Allah’ın Adıyla…
Müslüman halkımıza ve Kamuoyuna
Son
günlerde Dicle üniversitesinde yaşanan olayları ibretle ve sükûnetle
izlemekteyiz. Olayın öğrenciler arasında yaşanan istenmeyen bir durum olduğunu
düşünerek ve bu olayın sivil kuruluşlar arasında yaşanan diyaloglarla
aşılacağını bekleyip yanlış anlaşılmaması ve başka tarafa çekilmemesi için
bugüne kadar açıklama yapmadık.
Bu olayların tırmanmaması için çabalayan, samimi bir şekilde sağduyu çağrısı
yapan, olaya tarafsız ve objektif yaklaşan herkese ve her kesime bu tutumları
için teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu olaylarda İslami değerlere yapılan
saldırılardan dolayı tepki gösteren duyarlı Müslümanları da bu tavırlarından
dolayı kutluyoruz.
Yaşanan olaylar; KCK–PKK’nin uzantısı olan unsurların saldırıları neticesinde
gelişmiştir. Bu olayların tek nedeni İslam ve Müslümanlara olan
tahammülsüzlüktür. Başka hiçbir nedeni yoktur ve halkımız bunun böyle olduğunu
çok iyi bilmektedir.
Tarihin çöplüğünde yerini alan Marksist düşünceye sahip şahıs ve kesimlerin
kronikleşmiş İslam ve Müslüman düşmanlığının bu olaylardaki rolü ve tahrikleri
çok açık bir şekilde ortadadır. Bu kesimlerin Kürt halkını ve haklarını savunma
gibi bir dertleri yoktur. Bunların sadece köhnemiş ideolojileri doğrultusunda
çırpındıklarını halkımız iyi bilmektedir.
KCK–PKK’nin; sistemle barışmak için canla başla çalıştığı bu günlerde,
Kürdistanlı Müslümanlar ve onların örgütlü güçleri söz konusu olunca 90’lı
yılların yalan, iftira ve itham edebiyatıyla sorumsuz ve tahrik edici bir
açıklama yapması üzerine böyle bir beyanat verme ihtiyacı doğdu.
Tarihten ders ve ibret alınsaydı tarih tekerrür etmezdi. Öyle görünüyor ki bazı
beyinsiz unsurlar söylem ve eylemleriyle 90’lı yılların yeniden tekerrür
etmesine bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hizmet etmektedirler.
Bugüne kadar İslam ve Müslümanların varlığına tahammül etmeyen ve yok etmek
amacıyla zor ve şiddeti dayatan tarafların hiç biri bu girişimlerinden bir fayda
görmediler. Bundan sonra da zor ve şiddetle bir yere varacaklarını ve bizi
sahneden silebileceklerini düşünüyorlarsa sadece kendilerini aldatıyorlar. Bu
onların ham hayalinden başka bir şey değildir.
Dost düşman herkes şunu çok iyi bilsin ki biz hiç bir zaman çatışma taraftarı
olmadık ve olmayacağız. Sabır ve tahammülümüzü son sınırına kadar zorlayıp bu
tutumumuzu sürdürmeye devam edeceğiz. Ancak varlığımıza ve İslami mücadelemize
kasteden, inancımıza göre yaşamamıza tahammül etmeyenler de bu coğrafyada rahat
bir şekilde yaşayamayacak ve varlığını sürdüremeyeceklerdir.
Bu süreci alevlendirmek ve gerginlikleri tırmandırmak amacıyla karanlık güçler
veya kontrol dışı hareket eden bazı unsurlar, gelişen bu durumdan istifade edip
provokasyonlara yelteneceklerdir. Özellikle KCK–PKK’nın beyanatları ve hele son
açıklaması bu provokasyonlara zemin hazırlar niteliktedir.
Önemine binaen şu hususu altını çizerek tekrarlamak isteriz ki; biz çatışma
taraftarı olmadığımız gibi en ufak bir gerginliğin yaşanmasını ve halkımızın
rahatsız olmasını istemeyiz. Herkesi sağduyu ve aklıselime davet ediyoruz. Bütün
bu ısrarlı çağrılarımıza rağmen istenmeyen gelişmeler olursa bundan hiçbir
şekilde sorumlu olmayacağımızın bilinmesini isteriz.
Bilgilendirme ve olayları halkımızla paylaşma açısından zaman 90’lı yıllar devri
değildir ve Hizbullah o dönemin şartlarına göre hareket etmeyecektir. Yaşanan ve
yaşanacak süreci çok açık ve şeffaf bir şekilde halkımızla paylaşacağımızın
bilinmesini isteriz.
Müslüman halkımıza ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Davamızın sonu Allah’a hamd etmektir.
HİZBULLAH BASIN BÜROSU – 13.04.2013
|