Allah’ın adıyla!
MUHBİRLEŞTİRİLEN KİŞİLERİN BULAŞTIRILDIKLARI AHLAKİ ÇÖKÜNTÜLER VE NEDENLERİ
İ.S.;muhbirleştirildikten sonra, bulaştırıldığı ahlaki çöküntülerle ilgili anlattıklarının bir bölümü şöyledir: “……Ayrıca bu süre içerisinde; fuhuş yapan kadınlardan ziyade, değişik kadınlarla da, piyasadaki değişik kadınlarla da cinsel ilişkilerde bulundum. Bunu bana polis teşvik ediyordu. Sürekli ahlaksız olarak, ahlaksız şeyler yapmamı teşvik ediyordu. Bende bu şekilde onun isteği olan şeylere nefsi olarak uyuyordum…..”
M.K.;muhbirleştirildikten sonra, bulaştırıldığı ahlaki çöküntülerle ilgili verdiği bilgilerin bir kısmında şunları söylüyor: “………..Bunların dışında yapmış olduğum birçok şey vardı. Battıkça batmıştım zaten. Gerek kadınlarla, kızlarla zina yapmam, gerekse onlarla eğlence yerlerine gitmem, gerekse polis Mazlum’un beni bazı eğlence yerlerine götürmesi. Özellikle Sirkeci’de götürmüş olduğu bar, Beşiktaş’ta götürmüş olduğu diskolar. Bu diskolara giderken mesela benimle bayanların muhatap olmasını istiyor, onlarla birlikte oynuyor, içki teklif ediyordu, ancak içkiyi fazla içemediğim için sadece birer yudum içip bırakabiliyordum. Çünkü içkiye herhangi bir meylim yoktu ancak kadına nefsi olarak her türlü şeyi yapmak istiyordum. Daha sonraki zamanlarda kendim de şahsi olarak artık nefsi olarak kadınların peşinden gitmeye, onlarla oturup kalkmaya, kadınları otellere götürmeye, kadınlarla zina yapmaya başlamıştım. Yani ruhsal olarak çökebildiğim kadar çökmüştüm. Yani ahlaki herhangi bir şeyim artık kalmamıştı. Bunu gerek dışarıdan akrabalarım olsun gerekse oradaki çevreden artık bunu sezmişlerdi. Çünkü geldiğim ilk yıllardan namaz kılan bir insan olarak biliniyordum. Daha sonraki zamanlarda kökten bütün her şeyi terk etmiştim. İş zamanlarımda dahi artık tezgahımı kapatıp gidip oyunlara dalıyordum, kahvelerde saatlerce kumar oynuyor, kumardan sonra geliyor, orada herhangi bir kız bulabilirsek hemen kızları alıp otele götürüp fuhuş yapıyorduk……….”
M.Ç.;muhbirleştirildikten sonra, bulaştırıldığı ahlaki çöküntülerle ilgili anlattıklarının bir bölümünde şunları söylüyor: “…….Daha önce bana kadınla aramın nasıl olduğunu söylemişlerdi. Ben ise biraz çekingen olduğum için bundan dolayı şu ana kadar hiç kadınla yatmadığımı söylemiştim. Kendileri beni bir kadının yanına götürüp ilişkiye girmemi sağladılar…….Polisin beni kadına, fuhuşa teşvik ederek genç kızlarla birlikte olmamı söylemişti. Ben de, o zaman benim mahallemde bulunan ve kardeşimin yanına sık sık gelen M.O. adındaki genç kızla fırsatını bulup kendisine hakim olup kendisi ile ilişkiye girdim. Daha sonra da bu tekrar etti………Artık nefsime hakim olamıyordum. Kendimi kontrol edemiyordum. Polisin de teşvikiyle bir gün kız kardeşime yaklaşıp ona el atmak istedim. Kız kardeşim karşı geldi ancak kendisine para verip kandırmaya çalıştım. Onunla ilişkiye girmedim ancak oynaşma şeklinde oldu……Bir başka sefer de teyzeme el atmaya çalıştım. Ona sarılıp şakalaşıyordum ve birlikte olmaya çalıştım. O da fazla tepki göstermiyordu, ancak şakalaşma ve sarılmalarla sınırlı kalmasını istiyordu……Bir sefer de, arkadaşım olan M.Ç. adındaki kişi ile birlikte olup karşılıklı ilişkiye girmeye onu zorladım ve bununla bu işi yaptık…..Bütün bunları polise anlatıyordum. Zaten o beni teşvik edip aynı zamanda yönlendiriyordu. Ama artık ben de tam alışmıştım. Şehevi arzu ve istek içine girerek kendimi tamamıyla kaybetmiştim……….”
