NİFAK GRUBUNUN PKK İLE GÖRÜŞÜP ANLAŞMASI
Tarihin her dönemindeki nifak hareketleri, fitneci, komplocu, dedikoducu, iki
yüzlü, kaypak, yalancı, fırsatçı, menfaatçı, egoist vb. birçok ortak özelliğe
sahip olmuşlardır. Müslümanlara zarar vermek ve şeytani amaçlarına ulaşmak için
bu özelliklerinin yanında, akla gelebilecek her türlü hile ve desiseye
başvurmaktan da geri kalmamışlardır. Tarihteki nifak hareketlerinin amel ve
uygulamalarında gördüğümüz özelliklerin aynısını veya benzerini bu nifak
grubunun pratiğinde de görmekteyiz. Münafıkların karakteri ve münafık
kişiliklerin belirgin özelliği olan can, mal ve ölüm korkusu ile dünyalarını
garantiye alma telaşının aynısı bu grupta da kendisini göstermektedir. Bu grup,
Cemaatın PKK ile çatıştığı dönemde PKK’nin kendilerini de Cemaatten bilip
saldıracağı ve onlara darbe vuracağı telaş ve endişesiyle TC’nin kontrolüne
girmekle yetinmemiş, aynı zamanda PKK ile görüşüp anlaşmaya varmış. Kendilerini
emniyete alıp bu çatışmadan zarar görmemek ve saldırıya uğramamak için ve en
önemlisi de Cemaate karşı ortak mücadele ve düşmanlık temelinde PKK ile
anlaştıkları bu grubun kendi elemanlarının itiraflarıyla belgelenen bir diğer
önemli husustur.
Bu grubun söz, eylem, tavır ve uygulamaları ile PKK’nin açıklamaları ve tutumu
her ne kadar böyle bir görüşme ve işbirliğinin olduğunu gösteriyorduysa da,
belli bir müddete kadar bunu ispatlama ve belgeleme imkanına sahip değildik.
Ancak bu grubun Cemaate sığınan veya yakalanıp sorgulanan elemanlarının
itiraflarıyla bu durum net bir şekilde açıklığa kavuştu. Bu grubun sorgulanan
elemanları, bu grubu temsilen PKK ile ilişki kurup görüşmeye giden şahıs ve bu
görüşmeye arabuluculuk eden PKK ile irtibatlı şahıs hakkında şüpheye yer
bırakmayacak şekilde net bilgiler verdiler. Bunun üzerine hem nifak grubundan
PKK ile görüşmeye giden şahıs ve hem de PKK ile görüşmede arabuluculuk yapan
şahıs Cemaat tarafından yakalanıp sorgulandılar. Böylece bu olay ve bu
görüşmenin detayları hakkında önemli bilgiler elde edildi. Kısaca, yaptıkları bu
görüşme ve anlaşma gereği bu münafıklar, PKK kendilerine yanlışlıkla saldırıda
bulunmasın diye kendi elemanlarının isim listesini PKK’ye vermiş, PKK’ye karşı
düşmanlık yapmayacaklarını ve Hizbullah’ı desteklemeyeceklerini taahhüt etmiş,
bildikleri Cemaat mensuplarının bilgilerini PKK’ye vermiş ve buna karşılık
olarak PKK de kendilerine saldırmayacağını ve Cemaate karşı kendilerine destek
vereceğini kabul etmiş. Bu görüşme ile ilgili detaylara girmiyor ve burada bu
kadarını zikretmekle yetiniyoruz. Batman ve Garzan mıntıkalarında gelişen bu
ilişki ve anlaşmanın detayı ve bu işte rol alan şahısların kimlikleriyle ilgili
eğer ihtiyaç olursa ileride daha detaylı açıklama yapabiliriz.
İzzet ve onuru Müslümanların yanında yer alarak elde edeceklerine, mülhid ve
zalimlerle aynı safta yer alarak zilleti tercih ettiler. PKK, bu nifak grubunun
içine düştüğü zillet ve Cemaate karşı olan düşmanlığını iyi kullanıp azami
derecede istifade etmeye çalıştı. Bu işbirlikçi tavır ve tutumlarından dolayı
PKK, bu münafıkları destekleyen ve öven, Cemaatı ise kötüleyen ve töhmet altında
bırakan açıklamalar yaptı. Bu konuyla ilgili PKK’nin yanın organlarında değişik
yazı ve haberler yayınlandı. Ancak içine düştükleri zillet ve takip ettikleri
politikaya rağmen yine de PKK tarafından aşağılanmaktan kurtulamadılar. Yaranmak
istedikleri PKK ve onun başı Apo; “Bu çocuklarla arasıra görüşüyoruz” şeklinde
alaycı, küçümseyici ve aşağılayıcı bir üslupla bu ilişkilerini deşifre etti.
Eğer gerçekten Allah korkusu taşısaydılar ve samimi olsaydılar en azından
düşmanlık yapmamaları gerekirdi. Düşünce ve bakış farklılığını gerekçe gösterip
yardımda bulunmayabilir ve sessiz kalabilirlerdi. Zaten değil onlardan, Cemaat
hiç kimseden yardım istememiş ve kimseyi böyle bir tercihe veya yardıma
zorlamamıştı. Bunların fiili olarak Cemaatın yanında yer almaları olayların
seyrini ve maddi sonuçlarını hiçbir şekilde etkilemeyecekti. Kendilerinden
beklenen sadece İslami bir duyarlılık ve Müslümanca bir tavırdı. Ancak bunu
yapmayıp düşmanlık yapmaları, İslam düşmanlarıyla anlaşıp aynı safta yer alarak
Cemaate saldırmaları ve Müslümanların kanını dökmelerini haklı gösterecek hiçbir
İslami dayanakları yoktu. Ortaya çıkan bütün bu bilgi ve belgelerden sonra bu
grup hakkında hüsnü niyette bulunmak, İslami dayanak ve ölçülere uygun hareket
etmelerini beklemek saflık olup abesle iştigaldir.
[
Geri Dön
]
|