Adı
Soyadı: Hacı BİÇER
Doğum yeri ve tarihi: D. Bakır–Silvan 1964
Şehadet yeri ve tarihi: Silvan / 31 Mart 1992
Şehadet Şekli: PKK gurubunun saldırısı sonucu…
Hayatı ve şahsi özellikleri:
Hacı
Biçer 1964 yılında Silvan’ın Boyunlu (Boşat) Köyü’nde dünyaya geldi. Hacı henüz
çocuk yaşlarındayken ailece köyden Silvan’a yerleşirler. Okul öğrenimini
Silvan’da yapan Hacı, lise tahsilini de Silvan Lisesi’nde tamamladı. O dönemde
siyasi çalkantıların yaşandığı Silvan Lisesi’nde Hacı solcularla beraber hareket
eder. Cesur oluşu ve haksızlığa karşı duruşu, onun arkadaşları ve çevresi
tarafından sevilip sayılmasına vesile olmuştu.
Hizbullah Cemaati ile tanışmadan önce bir çimento dükkânı işletip çimento
satıyordu. Ayrıca müteahhitlik de yapıyordu. Davaya gönül vermiş bir arkadaşının
ilgilenmesiyle Hacı, 1988’de Cemaat saflarına katılarak İslami bir hayat
sürdürmeye başladı. Çok geçmeden dükkânını tebliğ ve sohbet yeri yaptı.
Kısa sürede İslami kültürünü geliştirdi ve tebliğ faaliyetlerine başladı. Halk
içerisinde sevilip sayılan birisiydi. Çok aktif ve faal olması hasebiyle gençlik
üzerinde etkisi çoktu. Cemaate katıldığı günden itibaren tüm mesaisini İslami
hizmete verdi. Her fırsatı değerlendirme yoluna giden Hacı, dindar halkın düğün
merasimlerine katılarak İslami bir düğün yapmalarına yardımcı oluyor ve oralarda
İslami sohbetler yaparak halkı aydınlatıyordu.
Kendisi gerek Silvan’da gerekse Silvan’ın köylerinde İslami tebliğ ve irşat
faaliyetlerinde bulunurdu. Eski arkadaşlarına ulaşıp davayı onlara da tebliğ
ediyordu. Bu ihlaslı ve kararlı çalışmaları neticesinde birçok insanın hidayet
bulmasına vesile olmuştur.
Kendisi ayrıca şiirler yazarak İslam ümmetinin haline dikkat çekiyor ve
bestelediği şiirlerinde şehadete olan hasret ve özlemini dile getiriyordu.
Hacının gençlik yıllarında arkadaşlık yaptığı birçok insan PKK saflarında yer
alıyordu. Hatta PKK’nin üst düzey yöneticileri arasında akrabalık bağları
olanlar da bulunduğundan, Hacı’yı yakından tanıyorlardı. Hacı’nın gençler
üzerindeki aktif çalışması ve onlar üzerindeki etkin oluşu PKK’lileri rahatsız
ediyordu.
1990 yılının başlarında artık Silvan’ın çehresi değişmiş, Hizbullah Cemaatinin
tebliğ ve davet çalışmaları her eve ulaşmıştı. Camilerde çocuklara Kur’an–ı
Kerim dersi veriliyor, İslami bir gençlik yetiştiriliyor, gençlik gün geçtikçe
İslam’ı daha iyi öğreniyor ve öğrendiklerini de hayatlarında tatbik ediyorlardı.
Hacı çok cömert ve fedakârdı. Hizmette hep ön saflardaydı. Cemaatle
tanışmasından şehadetine kadar elindeki tüm mal varlığını Müslümanların ve
davasının hizmetine sundu. Silvan’a birçok Cemaat mensubu ziyarete gelirdi.
Gelen misafirleri bulup kendi evinde ağırlar, gerekli izzet–i ikramda
bulunduktan sonra yolcu edinceye kadar kendilerinden ayrılmazdı.
İbadetlerine özen gösterirdi. Gece teheccüd namazını kılar, haftanın Pazartesi
ve Perşembe günlerini oruçlu geçirirdi.
Uykusu çok hafifti. En derin uykusunda bile kendisine hafif bir sesleniş veya
dokunuşla hemen kalkardı.
Hacı bütün ömrünü İslami çalışmaya vermişti. Bulunduğu ortamda gündem mutlaka
İslami mücadele ve dava idi. Kabına sığmayan, çok aktif bir yapıya sahipti.
Şehid Hacı çok konuşkan ve esprili birisiydi. Arkadaşlarına ve halka yaptığı
espriler yazılsa belki ciltleri bulur. Bunlardan bir iki tanesini aktaralım:
Arkadaşlarından biri kendisine ‘Hacı falan Müslüman’a başvuralım’ der.
Hacı cevaben ‘Haydi gidelim’ der. Söz konusu arkadaşlarının dükkânına
vardıklarında Hacı kafasıyla ona vurmaya başlar. Arkadaşı, ‘Hacı dur! Ne
yapıyorsun ?’ diye hayretini belirtir. Hacı da birlikte geldiği arkadaşını
işaret ederek, ‘O sana başvurmamızı istedi, ben de sana başvuruyorum işte!’