R.G.;muhbirleştirildikten sonra, bulaştırıldığı ahlaki çöküntüler konusunda söylediklerinin bir bölümü şöyledir: “……..Polislerle yaptığım pislikler …………..de başladı. …………de ilk biramı içtim. Burada Komiser Muzaffer vardı, Kemal vardı, Mehmet Öztürk ve beyaz saçlı polis vardı. Kendileri ile beraberliğimiz bu şekilde başladı. Onların beş altı sefer getirdiği kadınlarla barajda beraber olduk. Hiçbir zaman kendi kadınlarını getirmiyorlardı. Yani kendi karılarını getirmiyorlardı. Bunlar pavyon karıları idi, işçi karıları idi. Polislerle olan fuhuşlarım bu şekilde başladı. Polislerle olan livatalığım ise Şubat ayında başladı. İçki içiyorduk. Çok sarhoş olduğumuz bir dönemde ben eve geldiğimde iç çamaşırlarımda kan görüyordum. Fakat anlıyordum onların benimle beraber olduğunu. Kemal bana livata yapıyordu. Artık son anda ayıktık. Ayık olduğumuz bir dönemde Mehmet Öztürk, ………ormanlarında yaptığımız bu livatanın geniş bir şekilde fotoğraflarını çekiyordu. Bu eğlence tesislerinde değildi, tam ormanlık bir alanda oluyordu. Kemal ile livatalığımız bir kaç sefer oldu. Kemal ile livatalığımız bu şekilde oldu. Hem o bana yapıyordu hem ben ona yapıyordum. Bu şekilde de Mehmet Öztürk bizim fotoğraflarımızı çekiyordu…..”
R.B.;muhbirleştirildikten sonra, bulaştırıldığı ahlaki çöküntülerle ilgili anlattıklarından bir bölüm şöyledir: “………….İlk başta Fahrettin Akçalı bana livata yaptı. Fahrettin Akçalı tarafından, Yaşar tarafından livataya uğruyordum. Daha sonra, kullandıkları fahişeleri getiriyor ve benim onlarla ilişkiye girmemi sağlıyorlardı. Yonca, Mine ve Zuhal adlı 3 kardeş vardı, sürekli Fahrettin Akçalı telefon açıp bir eve getiriyor ve bunlarla ilişkiye giriyorduk. Bunu yapmasının sebebi ise sanki beni kendilerine bağlamaları ve daha çok onlara bağlanmam içindi…………”
 A.S.; Cemaat ile alakası olmayan ve jitem ile çalışan biri. İslam’a ve Müslümanlara, dolayısıyla Hizbullah Cemaatine karşı olan biri. Dolayısıyla Müslümanlara yönelik kullanılan biri. Muhbirliği kendi rızasıyla kabul ettiği, yani gönüllü muhbir olduğu halde, ona her türlü ahlaksızlığı uygulamış, her türlü ahlaksızlığın içine koymuş ve kişiliksizleştirmişlerdir. Bu konuda anlattıklarının bir bölümü şu şekildedir: “…….Ondan sonra bir gün kendisi beni davet etti. Yemeğe davet etti. Davetiyesinde o gece bizi Kristal parka götürdü. Orda eğlenmeye gittik. Orda bize içki, fıstık, diğer yiyecek, çeşitli şeyleri bize getirdiler, orda eğlendik. Daha sonra bana dedi aileni de getirebilirsin ve getirmemi istedi. Ben de dedim tamam……….