Bugüne kadar Hizbullah-PKK çatışmasının başlangıç noktası olarak, PKK’nin
İdil’de Karaaslan ailesinin evine yaptığı silahlı baskın gösterilmektedir.
TC’nin resmi raporlarına bu şekilde girdiğinden ve bu konuda kitap yazan veya
görüş beyan edenlerin çoğu da bu raporları esas aldığından, aynı yanlışlığı
tekrar ederek çatışmaların başlangıç noktasını ve tarihini PKK’nin İdil baskını
olarak vermişlerdir. Oysa ki bu, doğru bir tespit değildir. Çünkü, bu olaydan
çok önce PKK bölge genelinde Cemaat mensuplarına yönelik çok sayıda silahlı
eylem yapmıştı. Bu silahlı saldırılar sonucu yaralanan ve şehid düşen Cemaat
mensupları olmuştu. Ancak İdil olayı, o güne kadar sessizce süren Hizbullah-PKK
sürtüşme ve gerginliğinin su yüzüne çıkıp alenileşmesi ve kamuoyuna yansımasına
neden oldu. Ayrıca Cemaat, PKK’nin İdil eylemine kadar PKK’ye karşı saldırıya
geçmeyip, genel bir çatışmanın önünü alabilmek ümidiyle çabalarını ve
girişimlerini sürdürüyordu. PKK’nin İdil saldırısı bardağı taşıran son damla
oldu. Cemaat, PKK’nin İdil eyleminden sonra saldırılara cevap vermeye başladı ve
böylece bölge genelini kapsayan çatışma süreci başlamış oldu.
Cemaat, o dönemde süreç olarak içinde bulunduğu cemaatleşme şekli ve yapısı,
takip ettiği program ve stratejisi, ulaştığı merhale, sahip olduğu maddi
imkanlar, bu iş için gerekli olan eğitimli insan gücü ve askeri teçhizat
açısından böyle bir silahlı çatışmaya hazırlıklı değildi. Ancak, varlığını
korumak amacıyla direnmekten başka seçeneği de yoktu. PKK’nin dayatması sonucu,
varlığını korumak ve kendisini savunmak amacıyla istemediği ve karşı olduğu bu
savaşın içine kaçınılmaz bir şekilde girmek zorunda kaldı. Cemaat, bütün bu
olumsuzluklara ve imkansızlıklara rağmen Allah’a tevekkül edip direnmeye karar
verdi. Bu direnme kararıyla beraber, 1991 yılının sonlarına doğru bölge
genelinde PKK-Hizbullah çatışması başladı. Böylece, yoğunlaşıp gelişerek uzun
süre devam eden ve Kürdistan’la sınırlı kalmayıp yer yer Türkiye’nin başka
bölgelerine de sıçrayan şiddetli çatışma sürecine girilmiş oldu.
PKK, o dönem itibarıyla içinde bulunduğu merhale, örgütlenme şekli, ulaştığı
askeri ve siyasi güç, elde ettiği başarılar, silahlı mücadelede kazandığı
tecrübeler, sahip olduğu maddi imkanlar ve kontrolünde bulundurduğu iletişim ve
propaganda araçları açısından her yönüyle Cemaatten çok ileri düzeydeydi. Bütün
bu güç, avantaj ve imkanlarını, çok acımazsız bir şekilde Cemaate karşı harekete
geçirdi. Elindeki bütün iletişim ve propaganda araçlarını kullanarak, yoğun bir
yalan, iftira, itham ve karalama kampanyası başlattı. Hiçbir ahlaki kural
tanımadan, gerçekleri çarpıtarak Cemaatı çok yanlış bir şekilde tanıtıyordu.
Cemaatı; devlet destekli, kontra örgütü, Hizbikontra gibi çirkin bir şekilde
kötü isim ve sıfatlarla vasıflandırıyordu. Cemaate böyle isim ve sıfatlar
takarak karalamakla, kendisince Cemaatın imhası için gerekçe hazırlıyordu.
