Allah’ın adıyla! Siyonist İsrail rejiminin 27 Aralık 2008 Cumartesi günü Gazze’ye yönelik başlattığı insanlık dışı saldırılar, vahşi bir şekilde ve bütün şiddetiyle devam etmektedir. Şu ana kadar 550 civarında şehit var ve bunların 80’den fazlası çocuk, 2500’den fazla da yaralı var ve bunların arasında durumu ağır olanlar azımsanmayacak kadar fazla. Siyonist İsrail, Hamas’a destek verdikleri ve seçimde iktidara taşıdıkları için Gazze’nin Müslüman halkını cezalandırmaya çalışmaktadır. Diğer taraftan Hamas’ı tamamen tasfiye etmek ve Gazze’yi Abbas yönetimindeki partinin kontrolüne (dolayısıyla da kendi kontrolüne) koymak istemektedir. Bu konuda Arap ülkelerinin yöneticileri ile aynı fikirde olduklarından, onlar da bu duruma sessiz, tepkisiz ve seyirci kalmaktadırlar. Siyonist İsrail kuvvetlerinin yapmış olduğu saldırılar, Gazze’nin sadece alt yapısını tahrip etmemiş, çok sayıda sivil hedefleri de vurmuş. Devlet binaları, okullar, camiler ve sivil insanların evleri hedef alınmış, şehir adeta bir harabeye çevrilmiştir. Elektrik, su ve yakıt şehrin büyük bölümünde hiç yok. Temel gıda ihtiyaçları karşılanamıyor. Sürekli şehit ve yaralıların getirildiği hastaneler gerek yatak, gerek ilaç ve gerekse tıbbi malzeme açısından ihtiyacı karşılamaktan ve sağlık hizmeti vermekten çok uzak bir durumda. Gazze’nin Müslüman (sivil) halkının bulunduğu hiçbir yerin güvenliği yok. Çünkü insanlar, bulundukları yer fark edilmeksizin havadan, denizden ve karadan yapılan saldırılarla hedef durumundadırlar. Bütün bunlara rağmen, İslami direniş hareketi Hamas öncülüğündeki Gazze’nin Müslüman halkı Siyonist İsrail güçlerine boyun eğmiyor, İslami kimliğini ve onurunu korumaya çalışıyor. Müslümanlardan istediği ise gıda ve ilaç… Bu ise; sıkıntının son derece vahim boyutlara ulaştığını göstermektedir. Müslümanlar ne yapıyor? Elbette ki Müslümanların yüreği yanıyor, imkanları nispetinde çırpınıyorlar. Gösteriler düzenliyorlar, sloganlar atıyorlar, yardım topluyorlar, gözyaşı döküyorlar, yazılar yazıyorlar, kamuoyu oluşturuyorlar ve haklı tepkilerini ortaya koyuyorlar. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye ve Avrupa’da da Müslümanlar bu konuda gayret sarf etmektedirler. Mustazaf-Der’in gerek kendisi ve gerekse diğer STK’larla birlikte düzenlediği etkinlikler, Diyarbakır’da Özgür-Der, Mazlum-Der ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte oluşturdukları“Diyarbakır Gazze Girişimi”nin etkinliği, İstanbul Çağlayan meydanındaki etkinlik….ve diğerleri gibi. Aynı şekilde Avrupa’daki Müslümanlar da gayret ve çabalarını ortaya koymaktadırlar. Ancak bakıyoruz ki bunlar Siyonist İsrail’in saldırılarına engel olmaya ve Gazze’nin Müslüman halkının akan kanını durdurmaya yetmiyor. Siyonist İsrail’in vahşi saldırıları her geçen gün daha da şiddetlenerek devam ediyor. Gazze’nin mazlum Müslüman halkının kadınları, çocukları, sivilleri şehit vermeye devam ediyor. Yaralıları her gün artıyor, evleri yıkılıyor. Siyonist İsrail’in bu vahşetleri sürdükçe, tabii ki bizlerin de sorumluluğu artıyor. Daha çok gayret sarf etmek, daha çok yardım ve destekte bulunmak gerekiyor. Aynı zamanda daha etkin ve daha caydırıcı olmak gerekiyor. Bir yandan ilaç, gıda ve nakdi yardımların toplanmasına hız verip bunları yerlerine ulaştırmaya dönük, diğer yandan Siyonist İsrail’in vahşi saldırılarını durdurmaya ve işlediği cinayetleri engellemeye dönük gerçekten ciddi girişimlerde bulunmaya ihtiyaç vardır. Kuşatma ve ateş altındaki Gazze’nin bunlara şiddetle ihtiyacı vardır. Dolayısıyla bu yönde yapılan girişim ve çabalara, duyarlı bütün Müslümanların, hepimizin destek vermesi ve yardımda bulunması gerekmektedir. Elbirliği edip Gazze’yi sahiplenmemiz ve yalnız bırakmamamız gerekir. Ortaya konan bu çabalar, umulur ki; Gazze’nin Müslüman halkının yarasına bir parça merhem olur, bu insanlık dışı vahşi cinayetleri durdurmaya dönük caydırıcı ve engelleyici icraatlara dönüşür, Gazze’nin Müslüman halkına yönelik uygulanan yok etme planlarını bozmaya sebep olur. Siyonist İsrail’in Gazze’ye yaptığı bu vahşiyane saldırılara karşılık Arap ve diğer İslam ülkelerinin sessizliği gösteriyor ki; Müslümanların Müslümanlardan başka dostu yoktur, İslam düşmanlarına ve saldırganlara karşı güç birliği yapmaya ve aralarındaki ihtilafları bir tarafa bırakıp ortak hareket etmeye ihtiyaçları vardır. Bununla birlikte Müslümanlar, bulundukları ortamda güçlenmek, kendilerini savunabilmek ve her açıdan kendi kendilerine yeterli hale gelmek durumundadırlar. Gazze’nin bu son durumundan çıkarmamız gereken en önemli ders, belki de bu olsa gerek. Allah’a emanet olun. HÜSEYNİ SEVDA EDİTÖRÜ |