O (SAV); BELAGAT VE FESAHAT SAHİBİ İDİ

Allah’ın adıyla !

“Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek söz söyle” (Nisa 63)

Rasulullah’ın (sav) kullandığı dile, dilindeki belağat ve fesahata baktığımızda, son derece düzgün, kavramlar yerli yerinde, açık, özlü, ikna gücü yüksek ve hikmetli söz ve cümleler içerdiğini görürüz.

“Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir.” (Nahl 125)

Müslüman davetçinin sahip olduğu dil, davetteki önemli hususiyetlerdendir. Çünkü dil, davetin iyi anlaşılıp algılanmasında ve davet edilenler üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Kullanılan dil ne kadar düzgün, konu ve kavramlara ne kadar hakim, üslup açısından ne kadar hikmeti ve ikna gücünü barındırıyorsa, davet edilenler üzerinde o oranda etkili olur ve davetin doğru anlaşılmasına vesile olur.

Bu bakımdan Müslüman davetçinin, konuştuğu dilin inceliklerini öğrenmesi ve kullandığı dile dikkat etmesi gerekir.

Ebu Sa'idi'l-Hudri (ra) Rasulullah’tan (sav) şöyle rivayet etmiştir: “Ademoğlu sabaha erdi mi bütün azaları dile temenna edip: ‘Bizim hakkımızda Allah'tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikamette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız!’ derler." (Tirmizi)

Ebu Hureyre (ra) Rasulullah’tan (sav) şöyle rivayet etmiştir : “Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır koşuşsun ya da sussun.” (Tirmizi)

Rasulullah (sav) bir başka hadisinde şöyle buyurmuştur : “Kişinin mâlâyâni şeyleri terk etmesi dininin güzelliğinden ileri gelir.” (Tirmizi)

Ümmü Habibe (ra) anlatıyor: “Rasulullah (sav) buyurdular ki: “Ademoğlu'nun, emr-i bi'l-ma'ruf veya nehy-i ani'l-münker veya Allah Teâla hazretlerine zikir hariç bütün sözleri lehine değil, aleyhinedir.” (Tirmizi)

Allah’a emanet olun.

M. ALİ NUR