şeklinde cevap verir.
Yine bir gün arabasıyla çarşı ortasında ana caddeden giderken bir grup insanın
yol ortasında sohbet ederek yürüdüklerini görür. Onlara yaklaşarak arabasının
camını indirir ve camdan gülümseyerek “Düt düüüt’ diye seslenir. Oradakiler de
gülerek yol ortasından kenara doğru çekilirler.
Kardeşlerine karşı şefkatli, sevgili, saygılı, İslam düşmanlarına karşı da
tavizsiz ve sertti. Arkadaşlarıyla karşılaştığında hal–hatırlarını sorar,
sevgisini ifade ederdi. Köylere tebliğ için gitmekle yetinmez, gençlerle
ilgilenip sıkıntılarını halletmeye çalışır, onlarla tur atar, yemeğe davet eder,
kitap okuma ve ayet ezberleme tavsiyesinde bulunurdu.
Davadaki kısa geçmişine rağmen, İslami mücadeleye çok katkı sağlamıştır. İslam
düşmanlarının da korkulu rüyası idi. Müslümanların bükülmez bileği, güçlü
pazusuydu adeta.
Bir gün Cemaate yeni katılmış sakallı bir genç ile çarşaflı hanımı PKK’lilerin
üs olarak kullandığı bir kahvehanenin önünden geçerken PKK’liler tarafından
sözlü tacize uğruyorlar. Bu durumu uzaktan gören Hacı hemen kahvehaneye giderek
söz konusu PKK’lileri azarlayarak onlarla kavgaya girişir. Çıkan kavgada kendisi
tek başına birkaç kişiyi yaralar. Bu arada Hacı’nın da bir parmağı kırılır. Olay
yerine gelen polisler Hacı’yı yakalayarak götürürler. Bu olaydan dolayı Hacı
10–15 günlük bir zindan hayatı da yaşamış olur.
Gün geçtikçe bölgede Hizbullah Cemaati ile PKK arasındaki tansiyon yükseliyordu.
İslam cemaatinin varlığı halk arasında gittikçe kabul görüyor, bundan
rahatsızlık duyan hain örgüt, küçük şehirde fitne kazanlarını kaynatıyordu.
Karşılıklı dükkân yakmalar, kavgalar, sopalı saldırılar. . .
Hacı bu dönemde İslami hizmetlerini daha bir düzen içinde yapıyor, bölgede PKK
tarafından şehid edilen Cemaat mensuplarının cenaze merasimlerine katılıyordu.
Yoğun gayret ve çalışması, İslam düşmanlarını rahatsız edip çileden çıkarıyordu.
Mülhid örgütün Silvan’da da Müslüman kanına gireceği duyumları alınıyordu.
Bundan dolayı gerek Hacı için gerekse Cemaatin diğer mensupları için çeşitli
tedbirler alınmıştı. Olası tehlikelere karşı duyarlı olan Hacı uzun süreden beri
düzenli olarak evinin nöbetini tutuyordu.
Şahadetinden bir süre önce, dünyaya fazlaca dalan bir molla arkadaşına söylediği
şu sözler dikkat çekiciydi: “Seyda! Öyle sanıyorum ki ben cennette gezip
tozarken, sen hala burada paraları saymakla ömür tüketeceksin.”
Aylardan Ramazan ayı, gecelerden ise mübarek Leylet–ül Kadir Gecesi’dir. Hacı,
iftarını açtıktan sonra ansızın kalabalık bir PKK grubu tarafından saldırıya
uğrar. Saldırganlar evi adeta kurşun yağmuruna tutarlar. Aldığı kurşun
yaralarıyla Hacı Biçer şehid olurken, hanımı da yaralanır.
“Silvan’ın ilk şehidi ben olacağım” diyordu ve öyle de oldu. O, saldırgan PKK
ile Hizbullah arasında çıkan çatışmalarda Cemaat’in Silvan’da verilen ilk
şehididir.
Şehid Hacı’nın mübarek cenazesi, Silvan’dan ve bölgenin diğer yerlerinden gelen
binlerce Müslüman’ın tekbir ve tehlil sesleri arasında Şeyh Halil Mezarlığı’na
defnedildi.
Hacı’nın şehadeti, Silvan’da PKK ile Hizbullah arasındaki silahlı çatışmanın
başlangıcı oldu. Definden kısa bir süre sonra Hizbullahi Müslümanlar Şehid
Hacı’nın intikamını almaya başladılar. Tespit edilen katillerden bir kısmı
Cemaat tarafından cezalandırıldı.
Şehid Hacı, ikisi erkek, ikisi kız toplam 4 çocuk babası idi.
İlahi! Kıymetini senin takdir ettiğin Leyle–i Kadir’de, kanını Kitab–ı Mübin’in
uğruna akıtan Hacı kardeşimizin şahadetini kabul buyur. Bizleri onun davasının
takipçileri kıl. Bizleri cennetlerinde onunla ve diğer şehidlerle komşu eyle.
|