Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah'in izni olmaksizin hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir. Tegabün/11

Bir Hadis:
Biat etmeyerek ölen kimse cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur. Müslimin diğer bir rivayetinde; Cemaatten ayrılarak ölen kimse cahiliyet zamanında ölmüş gibi olur.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

KENDİ DİLİNDEN HİZBULLAH - 15.BÖLÜM

KÜRT SORUNUNA BAKIŞIMIZ

Emperyalist sömürgecilerin, kültür emperyalizmi yoluyla uzun süre devam eden çalışmaları ve çabaları sonucu İslam Ümmetinin içine yerleştirdikleri kavmiyetçilik fitnesi neticesinde, nispeten var olan Müslümanların siyasi birliği bozuldu. Bu birliğin bozuluşu ve dağılışı sonrasında Ümmet coğrafyasında ulus devletler dönemi başladı. Kürdistan’ın parçalanmışlığı ve Kürt sorununun bugünkü şekliyle boy göstermesi, ortaya çıkan bu yeni durumla önemli derecede bağlantılıdır. Her ne kadar ulus devletler döneminden önce Kürdistan coğrafyası tek parçalı değildiyse de, günümüzdeki gibi çok parçalı da değildi. Aynı zamanda, ırkçılık ve ayrımcılık ulus devletler dönemindeki düzeyde olmadığından, Kürtler bugünkü boyutta sorunlar da yaşamıyordu. Kürtlerin bugün yaşadığı ağır ve acı sorunlar, büyük oranda, ulus devletler döneminin başlamasıyla beraber Kürtlere yönelik uygulamaya konulan ayrımcı ve asimilasyoncu politikaların sonucudur.

Cemaat olarak Kürt ve Kürdistan sorununu, bugüne kadar İslam ümmetinin içinde bulunduğu parçalanmışlık ve yaşadığı ciddi problemlerden kaynaklanan olumsuzluklarla bağlantılı bir sorun olarak gördük. Kürtlere yönelik varolan zulüm, adaletsizlik, ayrımcılık, inkar, asimile ve sömürünün, yaşadıkları coğrafyalarda İslami hükümlerin ve ilahi adaletin hakim olmayışından, buralarda hakim olan gayr-ı İslami rejimlerin yapısından kaynaklanan bir durum olduğuna inandık. Aynı şekilde, bu sorunun çözümünü de ümmetin sorunlarının çözümü içinde gördük ve bu şekilde yaklaşımda bulunduk. Yani, eğer İslam coğrafyasına İslami adalet hakim olursa ve gayr-i İslami Tağuti rejimler ortadan kalkarsa, Kürtlere yapılan haksızlık ve zulümlerin de son bulacağına inandık. Bu inanç, düşünce, tavır, tutum ve yaklaşımlarımız İslami ölçülere dayanmakta olup, İslami ve tevhidi dünya görüşümüzün bize kazandırdığı değerler ve bakış açısı gereği böyle inanıyoruz.

Müslümanların ümmet ve imamet şuuruyla birbiriyle kenetlendiği, zulüm ve ayrımcılığın olmadığı, herkesin yaratılış itibariyle eşit sayıldığı, üstünlüğün sadece takvada olduğu, kimsenin kimseye üstünlük sağlayamayacağı, kimsenin dilinden, renginden, isminden, yaşadığı coğrafya veya mensubu olduğu sınıf, kavim veya aileden dolayı ayrıcalığa sahip olamayacağı veya aksine bu özelliklerinden ve sıfatlarından dolayı hiç kimsenin haksızlığa uğrayıp aşağılanamayacağı, ilahi adaletin ve hududullahın hakim olduğu birleşik bir İslam ümmeti oluşturmayı arzulayarak, bu inanç ve hedefe ulaşmak amacıyla mücadele etmeyi İslami akidemiz ve Nebevi İslam’ın gereği olarak gördük. Böyle kutsal bir hedef uğruna mücadele etmeyi, çile çekmeyi, işkence görmeyi ve hatta şehid olmayı iftihar olarak bildik. Bundan sonra da bu kutsal dava ve değerlere bağlı kalarak, bunların uğruna mücadele etmeyi onur ve iftihar olarak bileceğiz. Bu bizim İslami anlayışımız, şer’i görev ve sorumluluğumuzdur.

