Allah’ın
adıyla!
PKK Mağduriyeti Nedeniyle Katılımlar
Yapılan
mülakat ve özgeçmişlerin içerik analizlerinde ilgi çekici bir hususa daha
rastlanmıştır. Bölgede PKK’nın baskı, yıldırma ve şiddet politikaları nedeniyle
birçok insan güvenliklerini sağlama refleksiyle o dönemde, özellikle şehir
merkezlerinde PKK’nın etkinliğini kırma potansiyeli gösteren Hizbullah Cemaatine
katılmıştır. Diğer yandan yakınları PKK tarafından öldürülen, işkence ve tehdide
maruz kalanlar da Hizbullah’ı intikam almak için bir adres olarak görmüş,
ideoloji olarak Hizbullah’a bir yakınlıkları olmayanlar da intikam güdüsüyle
Hizbullah Cemaatine katılmışlardır. Yapılan mülakatlarda bir uzman bu çeşit
katılımlara işaret etmektedir. “Büyük ölçüde PKK’dan mağdur olmuş PKK’dan tehdit
görmüş, abisi, babası yakın bir akrabası PKK tarafından öldürülmüş insanlardır
bunlar. Hizbullah’ın ilk elemanları PKK’dan öyle ya da böyle zarar görmüş, PKK
tehdidi ile karşı karşıya kalmış ve savunma içgüdüsüyle Hizbullahçı olmak
zorunda kalmış insanlar çoktur. Bu katılımlar bana göre ideolojik değildir, bu
gidişler tamamen sosyolojiktir, yani güvenlik veya bölgede bir güce kendini
dayama ihtiyacı…”
Hizbullah, eleman kazanma açısından bölgenin bu sorunundan en etkili bir şekilde
yararlanmasını da bilmiştir. Bölge halkının güvenlik ve intikam arayışında
bireyler bir anlamda Hizbullah’ı bulmuş olsalar da örgüt de kendisini, güvenlik
sağlayıcı ve devletin güvenlik sağlamadaki eksikliğine karşı alternatif olarak
göstermiştir. Bölge halkı ile yapılan mülakatta o dönemlerde yukarıda belirtilen
psikolojik ortamı yaşamış bir kişi bu durumu şu şekilde açıklamaktadır;
“Vatandaşa diyorlar ki bak, sizin güvenliğinizi biz sağladık. Esnafa diyorlar ki
bize vergi vereceksin, senin güvenliğini biz sağlayacağız. Mesela sen esnafsın,
diyorsun ki PKK beni tehdit etti, hemen iki tane silahlı koruma dikiyor kapına.
“
Bu durum o kadar ileri seviyede yaşanmıştır ki Cemaat elemanı olmayanlar da
sorunların çözümü için devletin formel mekanizmaları yerine örgüte gitmeye
başlamıştır. Formel mekanizmalarla sağlanamayan veya istenildiği düzeyde hizmet
alınamayan alanlar, enformel mekanizmalarla doldurulmuştur.
Toplumsal Sorunlara Çözüm Çalışmaları
Cemaat’ in İslami alanda yaptığı çalışmalar; yeniden öze dönme, İslam’ı daha iyi
anlama ve yaşama, İslam’a sonradan girmiş olan yanlışları ayıklama, İslami
ahlakı oturtma, İslam’a ve Müslümanlara fiziki ve psikolojik tahribat üzerine
kurulu saldırıları bertaraf etme gibi çok çeşitli dalları kapsamaktaydı. Cemaat’
in, bu dalların tamamında ortaya koyduğu çalışmalar, getirdiği çözümler, fikri
ve düşünsel alanda yaptığı inkılâplarla doğru perspektiflerin yakalandığı ve bu
doğrultuda yeni açılımların sağlanmasına vesile olduğu, bölgede İslam’a dönüş ve
İslam’ı yaşayış düzeyinde bir değişim ve dönüşüm yaşandığı, artık dost–düşman
herkes tarafından kabul edilen gerçeklerdir.
Cemaat’ in çalışmaları bunlarla sınırlı değildi elbette. Uzun yıllar içinde
kangren olmuş toplumsal sorunlar da Cemaat’ in ilgi alanı içindeydi. Gerek
devletin hukuk sisteminin bölge halkı tarafından benimsenmemesi sebebiyle
mahkemelere intikal etmemesi, gerek devletle barışık olun- mamasından dolayı
sorunların devlete götürülmemesi, gerek gelenek ve göreneklerden, gerekse de örf
ve adetler- den kaynaklanan daha değişik sebeplerden dolayı yaşanan onlarca
değişik sorun, Cemaat tarafından ortaya konan adil ve herkes tarafından gönül
hoşluğuyla kabul edilen çözümler sayesinde ortadan kalkmış ve toplumun
gündeminden çıkmıştır.