Bunlar halk düşmanı ve kötü insanlar oldukları için bunları vuruyoruz, diyerek
propaganda yapıyor, böylece kısa süre içerisinde Cemaatı imha edip tasfiye
edeceğini düşünüyordu.
Cemaate yönelik bu saldırılarını sözde ve propaganda düzeyinde bırakmayıp bütün
askeri güç ve imkanlarını da Cemaate karşı harekete geçirdi. Cemaatı yıldırmak,
güç kazanmadan sindirip etkisiz hale getirmek ve darbe vurup yok etmek için her
türlü eylem, komplo ve tuzağa başvuruyor, bütün yol ve taktikleri kullanıyordu.
Kısa süre içerisinde Cemaatı etkisiz hale getirip imha etme hedefine ulaşmak
için bölge genelinde Cemaat mensuplarına karşı yoğun saldırılar
gerçekleştiriyordu. Cemaat mensuplarının işyerlerine ve evlerine saldırıyor,
evlerini bombalıyor, yollarını kesip ya kurşuna diziyor veya kaçırıyor,
köylerine baskınlar düzenliyor, köy yollarına mayın döşüyor, köylerde camileri
basıp cami içerisinde topluca katliamlar yapıyordu.
Çatışmaların başlangıcında Cemaatın güç ve imkanları, PKK’nin güç ve
imkanlarıyla kıyaslanmayacak kadar azdı. Ayrıca Cemaat o güne kadar böyle bir
çatışma yaşamadığı için silahlı eylem tecrübesine de sahip değildi. Cemaat,
takip ettiği strateji ve içinde bulunduğu merhale gereği bu büyüklükte bir
silahlı çatışma için gerekli hazırlığı yapmadığı gibi, bu çapta bir saldırıya
cevap verebilecek etkin bir askeri kanat da oluşturmamıştı. Aynı zamanda, böyle
bir çatışmanın ihtiyaç duyduğu silah ve diğer araç-gereçlerden de yoksundu. Bu
hazırlıksızlık, imkansızlık ve tecrübesizlik, Cemaatın bir çok zorluk
yaşamasına, ağır sorunlarla karşılaşmasına, kayıplar vermesine ve önemli oranda
zarara uğramasına sebep oldu. Cemaat, çatışmaların başlamasıyla, bu çatışmayı
sürdürebilmek ve başarı elde etmek için birçok alanda sıfırdan işe başlamak
zorunda kaldı. Özellikle, bu yeni mücadele döneminin gereklerinden olan askeri
ve istihbarat alanında yoğun ve ciddi bir örgütlenme içine girdi. Bir yandan bu
örgütlenmesini gerçekleştirirken, diğer yandan silahlı mücadele için zorunlu
olarak ihtiyaç duyduğu levazım, araç-gereç ve diğer imkanların tümünü çatışma
sürecinin başlamasıyla tedrici olarak elde etmeye ve oluşturmaya çalıştı.
Cemaat, uzun süreli ve örgütlü mücadelesi nedeniyle, PKK’nin teşkilat yapısı,
faaliyetleri ve elemanları hakkında önceden bazı bilgilere sahipti. Zira o
döneme kadar PKK, Kürdistan’da kendisine muhalif veya alternatif böyle bir
yapıyla karşı karşıya gelmediğinden, böyle bir çatışma yaşamadığından ve böyle
bir gücün varolabileceğini hesaba katmadığından çok rahat davranıyordu. Elde
ettiği başarılar ve bölgede sağladığı etkinlik sayesinde, PKK’nin bazı
sorumluları ve önemli bazı elemanları kendilerini gizlemeye ihtiyaç duymayacak
kadar açık hareket ediyorlardı. Bu tutumlarından dolayı sadece Cemaat tarafından
değil, sade halktan birçok insan tarafından dahi tanınıyorlardı. Ancak Cemaat,
elindeki bu kısıtlı ve yüzeysel bilgilerle yetinmedi. Çatışmaların başlamasıyla
beraber, bölge genelinde PKK hakkında çok detaylı bir araştırma ve bilgi toplama
çalışması başlattı. Cemaatın Kürdistan genelini kapsayan teşkilati faaliyetleri
ve var olan kadroları sayesinde, PKK’yi tanıma ve hakkında yeterli derecede
sağlıklı bilgi toplamada zorluk çekmedi. Başlatılan bu çalışma neticesinde
Cemaat, kısa süre içerisinde PKK hakkında çok önemli bilgiler elde etti.