İkinci bir sefer Tuncay bana dedi oğlum bu gece ziyafet var, hanımınla beraber gelirsin. O gece gittik. Kalabalıktı, başka aileler de vardı. Ben ona dedim komutanım, dedim eğer müsait bir oda varsa benle hanımım ve senle hanımın baş başa ayriayri otursak dedim daha uygundur. Burada bakarsın bizi tanıyan sivil arkadaşlar olabilir. Dedi tamam. O zaman biz de başka bir odada oturduk. Sonra bize içki geldi. Çeşit çeşit yiyecekler getirdiler, yedik, içtik. İçtikten sonra bu sefer dedi biraz eğlence yapalım. Biz de kabul ettik, dedik tamam. Zaten içki içmişiz, kendimizden geçmiştik ve o anda ne yaptığımızın farkında değildik yani. Ve benim hanımımı aldı getirdi başka odaya ve ben de dedim, o zaman kendininkini bana ver. O da dedi sen istersen benimkimi getir, istersen başka karılar da var, dedi hangisi hoşuna gidiyorsa onu getir. Dedim yok seninkini istiyorum. O benim hanımımla ilişkide bulundu, ben de onun hanımıyla ilişkide bulundum. O gece orda geç saatlere kadar eğlendik, orda zamanımızı geçirdik. Bizi eve gönderdi. Böyle eğlence yerlerine çok gittik. Beni çok kadınlarla, karılarla bir araya getirdi………..Burada bize bir çok konuda konuşma yapıldı, nasihat yapıldı, nasıl çalışmamız gerekir bu konuda bir şeyler söylediler, özellikle halkın İslam’a meylettiğini söylediler, Müslümanlara yanaştığını söylediler, Hizbullah da güçleniyor, onlara engel olmamız gerek dediler ve bizi onlara yönelttiler. Sonra oturup yedik, içtik. Sonra Tuncay dedi gel biraz oynayıp eğlenelim. Orda biraz oynadık. Baktım bana sarkıntılık yapıyor. Bizi ayrı bir odaya götürdüler. İlişkide bulunmak istediler. Ben yanaşmadım. Ben dedim bu kadar bayan var, bu kadar şey var sen niye bana sarkıntılık ediyorsun, niye benimle ilişkiye girmek istiyorsun. Dedi bizim zaten amacımız bayan değil yani. Bizim istediğimiz şekilde kızlar var, istediğimiz güzel bayanlar var. Bizim amacımız senin de bu işlere artık alışmandır. Utanmana, sıkılmana gerek yok. Bu işler böyledir. Dedi gidin, akrabalarınızdan, tanıdıklarınızdan, çevre ve etrafınızdan kadınlara, kızlara, çocuklara sarkıntılık yapın. Gördüğünüz çarşaflılara laf atın, camiye giden çocukları taciz edin, onları korkutun. Eğer böyle yaparsanız önemli iş yaparsınız ve para da çoktur, devlet güçlüdür, istediğiniz parayı size verir, size destek verir ve sizi korur. Ve biz yani öyle bir hale gelmiştik ki, öyle hayvanlaşmıştık ki, afedersin yani teyzemin kızına sarkıntılık yaptım, abemin kızına sarkıntılık yaptım, ismini bilmediğim bir çok çarşaflıya laf attım…..Ve birkaç gün sonra yüzbaşının tayini çıktı. Sonradan bizi kandırdıkları, kötü işlerin içine girdiğimizi fark ettik ancak artık iş işten geçmişti……..”
Allah’a emanet olun.
M. ALİ NUR |