Cemaat’ in el attığı ve çözümler getirerek ya tamamen ortadan kaldırdığı ya da
en aza indirmeye vesile olduğu toplumsal sorunlardan bazıları şunlardır:
1– Kan Davaları: Cemaat, bu toplumsal sorunun İslam’ın yaşanmamasından ve yanlış
geleneklerin İslam’a mal edilmesinden kaynaklandığını biliyordu. Sorunun
kaynağına inilip insanlara dünya ve ahirete yönelik hak ve hakikatler
anlatıldığında inatlar kendiliğinden kırılıyor, katılaşmış kalpler yumuşuyor,
kin ve nefretten başka bir şey düşünmeyen beyinler daha sağduyulu düşünüyor,
ahiret korkusu dünyevi intikam hırsına galip geliyor, böylece bir sulh havası
oluşup barış rüzgârları esiyordu.
Cemaat, aralarında husumet ve kan davası bulunan aile ve aşiretleri ayrı ayrı
ele alıyordu. Kan davalarının İslami çözümler dışındaki çözümlerle ortadan
kalkmayacağını çok iyi bilen Cemaat, sıradan faaliyetleriyle her iki tarafa da
gidiyor ve insanları İslam’a davet ediyordu. İslam’ın hakikatine susa- yan bölge
halkı, İslam davetçilerinin davetlerine fazla kayıtsız kalamıyorlar ve
kendilerini Cemaat ‘in programlarına teslim ediyorlardı. Bu programlarda
İslam’ın özünü yakalayan ve aralarında husumet ve kan davası bulunan insanlar,
aileler ve aşiretler yaşadıkları bu düşmanlığa pişman oluyorlar ve Cemaat ‘in
arabulucu olmasını istiyorlardı. Arabuluculuk görevini kusursuz bir şekilde
yerine getiren Cemaat, her iki tarafın da gönülden kabul edeceği İslami
çözümlerle sorunu ortadan kaldırıyordu. Bu şekilde çözülen kan davaları,
azımsanmayacak kadar çoktur. Öyle ki, Cemaat’le hiçbir diyalogu olmayan, ancak
Cemaat’ in getirdiği adil ve İslami çözümlerle sorunları hallettiğini duyan
insanlar, kendi davalarını Cemaat’e havale ederek çözümü Cemaat’e
bırakıyorlardı…
2– Arazi Anlaşmazlıkları: Özellikle kırsal kesimlerde yaşanan bir diğer sorun
da, arazi anlaşmazlıklarıydı. Toprak reformunu adil ve hakkaniyete uygun
yapmayan devlet, adında birçok sorun ve anlaşmazlık bırakmıştı. Bu sorun ve
anlaşmazlıklar çoğu kez ölüme kadar giden daha büyük sorunların başlamasına
neden oluyordu. Mahkemelere intikal edenlerin devede kulak mesabesinde kaldığı
arazi anlaşmazlıkları, bölgenin neredeyse her köyünde yaşanan, köy- deki huzuru
bozan, insanların hayatlarını tehdit eden ciddi sorunlar arasındaydı.
Cemaat, bu alanda da insanları rahatlatacak ve anlaşmazlıkları ortadan
kaldıracak çözümler geliştirmişti. Elbette getirdiği bu çözümler de diğer
çözümler gibi kaynağını İslam’dan almaktaydı. Mahkemelerde adil çözüm
bulamayacaklarını, bulsalar bile ancak 30–40 yıl kadar süren uzun yargı
sürecinin sonunda gerçekleşeceğini bilen insanlar, Cemaat’ in pratik çözümleri
sonucunda huzur ve can güvenliğini tehdit eden bu sorunlarından kurtuluyorlardı.
Cemaat’ in faaliyetlerini yürüttüğü zaman dilimi içinde, yüzler- ce arazi
anlaşmazlığı, adil ve bütün tarafların gönül hoşnutluğu içinde kabul edeceği
çözümlerle ortadan kaldırılmıştır.
3– Suyun Kullanımıyla İlgili İhtilaflar: Suyun kullanımına ilişkin sorunlar da
bölgede sıklıkla yaşanan sorunlar arasındaydı. Bu sorun da, aynen arazi
anlaşmazlıklarında olduğu gibi insanları rahatsız eden, köylerde rahat ve huzuru
kaçıran, insanları meşgul eden, sonu husumet ve daha büyük sorunlara kadar giden
toplumsal bir rahatsızlık konusuydu. Sorunun olduğu ve bu sorunun Cemaat’e
intikal ettirilerek çözüm getirmesi istenen bütün yerlerde, suyun kullanımıyla
alakalı yaşanan anlaşmazlıklar adil ve hakkaniyete uygun çözümlerle ortadan
kaldırılmıştır.
