Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

Makale Hiyerarşisi
Makaleler ana sayfası » 15- HİZBULLAH'IN BAŞARI ÖYKÜSÜ » HİZBULLAH’IN BAŞARI ÖYKÜSÜ ( IV ) / M. ALİ NUR
HİZBULLAH’IN BAŞARI ÖYKÜSÜ ( IV ) / M. ALİ NUR

Hizbullah, Lübnan’da sadece askeri faaliyet yürütmüyordu. Bir yandan yoğun bir şekilde siyasi faaliyetler yanında sosyal faaliyetler yürütürken, diğer yandan da askeri eğitim ve eylemlerini yürütüyordu. Halen de bu özelliğini muhafaza etmektedir. Fakir Lübnan halkına yardım amacıyla çok sayıda kurum, kuruluş ve işletmeler açmıştır. Hastane, klinik, okul, yardım dernekleri gibi. Lübnan içinde yürüttüğü siyasi faaliyet ve sosyal etkinliklerle halkın hamiliğini yapmış, onlara sahip çıkmış ve aynı zamanda bilinçlendirmiştir. Lübnan içindeki diğer oluşum, grup ve örgütlere karşı seviyeli hareket etmiş, hiçbir zaman onları hedef edinmemiş ve ilişkilerinde yapıcı davranmıştır. Dolayısıyla halk içinde ciddi taraftar bulmuştur. Lübnan dışında ise başta İsrail olmak üzere, onun hamiliğini yapan ABD ve diğer dış güçlere karşı askeri yapısını sürekli güçlendirmiş, kuruluş amacındaki üç şarttan biri olan “düşman unsurlarla yüzyüze gelmek”ten hiç çekinmemiş ve sürekli eylemler tertiplemiştir. Öyle ki; siyasi faaliyetlerine bakan kişi, Hizbullah’ın sadece siyasi faaliyetleri esas alan bir hareket olduğunu düşünecek, sosyal yardım faaliyetlerine ve etkinliklerine bakan kişi, Hizbullah’ın sadece sosyal faaliyetleri esas alan bir hareket olduğunu düşünecek, askeri faaliyetlerine bakan kişi, Hizbullah’ın sadece askeri faaliyetleri esas alan bir hareket olduğunu düşünecek derecede bu üç alanı da yoğun ve etkin bir şekilde yürütmüş ve halen de yürütmektedir. Aynı zamanda yaptığı faaliyetleri kazanımlara dönüştürmeyi ihmal etmemiş, Lübnan’daki tabloyu açıklamak, aleyhteki oyun ve tuzakları bozmak ve haklılığını gözler önüne sermek için yerel ve uluslar arası basınla temas kurmayı, yine yerel ve bölgesel siyasi güçlerle görüşmelerde bulunmayı çalışmalarının bir parçası haline getirmiştir.

1998 yılına gelindiğinde, Lübnan son derece karışıklık yaşamaktaydı. Lübnan iç savaşının sosyal ve siyasal alandaki olumsuz etkileri ve İsrail işgali halkı birbirinden uzaklaştırmıştı. Doğu ve Batı olarak iki coğrafi bölgede Müslümanlar ile Hıristiyanlar şeklinde ayrışmalar olmuştu. Böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Emin Cemayel, gelenekleri hiçe sayarak ordu komutanı general Mişel Avn’ı hükümet kurmakla görevlendirince, Başbakan Selim el-Hos da Batı Beyrut’ta hükümetin başı olarak görevine devam ederek Cumhurbaşkanının hareketini yasaya aykırı ilan etti. Böylece Lübnan fiilen ikiye ayrılmış oldu. Bu sorunun çözümü için S.Arabistan’ın Taif şehrinde yürütülen çabalarla anlaşma sağlanmıştı. Taif anlaşması diye bilinen bu anlaşmayla, kısaca Lübnan’daki iç savaş son bulmuş, siyasal sistemin yapısı ve üçlü başkanlık sisteminin yetkileriyle ilgili anayasal düzenlemeler yapılmıştı.

Hizbullah’ın Lübnan’da giderek güçlenmesi ve İsrail’in karşısına zorlu bir direniş olarak çıkması karşısında, gerek içerde Lübnan devlet yetkilileri ve gerekse dışarıda İsrail, ABD, AB ve Arap devletleri ısrarla Hizbullah’ın silahtan arındırılmasını istediler ve bir çok yolla dayatmada bulundular. Taif anlaşmasında da başta Hizbullah olmak üzere, Lübnan’daki bütün silahlı grupların silahlarını bırakması öngörülmüştü. Ancak bütün bu iç ve dış çabalara ve dayatmalara rağmen Hizbullah silahı bırakmadı, neye mal olursa olsun direnmeye karar verdi. Çünkü silahı bıraktığı an, içerde sürdürdüğü siyasi faaliyet ve sosyal yardımlar da bundan etkilenecek, gücü zayıflayacak ve kontrol edilebilir bir hale gelecekti. Aynı zamanda kuruluş amacındaki şarta da uymamış olacaktı. Hizbullah bunun bilincindeydi ve silah bırakmayı, direnişin kırılma noktası olarak görüyordu.

Hizbullah’ın cesaretli, kararlı ve girişken tavırlarını kendinde harmanlayan Abbas Musavi Mayıs 1991 yılında genel sekreterliğe seçilince, İsrail büsbütün raydan çıktı. Daha bir senesi dolmadan 16 Şubat 1992 yılında şehit mezarlığı ziyareti dönüşünde arabası İsrail uçakları tarafından vuruldu, kendisi, eşi ve küçük oğlu Hüseyin birlikte şehit oldular.

Ancak Abbas Musavi’nin şehadeti, Hizbullah’ın direniş faaliyetlerinde yeni bir sayfa da açmış oldu. Bu olayın ardından Hizbullah, ilk kez işgal altındaki Filistin’in Kuzey kesiminde bulunan Yahudi yerleşim yerlerine Katyuşa füzeleriyle saldırıda bulundu. Bunlar, suikasta karşı bir tepkinin ifadesiydi.

Selam ve dua ile M. ALİ NUR
Diger Basliklar
   HİZBULLAH’IN BAŞARI ÖYKÜSÜ ( V ) / M. ALİ NUR
   HİZBULLAH’IN BAŞARI ÖYKÜSÜ ( IV ) / M. ALİ NUR
   HİZBULLAH’IN BAŞARI ÖYKÜSÜ ( III ) / M. ALİ NUR
   HİZBULLAH’IN BAŞARI ÖYKÜSÜ ( II ) / M. ALİ NUR
   HİZBULLAH’IN BAŞARI ÖYKÜSÜ ( I ) / M. ALİ NUR
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git