, BM, NATO ve onların kontrollerinde ve paralellerinde hareket eden
uluslararası kurumlar Suriye’yi bu durumdan kurtaramazlar. Bu iş bunlara havale
edilirse Müslümanların kanları oluk oluk akmaya devam edecektir.
Bugüne kadar birçok hareket, yapı ve cemaatin bu konuda açıklama ve tavırlarını
ortaya koyucu beyanları olmuştur. Bu açıklama ve tavırların doğruluk ve
yanlışlıklarına bakmaksızın şunu diyebiliriz ki, bugüne kadar yapılanlar ve
ortaya konulanlar yetersiz olup, Müslüman Suriye halkının derdine derman olacak
somut bir neticeye ulaşmadığı da ortadadır.
Fas, Tunus, Cezayir, Mısır ve Malezya’dan Endonezya’ya kadar, Türkiye’den Irak,
İran, Pakistan’a kadar İslam coğrafyasında Kur’an ve sünneti kendisine referans
almış ve aldığını ilan eden hareket, yapı ve cemaatlerin, HAMAS ve Lübnan
Hizbullah’ının öncülüğünde bir yerde bir araya gelip Suriye olayları üzerine bir
noktada buluşarak, ortak bir karar almaları ve bu kararı görevlendirecekleri bir
heyet vasıtasıyla taraflara iletip Müslüman Suriye halkını bu halden kurtarma
teşebbüsünde bulunmalarını istiyor ve bu talebimizi buradan ilan ediyoruz.
Eğer şartlarımız el verseydi, böyle bir buluşmaya kendi coğrafyamızda ev
sahipliği yapmayı da çok arzulardık. Zor şartlar altında olmamıza rağmen böyle
hayırlı bir girişime sonuna kadar destek oluruz.
Rabbimizden dileğimiz Müslümanların Kuran ve Sünnet çizgisinde, hayırlı
amellerde yardımlaşarak birlik ve beraberliklerini güçlendirip ümmetin izzet ve
kurtuluşuna vesile olmalarıdır.
Allah'a emanet olun, Allah yar ve yardımcınız olsun. Bizleri dualarınızdan eksik
etmeyin.
Kardeşiniz Edip GÜMÜŞ
|