Bınavê Xuda Dünya istikbarının bütün dünyaya hakim olma ve özellikle Ortadoğu ve İslam coğrafyasını egemenlik altına alma emelleri doğrultusunda sürdürülen uzun vadeli planlar bir bir ve kademeli bir şekilde icraata konulmaktadır. Müstekbirlerin bu hedeflerinin önündeki tek engel, İslam ve Müslümanlardır. Onun için İslam ve İslam coğrafyası üzerinde gerçekleştirilmek istenen planlar karşısında Müslümanların uyanık ve bilinçli olmaları gerekir. Günümüzde özellikle Ortadoğu’da istikbar güçlerinin icraata koydukları bütün girişimler ve değişimler bu planın bir parçası olarak gerçekleştirilmektedir. Bu planın geniş bir şekilde ele alınarak Müslümanların dikkatine sunulması gerekmektedir. Müstekbir güçlerin İslam dünyası üzerinde ne tür planların peşinde oldukları bilinmelidir. Bu çalışma bu maksada binaen yapılmıştır. Bu proje hakkında doğru bir yargıya varılabilmesi için objektif ve tarafsız bir şekilde ortaya konulmuştur. GİRİŞ “Glasnost ve Perestroika” sonucu SSCB çözüldüğünde ve “Berlin duvarı” yıkıldığında o güne kadar oluşturulan politikalar geçersiz olmuş, siyasi ve askeri dengeler altüst olmuş; eski iki kutuplu ve iki ekonomik formasyona sahip dünya düzeni çökmüş, emperyalist dengeler rayından çıkmıştı. Artık “yeni bir dünya” mevcuttu. Kapitalizmin tüm dünyada hakim olduğu ve hükmünü sürdüreceği bir düzen! Amerika, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından istisnasız dünyadaki bütün devletlere egemen olmak için düşünmeye başladı. Bunun yolunun da Orta Doğu’dan geçtiğini anladı. Çünkü Orta Doğu’ya hâkim olmak sadece bu bölgedeki Müslümanlara hâkim olmak demek değildir. Bilakis Avrupa’ya, Rusya’ya ve bütün dünyaya egemen olmak demektir. Bu bölge, bütün dünya devletleri için geleceğin anahtarıdır. Bu bölgenin anahtarını elinde bulunduran, dünyaya tahakküm eder. BOP’UN ORTAYA ÇIKIŞI 1997 yılında Robert Kagan ve William Kristol tarafından kurulan Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi (PNAC) düşünce kuruluşu, 21.yüzyıl için “Yeni Amerikan Yüzyılı” deyimini uygun gördü. PNAC 1997’de bugün Amerikan yönetiminde bulunan Neo-Con şahinlerin hepsini bir araya getirmiş ve ABD’nin 21.yüzyılda Roma İmparatorluğu gibi bir imparatorluk kurmasını önermişti. Sunday Herald gazetesinin yayınlamış olduğu gibi, 2000 yılının eylül ayında, Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Bush ve Lewis Libby’nin yönettiği, Project for a New American Century (Yeni bir Amerikan Yüzyılı için Proje) adlı kurum tarafından hazırlanan, Rebuilding America’s Defences: Strategies, Forces and Resources for a New Century (Amerika’nın savunmasının yeniden inşaası: Yeni bir yüzyıl için Stratejiler, Kuvvetler ve Kaynaklar) adlı raporda, bugünkü amerikan politikasının temelleri atılmış, “Kuzey Kore, İran ve Irak’ın ABD’nin liderliğini tehdit etmesine izin verilmeyeceği” net olarak ortaya koyulmuştu.(1) “Yeni Amerikan Yüzyılı” ve bunun stratejileri doğrultusunda şekillenen Yeni Amerikan politikası gereği Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak tasarlanan, ancak daha sonra gerekli desteği bulamadığından ‘Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’ (GOP) olarak değiştirilecek olan proje hazırlanmış ve bu projeyi hayata geçirecek kadroların iktidara gelmesi gerektiğinin altı çizilmişti. Bu ekip iktidara geldikten sonra 11 Eylül 2001 saldırıları gerçekleşmiş; böylece Neo-Con Şahinlere “Yeni Amerikan Yüzyılı” için tasarladıkları projelerini fiiliyata geçirme imkân ve fırsatı doğmuştu. Elbette bu projenin başta ne kadar başarılı olacağı her ne kadar hesaplanmış ve tasarlanmışsa da; uygulama sürecinde hesapta olmayan bazı gelişmelerin ortaya çıkması her zaman başarı şansını azaltabileceği gibi projede değişikliklerin yapılmasına ve revizyona gidilmesine de yol açabilirdi. Bu proje de hesapta olmayan bu tür gelişmelerden kaynaklanan nedenlerden dolayı başarısızlığa uğramış ve değişikliklere uğramıştır. Hem bu projenin hedeflerini, amaçlarını, aşamalarını, kapsama alanını, araç ve argümanlarını; Türkiye’nin bu projedeki rolünü hem de bu projenin uğradığı değişimleri aşağıda izah etmeye çalışacağız. BOP’UN HEDEF VE AMAÇLARI Girişte de belirttiğimiz gibi Amerika’nın asıl hedefi; bütün dünya ülkeleri üzerinde bir egemenlik ve hegemonya sağlamaktır. Bunun anahtarını da Ortadoğu’ya hâkim olmakla elde edebileceğini düşünmektedir. 