Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

MÜSLÜMANLAR AZİZ KÂFİRLER ZELİLDİR

12 yıldır İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Hizbullah davası 16 Şubat 2012’de sonlandırıldı. Mahkeme heyeti, Hacı İnan, İlyas Kutulman, Burhan Ekineker, İbrahim Evliyaoğlu, Mehmet Bayram Eren, Emin Ekici, Abdulsettar Yıldızbakan ve Sabahattin Alkan’ı, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının tamamını veya bir kısmını ortadan kaldırmaya kalkışmak” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırdı.

Yine Terörle Mücadele Kanunun 17/4 maddesini uygulayarak sanıkların, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamayacağına, ölünceye kadar cezaevinde kalacaklarına hükmetti.

Geri kalan sanıkları da 6 yıl 3 aydan 12 yıl 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırdı.

“Kul mücazat eder, Allah adalet eder” kaidesine iman eden Müslümanlar olarak mezkûr kararın “ke en lem yekûn” hükmünde olduğuna inanıyoruz. Tağuti mahkemelerin laik Kemalist hukuka dayanarak verdiği hükümler inşallah bumerang misali kendilerine dönecektir.

Şüphesiz T.C mahkemelerinin zulümleri yeni değildir.

Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana İstiklal Mahkemeleri, Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Sıkıyönetim Mahkemeleri ve Özel Yetkili Mahkemeler adıyla faaliyet yürüten mahkemeler, Müslümanlara, mustazaflara sürekli zulmettiler. Şeyh Said Efendi’yi, İskilipli Atıf Hoca’yı ve daha nice İslam âlimini darağaçlarında sallandırdılar.

Kel Ali, Kılıç Ali, Necip Ali, Mazhar Müfit Kansu ve Süreyya Örgeevren “her nefis ölümü tadacaktır” gerçeğini hakke’l-yakin yaşadıkları gibi Ümit Zafer Çolak, Kemal Can ve şürekâsı da yaşayacak, Mahkemeyi Kübra’da hesap vereceklerdir.

Bu dava ne zaman ve nasıl başladı, bir bakalım. 19 Mayıs 2000 günü sabah namazı vaktinde Hacı İnan İstanbul Terörle Mücadele polislerince sokakta yürürken kaçırıldı. Belgrad ormanlarına götürülerek işkence yapıldı. Aynı gece Kartal’da bir eve yapılan polis baskınında Mahmut Kaya şehit edildi. Biri bayan ve 10 aylık bebeği olmak üzere toplam sekiz kişi polislerin kurşunlarından takdiri ilahi kurtularak gözaltına alındı. Gözaltı sürecinden sonra çileli cezaevi hayatı başladı.

Peki, bu insanlar ne ile suçlanıyorlardı? Emniyetin medyaya servis ettiğine göre onlarca insanı kaçırmışlar ve işkence ederek öldürmüşlerdi.

Hakikat söylenenin tam tersiydi. Hizbullah Cemaati çeşitli vesilelerle bu konuda defalarca açıklamalarda bulundu. Gerçekleri kendi dillerinden izah etmişler.

Doğrusu polis, mit ve jitem rolünü iyi oynuyordu. Devlet bütün imkânlarını kullanarak toplumu manipüle ediyor, Hizbullah Cemaati’ni ötekileştiriyordu. Hatta “İslamcı” veya “Cemaatçi” bilinen basın yayın eliyle “Hizbulvahşet”, “domuz bağı” kavramlarını tedavüle sokarak şeytanlaştırıyordu.

Kimisi sevincinden, kimisi garezinden, kimisi hasedinden Devlet gücünü de arkasına alarak bittiğini zannettiği Hizbullah Cemaati’ne saldırıyordu. Hizbullah, Rehberi Hüseyin Velioğlu’nun riyasetinde “az konuşup çok çalışarak” “İslami Cemaat” olurken, maalesef Türkiye’deki bazı İslamcılar “çok konuşup az çalışarak” grup niteliğini aşamadılar. Devletin Hizbullah Cemaati’ne karşı açtığı savaş korosuna bilerek veya bilmeyerek katıldılar.

Bütün saldırılara rağmen Hizbullah bitmedi. Dimdik ayakta kaldı. 17 Ocak 2012 ‘de yayınladığı manifestosu ve yeni Rehberi Edip Gümüş’le daha güçlü şekilde yoluna devam ediyor. “Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır”.

17 Ocak 2000 T.C için milat, İslamcı kesimler içinse turnusol işlevi gördü.

İstanbul Beykoz’da Hizbullah Cemaati Lideri Hüseyin Velioğlu şehit edildikten sonra T.C güçlerince geliştirilen topyekûn saldırılarda yirmi bin kadar insan gözaltına alındı, işkencelerden geçirildi.

Erkekler ve kimi zaman da bayanlar Özel Tip, D Tipi ve F Tipi zindanlarda çürürken, eşleri, kucaklarında küçücük yavrularıyla kar kış demeden yolları aşındırdılar. Ülkenin doğusundan, batısına, kuzeyine, güneyine sürgün edilen eşlerinin peşlerinden koşturdular. Halen de koşturmaktalar.

Hiç şüphesiz tarih bu destanı kaydedecektir. Eli kınalı gelinleri, iman timsali anneleri, tarihe kök salan babaları, direnişle büyüyen çocukları unutmayacaktır.

31 Aralık 2012’da tutukluluk süresini düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu 102. Maddesi yürürlüğe girince toplamda binden fazla tutuklu serbest bırakıldı. Bunlardan sadece yirmi bir kişi Hizbullah tutuklusuydu.

Ne olduysa oldu, birileri düğmeye bastı. Medyanın yoğun propagandasıyla sürek avı başlatıldı. Cumhurbaşkanı ve Hükümet’in emriyle memleketin doğusundan batısına operasyonlar gerçekleştirildi. Kerameti kendinden menkul ‘malum Cemaati’nin polis ve savcıları operasyonlarda başroldeydi. Hizbullah’a yakın olduğu savıyla gazeteciler, yazarlar, sivil toplum üyeleri yakalandı. Yüzlerce insan suçsuz yere derdest edildi. Hacı İnan haksız yere 10 ay daha F Tipine konuldu. Allah (c.c) zalimlerin tuzaklarını boşa çıkardı. Bırakmak zorunda kaldılar. “Onlar tuzak kurdu. Allah tuzaklarını boşa çıkardı. Allah tuzakları boşa çıkaranların en hayırlısıdır”.

Cezaevinden çıkanlar, polis ve bilumum istihbarat örgütlerince takibe alındılar. Taciz edildiler. Evlerinden çıkarılmak istenmediler. Lakin Hizbullah Cemaati’nin taktikleri karşısında başarısız kaldılar. Sırbistan’ın haince davranarak teslim ettiği Aydın Tamaç ve karardan sonra dahi evinde oturan Abdussettar Yıldızbakan dışında kimseyi yakalayamadılar. Şimdi bu iki Müslüman üzerinden başarılıymış gibi propaganda yapıyorlar.

Sevine dursunlar. Gerçekte kuyruk acıları büyüktür. Değil Hizbullah Cemaati’nin iki ferdini, binlercesini de yakalasalar bu kuyruk acısı çıkmayacaktır. Selam ve dua ile…

Ahmed Kâmil
 

Diger Basliklar
   KÜRT SORUNUNA İSLAMİ BAKIŞ
   MÜSLÜMANLAR AZİZ KÂFİRLER ZELİLDİR
İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git