05. 01. 2012 tarihinde “MÜSLÜMAN KÜRTLERLE BİR HASBİHAL” başlığıyla, İslami duyarlılığa sahip olanlara yönelik bir mesajı veren Hizbullah Cemaati rehberi Edip Gümüş, bu sefer de genel olarak İslami kesime yönelik “İSLAMİ KESİMLERLE BİR HASBİHAL” başlığıyla bir mesaj verdi.
İSLAMİ KESİMLERLE BİR HASBİHAL
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a (cc) mahsustur. Salat ve selam Efendimiz Hz.
Muhammed (sav)’e, âline, ashabına ve kıyamete kadar O’nun sünnetine ittiba eden
Müslümanların üzerine olsun.
İçinde
yaşadığımız toplumun arz ettiği manzaranın İslami açıdan hiç de iç açıcı bir
nitelikte olmadığı, herkes tarafından müşahede edilen bir vakıadır. Yeni nesil
büyük bir felaketle karşı karşıyadır. İnsanlarımız her geçen gün daha fazla
harama girmekte ve günahla boğuşmaktadırlar. Günlük hayatımızda haram ve günah
ile birlikte yaşamak tabii bir hal almış durumdadır. İfsat ve şer odaklarının
hiç biri boş durmuyor. Evlatlarımızın imanı gidiyor. Hassasiyet sahibi
ebeveynler ise evlatlarıyla baş edemez hale gelmişlerdir.
Toplum olarak imani ve ameli yönden büyük bir kriz yaşamaktayız. İslami
duyarlılık gittikçe zayıflamakta, toplum bir baştan bir başa ifsat edilmektedir.
Müslümanlarda dünyevileşmenin yaygınlaştığına, İslam davasının sorumluluğunu
yüklenmesi gereken Müslümanlardan birçoğunun, basit dünyevi imkânlara
takıldıklarına şahit olmaktayız. Adeta İslami yönetimlerini kurmuşlar, münkerat
bütünüyle yok olmuş ve İslami sorumlulukları kalkmışçasına bir edayla gayet
rahat ve huzurlu bir şekilde sabah işine gidip, gece evine dönerek hayatlarını
idame ettirmektedirler. Durumun hiç de öyle iç açıcı olmadığı ortadadır. Aksine
her geçen gün durum daha da vahimleşmektedir. Düne kadar İslam’dan ve İslam
nizamından dem vuran kimi zevat, bugün laikliğin davulculuğuna soyunmuş, bu
yetmezmiş gibi laikliği İslami bir model olarak dünya arenasında Müslümanlara
görücüye çıkarmaktadır. Ülkede gerek kanunlarda gerekse günlük yaşantıda
hududullahın çiğnenmesi, haramın serbest olması, birçok helalin yasaklanması,
toplumda fuhuşun, faizin, irtidadın… yaygınlaştığını adeta görmezden
gelmektedirler. Bununla birlikte İslami hassasiyetleri köreltmek ve toplumu
bütünüyle İslam’ın değerlerinden koparmak için her türlü entrika
sergilenmektedir.
Bu vahim manzara karşısında duyarlı Müslümanların, hayatlarında Kur’an ve
Sünneti pratize etmek isteyen Müslümanların sessiz ve hareketsiz kalmaları
düşünülemez. Bizim, bütün insanlığa karşı İslami bir sorumluluğumuz olmakla
birlikte, kuşkusuz içinde ailemizin, akrabalarımızın, yakınlarımızın ve
halkımızın da olduğu bu topluma karşı çok daha fazla mükellefiyetlerimiz vardır.
Toplumun imanını ve İslami yaşantısını sarmış olan yangının gittikçe büyümekte
olduğu bu dönemde, sorumluluklarımız daha da ağırlaşmaktadır.
Amacımız Müslümanları itham etmek ve zan altında bırakmak değildir. “Başkası
İslami sorumluluğunu ihmal etti, biz ise İslami sorumluluğumuzu kusursuz yerine
getirdik, üzerimize düşeni yaptık” şeklinde, kendimizi temize çıkarmaya
yönelik bir niyetimizin olmadığını belirtmek isteriz. Müslüman toplumun bu kadar
ifsat olmasında, ‘Müslümanım’ diyen herkesin az çok bir katkısı vardır. Bunun en
başta kabul edilmesi gerekir. Müslümanlar açısından, durumun vahameti apaçık
ortada durmaktadır. Hal böyle olunca, sorumluluk sahibi bütün Müslümanların bu
gidişata bir dur demesi ve bu kötü tablonun düzeltilmesi için çok ciddi hal
çareleri bulmaya gayret sarf etmesi gerekmektedir. Bu işe el atmanın, harekete
geçmenin zamanının geldiği, hatta geçtiği bir hakikattir. O zaman
yapabileceklerimizi konuşur ve hayata geçirme noktasına yoğunlaşırsak,
beraberinde birtakım somut adımların atıldığını göreceğiz.