1947 yılında ABD’nin dış politikasını oluşturan “Truman Doktrini” çerçevesinde Ortadoğu’ya yönelik planlar hazırlanarak aşamalı olarak hayata geçirilmiş ve bu planlar doğrultusunda Ortadoğu’nun yeraltı ve yer üstü zenginlikleri denetim altına alınmış; doğu bloğuna karşı bir denge oluşturmuştu. Ancak Sovyetlerin çöküşünden sonra iki kutuplu dünya dengeleri bozulunca Amerika’nın ve batı bloğunun “denge” esasına dayalı politikaları çöktü. Oluşan yeni şartlar ve boşluklardan istifade etme yoluna giden Amerika, başka güçlerin oluşmaması ve dünya üzerinde tek hâkim güç olmak için kolları sıvadı, “Yeni Amerikan Yüzyılı” hedefleri doğrultusunda yeni projeler üreterek işe başladı ve birinci önceliği Ortadoğu’ya verdi. Bu yolla hangi hedeflere ulaşılmak isteniyor? Bunlara maddeler halinde değinelim. Birincisi ve asıl önemlisi; ABD’nin “Yeni Amerikan Yüzyılı” politikaları doğrultusunda küresel anlamda yapılması planlanan siyasi, askeri ve stratejik çıkarlarının yeniden yapılandırılmasıdır. İkincisi; ABD’nin Ortadoğu konusunda önceliği, petrol rezervlerinin %72’sinin bulunduğu bu bölgede Çin, Rusya gibi yeni süper güçler ortaya çıkmadan, güçlü bir varlık ve hâkimiyet sağlamasıdır. Üçüncüsü; Enerji kaynakları olan Petrol, Gaz ve Su kaynaklarının ve bunların nakil hatlarının güvenlik, denetim ve kontrol altına alınmasıdır. Dördüncüsü; “Büyük Ortadoğu” diye tanımlanan geniş bölgenin özellikle Sosyalist Ekonomi formasyonunun çökmesiyle oluşan yeni dönemde Kapitalist, liberal Ekonomi sistemiyle entegre edilmesidir. Beşincisi; İsrail’in orta ve uzun vadedeki güvenliğini sağlayarak Ortadoğu ülkelerini yeni bir dizayn ile İsrail’in varlığını tehdit edecek konumdan çıkarması ve İsrail’in üstün bir konuma sahip olmasının sağlanmasıdır. Altıncısı ise; Özellikle Ortadoğu’nun hemen hemen tümünde kabul gören ve benimsenen, kapsamlı bir dünya görüşü olarak Emperyalizmin Sömürgecilik döneminde olduğu gibi günümüz Kapitalizminin öngördüğü “Yeni Dünya Düzeni”ne meydan okuyan ve karşı çıkan İslam’ın anlayış ve düşünce olarak dönüştürülmesi; özellikle son yıllarda yükselişe geçen İslami uyanış ve hareketleri bertaraf edip İslam coğrafyasında alternatif güç olmaktan çıkarılmasıdır. Bu planlarla ulaşılmak istenen hedeflere ne ölçüde ulaşılabileceği ve başarı şansının ne olacağını kestirmek ise tam olarak mümkün değildir. Bu konuda yapılan değerlendirmeler ise farklılık arz etmektedir. “ABD tarafından uygulanmaya çalışılan BOP, sadece Ortadoğu’da yapılması planlanan değişikliklerin değil, küresel anlamda yapılması planlanan bir politikanın başlangıcıdır. Bu politikanın başarılı olma şansı da BOP’un nasıl uygulanacağı ile ilintilidir. ABD kısa bir sürede bu proje çerçevesinde bazı başarılar elde ederse, projeye karşı çıkan ülkeleri de ikna edebilir.” ( 2) “Yeni Amerikan Yüzyılı” politikaları doğrultusunda Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme projeleri dünya kamuoyuna ve bölge ülkelerine yaldızlı ve süslendirilmiş sloganlarla sunuldu. Başta, Haçlı zihniyetini izhar eden söylemler, Ortadoğu’da haritaların yeniden çizileceği ve bölgenin totaliter rejimlerinin değiştirileceği mesajları açıkça dile getirildi. Aklı selim ile yapılmayan bu açıklamalar tepki görünce ağız değiştirildi; insan hakları, demokrasi, ekonomik kalkınma, kadın hakları, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, özgür seçim sistemlerinin oluşturulması, terörden arındırma, modern dünya ile entegrasyon… gibi argümanlar kullanıldı. Ancak bütün bu argümanlar, süslendirilmiş yaldızlı sloganlardan öteye geçmeyecek ve sadece yukarıda maddeler halinde saydığımız hedeflere ulaşmak için başvurulan aldatıcı söylem ve araçlardır. Nitekim bunların gerçek olmadıkları, uygulanan projelerin yol açtıkları yıkım ve felaketlerle ispatlanmıştır. Bir başka ispatı da Cezayir’ de ve Filistin’de tamamen demokratik usullere göre yapılan seçimlerdir. Eğer batılı güçler ve onların yerli müttefikleri engel olmasaydı Filistin’de iktidarda ve Mahmut Abbas’ın koltuğunda Hamas; Cezayir’de de İslami Selamet Cephesi iktidarda olacaktı. “Sözde bölgeye demokratik değer ve geleneklerin getirilmesine çalışılsa da amaç, yeni bir sömürgecilik anlayışının kabul ettirilmesidir.” (3) Gelecek bölümde konuya devam edeceğiz inşallah. Selam ve dua ile… M. Zeki GÜNEY KAYNAKÇA: 1- Sunday Herald gazetesi 2- Hatem Cabbarlı. Azsam Başkanı 3- Hatem Cabbarlı. Azsam Başkanı |