Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

Makale Hiyerarşisi
Makaleler ana sayfası » 09- HİZBULLAH'i HAREKETİN VASIFLARI » HİZBULLAHİ HAREKETİN VASIFLARI- 1 / M. ZEKİ GÜNEY
HİZBULLAHİ HAREKETİN VASIFLARI- 1 / M. ZEKİ GÜNEY
Bınavê  Xwedayê Sübhan u Dıluvan

Şehadet yıldönümü münasebetiyle “İntizar Dergisi” için kaleme aldığım ve “Hüseyni Sevda” Sitesinin yayına başlamasıyla bu sitede de yayınlanan “Şehid Rehber Hüseyin VELİOĞLU’nun Mücadelesi Üzerine” başlıklı makalemde, o büyük Rehber’in ve
fedakar arkadaşlarının beraber öncülük edip kurdukları Hizbullahi Cemaatin bazı vasıflarını şu şekilde özetlemiştim:


“O, sınırları ve kuralları hakim rejim güçlerince belirlenmeyen, ucu hiçbir tarafa dayanmayan, bağımsız, nebevi hareketi model edinen, mezhepler üstü, ifrat ve tefritten uzak, mutedil bir temel üzerinde, müstakim bir akide anlayışına sahip, taassuptan arı, modern, çağdaş, yeniliklere açık ve Kürdistan’ın bağrından çıkan
Hizbullahi bir cemaat kurdu.”


Gerek site ve gerekse dergi çalışmaları açısından gelinen noktayı dikkate alarak, bu konuyu biraz daha açma ve okuyucuları daha net olarak bilgilendirme ihtiyacını hissettim ve konuyu tekrar ele aldım.


Elbette o azizlerin, Allah’ın yardımı ile vücuda getirdikleri Hizbullahi Cemaatin vasıfları sadece bu paragrafta geçenlerle sınırlı değildir. Sadece Şehadet yıldönümü münasebetiyle yad etmek maksadıyla o şanlı mücadeleyi kifayetsiz cümlelerimle ifade etmeye çalıştım. Özellikle Hizbullahi Cemaatin ortaya çıktığı dönemin şartlarını göz önüne alarak yukarıdaki vasıfları belirlemiştim. Şimdi de ayrıntılarına geçelim.


“…sınırları ve kuralları hakim rejim güçlerince belirlenmeyen, …”


Cumhuriyetin kuruluşundan sonra hakim güç olan Kemalist rejim, İslami şiarları ve mukaddesatları toplumsal ve siyasal alanda etkisiz kılmak için öncelikli hedef alarak vargücüyle üzerine gitti. Yaptıkları inkılaplarla İslami mukaddesatları ve kurumları tamamen lağvedip hükümsüz hale getirdi. Bu gelişmeler karşısında yapılan İslami kıyamlar, acımasızca bastırılırdı. Bu cümleden; Şeyx Said kıyamı, üstad Bediuzzaman’ın Risale-i Nur hareketi, Süleyman Hilmi Tunahan’ın Kur’an’a hizmet hareketi… başarısızlığa uğratıldı. Bundan sonra yaklaşık 30 yıl boyunca ciddi bir İslami hareketliliğe rastlanmamaktadır.


Ezanın yasaklandığı, İslami ilimlerin öğretildiği medreselerin kapatıldığı, camilerin ahırlara dönüştürüldüğü, Kur’an’ın yasaklandığı, askeri operasyonlar esnasında insanların Kur’an başta olmak üzere İslami kitapları muhafaza etmek için toprak altına gömdükleri veya kaçırarak yerleşim alanları dışında mağara ve inlerde sakladığı ve buna benzer olayların yaşandığı o dönemlerin canlı tanıklarından  günümüzde yaşayanlar hala mevcuttur. Ancak, despot rejimin bütün baskı ve zulümlerine rağmen Müslüman halk İslami değerlerini büyük bedeller ödeyerek muhafaza etti. İslam dünyasındaki İslami gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de bütün baskılara rağmen İslami uyanışlar ortaya çıktı. Ancak bu uyanışlar, ciddi oluşumlara dönüşememiş; dernek, vakıf, parti ve buna benzer yapılanmaların
etrafında vücut bulmuştur. Oysa bu yapıların, sınırları ve kuralları hakim rejim güçlerince belirlenmiş ve onların denetim mekanizmalarının gözetimi altında faaliyet gösterme mecburiyeti getirilmişti. Parti, dernek, vakıf vb. legal oluşum ve yapılar Anayasa ve yasaların belirledikleri kanun ve tüzüklere tabi idi.