Rabbimiz bizler için: “…İyilik ve takvada yardımlaşınız! Kötülük ve
düşmanlıkta ise yardımlaşmayınız. Allah’tan korkunuz! Şüphesiz Allah’ın azabı
şiddetlidir. “ (Maide: 2) buyurmaktadır.
Toplumun vahim durumu ortada durmaktadır. Ve bunun yanı sıra, Rabbimizin bu emri
de karşımızda durmaktadır. Müslümanlar olarak, bu ayet zaviyesinden toplumun
iyiliği ve salahı noktasında yaptıklarımıza baktığımızda tatmin edici ve
sevindirici bir konumda olmadığımızı görürüz. Oysa beraber yapabileceğimiz çok
şey vardır. İslam kardeşliği ve sorumluluğu içinde güzel bir ihlas örneğini
sergileyip omuz omuza vererek yapacağımız işlerde, Allah’ın (cc) lütuf ve
keremiyle büyük neticeler ve başarılar elde edeceğimiz de ilahi bir vaaddir. O
zaman niçin toplumumuzun iyiliği, kurtuluşu ve imanının selameti için daha çok
yardımlaşmıyor, daha fazla fedakarlık yapmıyoruz? Bu duruma mani olan etkenler
nelerdir? Bunların tesbit edilip hiç vakit kaybetmeden izale edilmesi ve
yapılması gerekenlerin hemen pratiğe geçilmesi gerektiğine inanıyoruz.
İyilikte yardımlaşmak, toplumun İslam’a yönelmesi ve İslami değerlerine yeniden
sarılması için neler yapılabilir? Kuşkusuz yapabileceklerimiz çoktur.
Dolayısıyla yapabileceklerimizi birlikte tesbit edip hemen hayata geçirmemiz
gerektiğine inanıyoruz. Bunu erteleme lüksümüz yoktur. Eğer bu halimiz devam
ederse Rabbimize hesap veremeyiz.
Şu ana kadar İslami kesimler arasında önemli çapta bir yardımlaşma ve hayırlı
işlerde birlikte hareket etme pratiği maalesef olmamıştır. Küçük çapta da olsa
imkanları dahilinde sorumluluklarını yerine getiren samimi Müslümanlar elbette
ki vardır. Belki birtakım küçük işler yapılmıştır zaman zaman, ancak bunun
yeterli olmadığı da bir gerçektir. Bu hal böyle devam ederse, her geçen gün
Müslümanların işi daha bir zorlaşacaktır. Bunun bir de Allah (cc) katındaki
sorumluluğu vardır.
Bu konuda hassasiyet sahibi her Müslüman’dan katkı ve sorumluluk bekliyoruz.
Özellikle 1970–80’li yıllarda İslami devlet düşüncesine sahip olup tevhidi bir
anlayışla hizmet eden Müslümanlar, şu an her nerede ve hangi konumda
bulunurlarsa bulunsunlar, muhasebelerini yapmalıdırlar. Bir seher vaktinde,
“Bu toplumun Müslümanları olarak sorumluluklarımızı yerine getirebilmek için
neler yapabiliriz, birlikte hangi adımları atabiliriz?. . . “ şeklinde
tefekkür etsinler. Her kim ne yapabiliyorsa yapabileceğini esirgememelidir.
Birlikte, İslam’ı yaşama, öğrenme, öğretme ve bu istikamette örgütlenmenin
önündeki engellerin kaldırılmasının yanı sıra halkımızın, insanlarımızın tüm
sorunlarının çözülmesine vesile olacağımıza inanıyoruz.
Bu konularda her kardeşimizin öneri ve tavsiyeleri bizler için büyük bir
ehemmiyet arz eder ve hiçbir çekincemiz yoktur. Yeter ki kardeşlerimiz bu konuda
gayret sarf etsinler.
Özet olarak deriz ki; her ne sebeple olursa olsun, şu ana kadar yaşadığımız
süreçte İslami hassasiyeti olan Müslümanlar olarak, yeterince birbirimizden
istifade edemedik, birbirimizle yardımlaşamadık, birbirimizin dertlerine ortak
olamadık ve bir bütünlük oluşturamadık. Bu bizler için bir eksikliktir. İslam
dini hiçbir Müslümana böylesi bir ilgisizliği caiz görmemiştir. Birlikte ciddi
hesaplar, plan ve programlar ortaya koymamız ve bunları pratiğe geçirmemiz
gerekiyor.
Rabbimiz hepimize duyarlılık versin, İslami hassasiyetimizi artırsın, kardeşlik
bağlarımızı pekiştirsin, bizi gerçek manada kardeş kılıp, İslam’a hizmetçi
kılsın.
Allah’a (cc) emanet olun. Allah (cc) yar ve yardımcınız olsun.
Kardeşiniz Edip
|