“Hizbullah
Cemaati Rehberi Edip Gümüş, hakkın rahmetine kavuşan A.Kadir Sarıağaç, Molla
Yakup ve Rana Teyze vesilesiyle, onlara ve onların şahsında diğer azizlere
hitaben bir mesaj yayınladı. İşte o mesajın tam metni”
AHİDLERİNE SADAKAT GÖSTERENLERİN ARDINDAN BİR MUHASEBE-İ NEFİS
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a (cc) mahsustur. Salat ve selam Efendimiz Hz.
Muhammed (sav)’e, âline, ashabına ve kıyamete kadar O’nun sünnetine ittiba eden
Müslümanların üzerine olsun.
“Müminlerden Allah’a verdikleri ahdi yerine getiren erler vardır. Onlardan
kimi adağını yerine getirmiş, kimi de beklemektedir. Onlar kesinlikle
(sözlerini) değiştirmemişlerdir. “ (Ahzab: 23)
Mümin olmanın en belirgin özelliği, kuşkusuz sadakattir. İmandan sonra yapılması
gereken en önemli şey, son nefese kadar iman çizgisi üzerinde sabit kalmaktır.
Bu, Allah (cc)’a verilen ahde bağlılığın bir nişanesidir. İmanla beraber, zorlu
imtihanlardan geçileceği muhakkaktır. Bir taraftan İslam düşmanlarıyla mücadele
edilirken, diğer taraftan da şeytan ve dostlarının ifsadına karşı güçlü bir
mukavemet sergilenmeye çalışılır. Bu imtihanlar, bazen o kadar çetin olur ki,
sabretmekte numune-i imtisal olan peygamberler bile zorlanmış, Allah (cc)’ın
yardımına sarılmışlardır.
Nice yiğit görünen insan, mücadele süreci içinde mecalsiz kalmış, mücadele
saflarının dışına savrulup gitmiştir. Muhacir ve Ensar’dan en seçkin olanların
da aralarında bulunduğu bir topluluğun, karşılaşmış oldukları çetin imtihan
neticesinde nasıl dağıldıklarını, Al-i İmran Suresi’nde geçen ayetlerden
öğrenmiş bulunmaktayız. Dünyaya meyleden bir avuç Müslümanın işlemiş oldukları
hatadan dolayı işlerin tersine döndüğüne, Müslümanların zafere doğru ilerlerken
birden hezimetin en acı yüzüyle karşılaştıklarına şahit olmaktayız.
Günümüz mücadelesinin de kendisine has zorlukları vardır. Zulmün, haramın ve
hayâsızlığın zirvede olduğu bir dünyada, mücadele yolunda sabır ve sebatla
ilerlemek, avuçta ateşten bir kor tutmak kadar acı ve sıkıntılıdır. Mücadelenin
bütün bu zorluklarıyla beraber, Allah (cc)’a verdikleri söze sadakat gösteren,
bu uğurda ruhunu ve evlatlarının pak bedenlerini kurban veren ve vermeye hazır
olan nice yiğit erkek ve kadınlar vardır. Her biri, günümüzün birer Yasir’i,
Hamza’sı, Ebu Talha’sı, Sümeyye’si ve Nesibe’sidir. “Müminlerden Allah’a
verdikleri ahdi yerine getiren erler vardır. Onlardan kimi adağını yerine
getirmiş, kimi de beklemektedir. Onlar kesinlikle (sözlerini)
değiştirmemişlerdir” ayeti kerimesi, sanki onlar hakkında nazil olmuştur.
Çünkü onlar, ayeti kerimede zikri geçen bütün vasıfları üzerlerinde
taşımaktadırlar.
Abdulkadir Sarıağaç amca, adağını yerine getirdi ve inşallah alnı ak
olarak Rabbinin huzuruna çıktı. İnanıyoruz ki, “Rabbi ondan razı, o da
Rabbinden razı olmuştur.” Güzel insan! Sen, mücadele sürecinde sebat ve
kararlılığınla seni tanıyan Müslümanların medar–ı iftiharı oldun. Dört tane
nazenin gülünü Rabbine kurban sundun. Onların her biri, birer Ali, Hamza, Halit,
Musab’tı. Müslümanlar üzerine belaların boşaldığı ve Müslümanların bir bir şehit
düştüğü, binlercesinin zindanlara atıldığı ve polisin gözaltı sürecinden geçtiği
bir zamanda sen: “Oğullarım! bugün, yiğit önderlerimizin, fedakâr ve ihlaslı
kardeşlerinizin davasını omuzlama günüdür. Eğer onların geride bıraktığı davaya
sarılmaz ve bu uğurda şehit olmazsanız, hakkımı size helal etmiyorum”
diyordun. Şüphesiz, evlatların da senin gibi sadakat sahibi idiler. Onlar,
babalarının vasiyetini canlarını vererek yerine getirdiler. Kahraman Sarıağaç
ailesi! Sizin sadakatiniz ve fedakârlığınız hep tarafımızdan yâd edilecek ve
bizlere olan örnekliğiniz devam edecektir. Her Müslüman babanın, sana
imrendiğine inanıyorum. Yavrularınla Firdevslerde buluşup -Rabbimizin lütfuyla-
mesrur olmanızı niyaz ediyorum.