Hal böyle olunca İslami uyanışlar ciddi bir güç haline gelemiyor, düzenli bir sevk ve idare mekanizmasına sahip olamadığı için güçlü bir şekilde örgütlenip teşkilatlanamıyordu. Mevcut kurallar ve sınırlar daha fazlasına müsaade etmediği için de güdük kalıyordu. Şüphesiz ki o dönemde samimi, ihlaslı ve fedakarca Allah rızası için elinden gelen bütün gayretleri sarfeden, daima İslam için yürekleri atan ve içleri sızlayan Müslümanlar vardı ve kemiyet olarak da az değildiler. Ancak, İslami faaliyetler çoğunlukla açıktan ve hakim güçlerce belirlenen sınırlar ve kurallar çerçevesinde yapıldığından gelişmesine,
güçlenmesine ve kökleşmesine müsaade edilmiyordu. Ne zaman ciddi bir faaliyet veya gelişme görülse hemen müdahale edilir, engellenir ve bertaraf edilirdi. İhtiyaç duyulduğunda ise darbeler ve ara rejimler vasıtasıyla ülke içerisinde köklü bir tasfiyeye gidilirdi. 60’lı yıllardan 78’li yıllara kadar İslami çalışmalar hep bu çerçevede yapılmış; düşe kalka bir seyir çizmiştir.


İslami camia, bu süreçte garip vartalardan geçmiştir. Kimi zaman materyalist sol akımlara karşı muhafazakar milliyetçileri, kimi zaman ehven-i şer diye sağ partileri, kimi zaman da iktidara ortak olma adına laik ve Kemalist zihniyetle koalisyona bile destek verilmiş ve emekler boşa harcanmıştır.


78’lere gelindiğinde deneme-yanılma yöntemi ile bir çok hakikat anlaşılmış; düşünsel ve takip edilmesi gereken metodlar bazında bir olgunlaşma seviyesine ulaşılmıştır. İslam dünyasındaki İslami hareketlerin başarı ve yükselişleri; başta İhvan-ı Müslimin ve çağdaş İslam alimlerinin kitaplarının tercüme yoluyla Türkiye’deki İslami camiaya ulaşması bu olgunlaşmaya büyük ölçüde katkı sağlamıştır.


Artık tecrübe ile sabit olmuştur ki; sınırları ve kuralları hakim güçlerce belirlenen çerçeve içerisinde İslam’ın özüne uygun bir mücadele ve hizmet verilemez. Çünkü bu güçler, kendilerine zarar ve tehlike gördükleri an müdahale eder ve bütün yolları kapatır. Hak, adalet, özgürlük, demokrasi veya hukuk(!) Bunlar hiç mi hiç önemli görülmez ve dikkate alınmaz. Esas ölçü; hakim olan rejimin kendi ölçüleridir.


Gelinen sürecin sonunda Hizbullahi hareketin öncüleri, Şehid Rehber Hüseyin Velioğlu önderliğinde İslam’ın özüne uygun, sınırları ve kuralları İslam’ın belirlediği, ne değiştirmeye ne eksik bırakmaya ne de fazlalaştırmaya imkan bulunmayan, yüce Allah’ın hükmü ve Rasulullah (sav)' ın sünneti ve metodu doğrultusunda mücadele
ve hizmet verecek bir cemaat kurdular. Kurdukları bu cemaat bir dernek, bir parti veya bir vakıf değildir artık! O bir cemaattir. Onun hizmet ve mücadelesi rejimin herhangi bir kurumunun vereceği kararla ne sekteye uğrar ne de akamete uğratılır. Rejimin herhangi bir yetkilisinin iki dudağı arasından çıkacak bir söz, bu cemaatin kaderine etki etmez. Herhangi bir partinin arka bahçesi, kolu
veya uzantısı olmadığı gibi üzerinden rant sağlanacak veya prim elde edilecek bir konumu da kabul etmez.


Evet Hizbullahi cemaatin temelleri bu anlayış ve bu esas üzerine atılmıştır.


Selam ve dua ile...

        M. Zeki GÜNEY

Diger Basliklar
   HİZBULLAHİ HAREKETİN VASIFLARI- 6 / M. ZEKİ GÜNEY
   HİZBULLAHİ HAREKETİN VASIFLARI- 5 / M. ZEKİ GÜNEY
   HİZBULLAHİ HAREKETİN VASIFLARI- 4 / M. ZEKİ GÜNEY
   HİZBULLAHİ HAREKETİN VASIFLARI- 3 / M. ZEKİ GÜNEY
   HİZBULLAHİ HAREKETİN VASIFLARI- 2 / M. ZEKİ GÜNEY
   HİZBULLAHİ HAREKETİN VASIFLARI- 1 / M. ZEKİ GÜNEY
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git