Cemaatin bu istihbari çalışması ve araştırmasıyla elde edilen bu bilgiler, daha
önce Cemaatte var olan bilgilerle birleştirilince, PKK hakkında çok detaylı bir
bilgi birikimine ulaşıldı. Yerleşim alanlarında faaliyet yürütüp TC’nin ve
halkın bilmediği, ancak Cemaatın tespit ettiği çok sayıda PKK’nin önemli adamı
hakkında bilgi toplandı. Bunlar, dağdaki kadrolarla ve PKK’nin dışarıdaki
merkezleriyle irtibatlı ve olayları bilfiil yönlendiren önemli kişilerdi.
Böylece Cemaat, içine girdiği bu çatışma sürecinde ihtiyaç duyacağı ve istifade
edeceği oranda bilgi toplayarak, bu bilgileri değerlendirip test ederek gerekli
hazırlığı yaptıktan sonra eylemlere başladı. Bütün bunlardan sonra bölge
genelini kapsayan yoğun ve etkin bir eylemlilik süreci başlamış oldu. Cemaat,
kendine has mücadele tarzı ve taktiklerle direniş gösteriyordu. Cemaatın
geliştirdiği bu taktikler ve mücadele tarzı, PKK’nin anlamadığı, bilmediği ve o
güne kadar karşılaşmadığı türden olduğundan PKK’yi sarsıyor ve şaşkına
çeviriyordu. Cemaatın bu şekilde bütün bölgeyi kapsayan direnişi, isabetli ve
doğru hedefler seçerek gerçekleştirdiği eylemleri karşısında PKK ciddi bir
varlık gösteremiyordu.
PKK, o dönemde önemli bir milis gücü ve cephe örgütlenmesine sahipti. Bunlar,
PKK’nin merkezi ve dağ kadrolarıyla irtibatlı önemli faaliyetler yürütüyorlardı.
Çatışma sürecinin başlamasıyla bu alanda faaliyet yürüten önemli birçok adamı
bertaraf edildi. Bu şekilde PKK’nin temel faaliyetlerinin ana unsuru durumundaki
milis ve cephe örgütlenmesi ve bunların idarecilerinin darbe yeyip etkisiz hale
getirilmesiyle, PKK önemli oranda gücünü yitirdi. Eskisi gibi bölge genelinde
aktif ve etkin faaliyet yürütemez hale geldi. Aynı şekilde kırsal alanda Cemaat
mensuplarıyla girdikleri çatışmalar sonucunda PKK’nin dağ kadrosundan birçok
militan öldürüldüğü gibi, bunlardan bir kısmı Cemaate sığındı ve bir kısmı da
yakalandı. Yakalanan veya Cemaate sığınan bu şahıslar, PKK’nin faaliyetleriyle
ilgili Cemaate önemli bilgiler verdiler. Bu bilgiler neticesinde PKK’nin bazı
alanlardaki arşivi ve silah depoları Cemaatın eline geçti. Bu şekilde bölge
genelinde PKK, kısa sürede önemli darbeler yiyip, çok sayıda önemli elemanını
kaybederek, etkinliğini yitirdi ve rahat hareket edemez duruma geldi.