Seyda Molla Yakup da, müstakim çizgisinde en küçük bir sapma göstermeden
son nefesine kadar dava arkadaşlarına hep moral oldu, destek verdi. Muhterem
Seyda! Senin gerçek bir âlim olduğuna, önümüzde hep güneş gibi parladığına
şahitlik ederiz. Âlimlik kisvesi altında, insanların saptırıldığı bir toplumda
sen, Peygamber (sav)’in gerçek varisi oldun. Müslümanların dertleriyle
dertlendin. Mecalsiz kalan insanların elinden tutup, mücadele yolunda
yürümelerini sağlamaya çalıştın. Her zaman ve ortamda Kur’an dersi verdin. Hakkı
anlattın, hakkı yaptın, hakkı yaptırdın. Son nefesine kadar mücadeleden bir an
olsun geri durmadın. Bu hal üzere Rabbinin davetine icabet ettin. Bir alim
olarak hayattayken insanlara nasıl örnek ve yol gösterici olduysan, vefatından
sonra da bırakmış olduğun mücadele mirası, yeni nesil için bir örnek olacaktır
inşaallah.
Sizin, geride bırakmış olduğunuz bu aziz davaya, genç - yaşlı, kadın - erkek bir
bütün olarak sarılıp, hedefine doğru götürme konusundaki irade ve kararlığımız
tamdır. Peygamberlere komşu olmanızı Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Rana teyze, günümüzün Ümmü Seleme’si oldu. Zindanlar, onun hicret
yurduydu. O güzel evladını, sadık evladını, ihlaslı evladını bir an olsun yalnız
bırakmadı. Amansız hastalığın pençesinde can çekişirken bile, onun hasretiyle
hep kıvrandı. Sen, hepimizin annesiydin. Uzun yıllar cezaevinde yatan yavruna
hep sabır ve metanet tavsiye ederdin. Bütün zorluklara göğüs gererek en küçük
bir gevşeklik emaresi göstermedin. Hep metin durdun ve derken Rabbine,
“Radiyeten merdiyyeh” olarak döndün. İnanıyor ve diliyoruz ki, Rabbin seni
cennetinde konuk edecektir.
Bu vesileyle bütün yaşlı sağ ve vefat etmiş seydaları, amcaları, dayıları,
anneleri, teyzeleri ve şehitlerimizi minnetle anıyor ve yollarından
sapmayacağımızı taahhüt ediyoruz. Zindanlarda ve en zor dönemlerimizde bizi
dualarından mahrum etmediklerini ve moral verdiklerini hiç unutmuyoruz. Onların
yavruları ve aileleri, hep bizlerin en azizleri olacaklardır. Onların
miraslarını, en hassas şekilde koruma gayreti içinde olacağız. Evlatlarının,
babalarına layık olmaları için, her türlü imkânımızı seferber edeceğiz. Aziz
şehitlerimizin evlatlarının, izzetle babalarının yolunda yürüyeceklerine yakinen
inanmaktayız.
Tutuklu ve muhacir olan kardeşlerimiz için sabır ve sebat niyaz ediyoruz.
Hepsini hasret ve muhabbetle kucaklıyorum. Bizleri dualarından mahrum
etmemelerini diliyorum. Şehit ailelerini, tutuklu, muhacir ve ailelerini ihmal
etmenin Rabbimizin bizleri ihmal etmesi, onlardan yüz çevirmenin Rabbimizin
bizlere yüz çevirmesi anlamına geldiği inancını taşımaktayız. Rabbimden dileğim,
onlara karşı sorumluluğumuzu en güzel şekilde yerine getirmek için bizlere imkan
hazırlamasıdır. Aile ve çocuklarımızı muhafaza için imkanlarımız dahilinde bütün
varlığımızı seferber edeceğiz, onları asla şeytan ve dostlarına terk
etmeyeceğiz. Onları hep, başımıza taç edeceğiz inşallah.
Mücadele hayatımız boyunca Rabbimizin rahmet ve inayet elini, hep hissettik ve
gördük. İnanıyoruz ki Rabbimiz, bizlerin eliyle birçok güzel ve hayırlı işler
gerçekleştirecektir. Abdulkadir amca, Molla Yakup, Rana teyze ve diğer tüm
seydalarımızın, amcalarımızın, dayılarımızın, annelerimizin, teyzelerimizin,
yiğitlerimizin ve evlatlarımızın davası yerde kalmayacaktır inşallah.
İslami mücadele yolunda izzetle yürüyen, İslam düşmanlarına boyun eğmeyen ve bu
duruşunu muhafaza eden Müslümanlara, meleklerin imrendiğine ve onların başarısı
için hep dua ettiğine inanıyoruz. Mücadele yolundaki zorluklar karşısında gevşek
düşen ve mücadeleyi sürdürme azmini gösteremeyen insanların da, kararlı ve
azimli Müslümanların bereketiyle ayağa kalkacaklarını ve içine düştükleri halden
bir an önce kurtulacaklarını ümit ediyoruz. “Her insan, öldüğü hal üzere
dirilecektir.” Allah (cc)’ın razı olmadığı bir hal üzere ölmemek için, bir
bütün olarak hayırlara sarılma konusunda, aceleci olmamız gerekmektedir.
Azmimizi daha bir pekiştirip, Allah’ın (cc) dinine ve Müslümanlara en güzel bir
şekilde hizmet için aziz davaya sarılma zamanıdır.
Rabbim, kalplerimizi ve ayaklarımızı mücadele yolunda sabit tutsun, bizlere
başarılar ve zaferler lütfetsin. İş yapan kardeşlerimizi korusun, gevşeyen
kardeşlerimizi gayrete getirsin, uzaklaşmış kardeşlerimizi hizmetin içine
soksun. Vefat edenlerimizin kabirlerini cennet bahçelerinden bir bahçe kılsın ve
bizleri cennetlerinde yan yana getirsin.
Allah (cc)’a emanet olun. Allah yar ve yardımcımız olsun. Bizi dualarınızdan
mahrum etmeyin.
Kardeşiniz, Edip GÜMÜŞ
|