4– Namus Davaları: Namus davaları, bölge genelinde yaşanan temel sorunlardan bir
diğeriydi. Elbette, diğer sorunlar gibi bu sorun da maalesef İslam’ın
yaşanmamasından kaynaklanan bir sorundu. Zira İslam’ın yaşandığı yerlerde, bir
Müslüman’ın namusu, diğer Müslüman kardeşleri tarafından korunması gereken bir
emanet olarak görülürdü. Peygamber Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam; “Her
Müslüman’ın malı, kanı ve ırzı diğer Müslüman’a haramdır” diyerek ırzların
güvenliğini sağlamıştır. Ancak İslam’dan uzaklaşan ve şehvetlerinin esiri olan
insanlar, İslam’ın bu hükmünü sıklıkla çiğnemeye, kendi komşusunun ırzına dahi
yan gözle bakmaya başladılar. İşte bu yüzden büyük sorunlar yaşanıyordu.
Yaşanması da doğaldı, çünkü namusa halel gelmesi, insanların şeref ve
haysiyetine vurulan en büyük darbelerden birisiydi.
Toplumda çok sık yaşanan bu sorunlara da çözümler getirip arabulucu olan Cemaat,
insanları bu konuda da rahatlatmış ve onlarca sorunun ortadan kalkmasına vesile
olmuştur. Ancak Cemaat ‘in bu konuda arabulucu olup çözümler getirmesinden
ziyade, bu sorunu tamamen ortadan kaldırma yolunda çalışmalar yapmıştır. Harama
gidecek yolları ortadan kaldırarak haramın işlenmesini en aza indir- me yönünde
önemli çalışmalar yapmıştır. Öncelikle tesettürün yaygınlaşması,
haremlik–selamlık uygulaması, kırsal kesimde su getirmeye, süt sağmaya ve
benzeri yerlere giden kadınların İslami tesettüre riayet etmesi ve tek başlarına
gitmemesi gerektiği konusunda önemli mesafeler kaydedildi. Yaşı gelen kız ve
erkeklerin evlendirilmesi için teşvik yapılıp bunun önündeki engellerin
kaldırılması ve evliliğin kolaylaştırılması yönünde bilinçlendirmeler yapıldı.
Aynı şekilde karşılıklı gönlü olan kız ve erkeklerin birbirleriyle
evlendirilmeleri sağlandı. Cemaat ‘in çalışmalarını yürüttüğü yerlerde,
getirdiği buna benzer daha değişik önlemler ve tedbirlerle, insanların şeref ve
onuruna vurulan ve insanları toplum nezdinde küçük düşüren namusa yönelik
saldırılar yok denecek kadar azaldı.
5– Kız Kaçırmalar: Kız kaçırmalar, bölge toplumunda çok yaygın yaşanan bir diğer
olgu idi. Her toplumda yaygın olan bu olgu, bölgede yaşandığında daha değişik
sorunlara neden oluyordu. Çünkü böylesi bir hadise, bölge halkı arasında; “Ne
var canım, gençler birbirlerini sevmiş de kaçmışlar” şeklinde basit bir
yaklaşımla algılanmıyordu. Bu durum, bir namus davasına dönüşüyor, düşmanlık,
ölüm ve ardından kan davalarına kadar uzanan olaylara neden olabiliyordu.
Bu tür sorunları yaşamış olan ve bu yüzden de birbirlerine husumet güden aile ve
aşiretler, Cemaat ‘in arabuluculuğunda barışıp husumetlerine son veriyorlardı.
Cemaat, bu tip sorunların daha başlamadan bitmesi için, evliliklerin karşılıklı
rıza esasına göre yapılması esasının oturması için ön ayak oldu. Çünkü kız
kaçırma olaylarının bir boyutu da, ailelerin kızlarını istemeği birisiyle
evlendirmeye çalışmalarıyla alakalı bir durumdu. İstemediği birisiyle zorla
evlendirilmek istenen, ancak buna razı olma- yan genç kız, çözümü kaçmakta
buluyordu. İşte bunların ol- maması ve evliliklerin kız–erkek arasında,
karşılıklı rızanın gözetilerek yapılması için yoğun çaba sarf eden Cemaat,
insanların bu konuda bilinçlenmesi, zihinlere ve geleneklere yerleşmiş olan
kalıpların kırılması yönünde gerekli olan çalışmaları yapmakta geri kalmadı.
6– Aile İçi Anlaşmazlıklar: Cemaat’ in arabulucu olduğu ve çözüm getirdiği bir
sorun da, aile içi anlaşmazlıklar olmuştur. Her ne kadar ailevi sırların
öğrenilmesi riskine karşı ailelerin tepkisel davranması ihtimali bulunsa da,
Cemaat böylesi sorunları yaşayan ailelerin arasını düzeltmek ve onları
barıştırmak için arabulucu olmaktan çekinmemiştir. Bu sorun için Cemaat’ in
arabulucu olduğu ve çözüm getirerek aile içi barış ve huzuru tesis ettiği
vakaların sayısı pek çoktur. (Savunmalar)
Allah’a emanet olun.
MUSTAFA AY
|