İslam’ın hakikatını anlamış Müslümanlar, hiçbir zaman dünyanın hiçbir yerinde zulme rıza göstermez ve mazlumlara sırt çeviremezler. Çünkü mazlumun dinine, diline, rengine ve soyuna bakmaksızın, sadece mazlum olduğu için desteklenmesi gerektiğini İslam kendilerine emretmektedir. Zira zalim kim olursa olsun kimliğine bakmaksızın zalime ve zulme karşı mücadele etmeyi, mazlum kim olursa olsun kimliğine bakmaksızın yardımına koşmayı emreden çok sayıda ayet olduğu gibi, örnek ve önder olan Peygamberimizin hayatında da bu konuda bize öğretici ve yol gösterici birçok örnek ve uygulama vardır. Dolayısıyla, mazlum Kürt halkının sorununu sadece Müslüman Kürtlerin sorunu olarak değil, hangi kavimden olursa olsun bütün Müslümanların ve İslam Ümmetinin sorunu olarak görüyoruz. Bu sorunun, adil bir şekilde ve İslam’a uygun olarak çözüme kavuşturulması için bütün Müslümanların soruna el atmaları ve sahiplenmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Nasıl ki, İslam Ümmetinin diğer parçalarında veya dünyanın herhangi bir yerinde haksızlığa uğrayan Müslümanların veya mazlum insanların sorunlarıyla ilgilenmek ve maruz kaldıkları baskı ve zulmün son bulması için çabalamak İslami sorumluluk gereği bütün Müslümanların görevi ise, aynı şekilde, Müslüman Kürt halkına uygulanan baskı ve zulme karşı çıkmak ve bunun son bulması için mücadele etmek de, her kavimden Müslümanların İslami görevi ve şer’i sorumluluğu olduğuna inanıyoruz.

Bugüne kadar Kürt ve Kürdistan sorununu özele indirgemeyip, öncelikli bir konu olarak öne çıkarmayışımız ve genel Ümmet sorunu içerisinde görüp bu şekilde ele almamız sorunu görmezlikten geldiğimiz, inkar ettiğimiz veya ehemmiyet vermediğimiz anlamında değildir. Tam aksine, bu konuda bizim de Cemaat olarak İslam’ın dünya görüşü çerçevesinde bir bakış açımız, sorunun çözüme kavuşturulması doğrultusunda İslami bir çözüm şeklimiz vardır. Çünkü, bir hayat nizamı olan İslam, en büyük sorundan en küçük soruna kadar insanların bütün sorunlarına çözüm getirdiği gibi, bu sorunu da çözmeye muktedirdir ve bununla ilgili çözümü vardır. Bu sorunu İslami dünya görüşümüz çerçevesinde ele alıp, değerlendirip, tahlil ve teşhis edip İslam’ın ölçüleri dahilinde çözüme kavuşturmak için mücadele etmek İslami sorumluluğumuz olduğu gibi Cemaati görevlerimizdendir. Bizim istediğimiz çözüm, Müslüman halkımızın inancına ve kültürüne uygun düşen ve isteği olan İslam’a uygun çözümdür. Bununla beraber, Müslüman halkımızın çıkarına uygun düşen ve İslam’a aykırı olmayan her türlü çözümü desteklemek de İslami ve insani görevimizdir.

Kürdistan coğrafyasının dört bir yanında çeyrek asırdır cemaatleşerek İslami faaliyet yürüten, bu faaliyetleri ve mücadelesi neticesinde halkın büyük bir kesiminin destek ve sempatisini kazanarak geniş bir kitleyi temsil gücüne kavuşan Hizbullahi Cemaat, Kürdistan merkezli ve mensuplarının çoğunu Müslüman Kürtlerin oluşturduğu İslami bir hareket olarak Kürdistan ve Kürtlerle ilgili her türlü sorun ve gelişmeyle direkt ilgilidir. Bu coğrafyada mücadele eden bir İslami cemaat olarak Kürt ve Kürdistan sorunuyla ilgili gelişmelere, sorunun çözümü doğrultusundaki yaklaşımlara ve bu çerçevede yapılan tartışmalara ilgisiz kalması düşünülemez. Bu konuyla ilgili olumlu olumsuz bütün gelişmeler bölge insanları olarak bizi de etkileyeceğinden Hizbullahi Cemaat, Kürt sorunu ve Kürdistan davası ile ilgili bütün tarafların meseleye yaklaşım tarzını, maksat ve hedeflerini, tutum ve uygulamalarını, takip ettikleri politika ve önerdikleri çözüm yollarını yakından takip etmektedir.

Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki; bugüne kadar Kürdistan davasını ve Kürt sorununu kendi siyasi ikballeri için malzeme olarak kullananlar, Kürtlerin haklı istek ve taleplerini bireysel veya örgütsel çıkarları için pazarlık konusu yapanlar, bugüne kadar Kürt halkını ve davasını kendi tekelinde görüp, Kürt halkının tek temsilcisi olduklarını iddia edenlerin hepsi bu davanın peşini bıraksalar veya zaman zaman yaptıkları gibi, Kürt halkına ihanet edip teslimiyet içine girseler dahi, biz Hizbullahi Cemaat olarak ve Kuran’ın hayat bahşeden mesajına inanan Kürdistanlı Müslümanlar olarak, ilahi sorumluluğumuz gereği hiçbir zaman Allah’ın doğuştan her insana bahşettiği ve İslam’ın her kişi ve kavme tanıdığı haklar kapsamında olan Müslüman Kürt halkının temel İslami ve insani haklarını savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu haklı istek ve taleplerin peşini bırakmayacağız ve bu hakların elde edilmesi için mücadelemize devam edeceğiz.

[ Geri Dön ]

İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git