Gelişerek ve yoğunlaşarak devam eden bu çatışmalarda PKK, Cemaatı tanımadığından
ve hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olmadığından, Cemaate karşı etkili bir
savaş yürütemiyordu. Bu bilgisizlik ve istihbarat eksikliğinden dolayı doğru
hedefler seçemiyor ve isabetli eylemler gerçekleştiremiyordu. Eylemlerinde
gelişigüzel ve yanlış hedefler seçiyordu. Bu şekilde Cemaatle ilgisi olmayan
birçok insanı katletti. Daha çok vahşet, panik ve korku ortamı yaratmak amacıyla
eylem yapıyordu. Böylece bu eylemleriyle Cemaat mensuplarını yıldırmayı ve halkı
Cemaatten uzaklaştırmayı hedefliyordu. Bu şiddet politikası ve sansasyonel
eylemlerle Cemaatın mücadele sahnesinden çekileceğini ve direnmekten
vazgeçeceğini düşünüyordu. Çünkü bu yöntem ve taktikleriyle o güne kadar birçok
fert ve grubu ya korkutarak teslim almış veya mücadele sahnesinden çekilmelerini
sağlamıştı.
TC’nin Kürdistan’daki görevlilerinin, bölgede gelişen olaylarla ilgili
verdikleri yalan ve yanlış bilgilere dayalı raporlarla Ankara’daki üst makamları
yanıltıp yönlendirdikleri, TC’nin de bu raporlara dayanarak yanlış politikalar
oluşturması ve birçok hatayı ısrarla savunmak zorunda kalması gibi, aynı şekilde
PKK’nin yerel kadro ve yöneticileri de bölgedeki olaylar ve özellikle Cemaatle
yaşadıkları çatışmalar, karşılaştıkları sorunlar, Cemaatın bölgedeki gücü ve
etkinliği hakkında PKK merkezini yalan ve yanlış bilgilere dayalı raporlarla çok
kötü bir şekilde yanıltıyorlardı. PKK merkezinin bu şekilde yanlış
bilgilendirilmesine ve yönlendirilmesine defalarca şahit olduk. Hem Cemaatle
ilgili ve hem de bölgede gelişen diğer bazı olaylar, tamamen gerçeğe aykırı bir
şekilde PKK merkezi tarafından kamuoyuna açıklanıyordu. Bunu bilerek veya
bilmeyerek, bir taktik icabı veya ihanet gereği, her ne amaçla yaptılarsa bu
durum PKK’nin faydasına değildi. Özellikle Cemaatle ilgili bu şekilde yanlış
bilgilendirilmenin faturası PKK’ye çok ağır ve pahalıya mal oldu.
Yoğun bir şekilde devam eden dört-beş yıllık çatışmalar neticesinde 400’e yakın
Müslüman şehid oldu. Birçok Cemaat mensubu TC tarafından yakalandı veya deşifre
olup firari durumuna düştü. Binlerce Cemaat mensubunun düzenli yaşantıları ve
ticari hayatları bozuldu. Bir çok Cemaat mensubu, can güvenliği veya başlayan
yeni dönemin yaşam ve mücadele şartlarının gereği olarak işyerini kapatmak,
evini değiştirmek ve normal hayatını terk etmek zorunda kaldı. Sadece Cemaat
mensupları değil, bölge genelinde yaşanan çatışma ortamından dolayı halkın
ekonomik ve ticari hayatı önemli oranda etkilendi ve zarara uğradı. Bölge
üzerinde hesapları olan ve o güne kadar Cemaatın gücünü bilmeyen, hesaba
katmayan veya bu şekilde tasavvur edemeyen güç odaklarının hesapları bozuldu.
Aynı zamanda bölgeyle ilgili yapılan siyasi ve toplumsal değerlendirmelerin ve
ileri sürülen varsayımların çoğunun yanlışlığı ortaya çıktı. Bölgede var olan ve
değişmezmiş gibi görünen siyasi ve toplumsal dengeler sarsıntı geçirip değişime
uğradı.
1994-95 yıllarına kadar yoğun bir şekilde süren bu çatışma neticesinde, Allah’ın
yardımı, şehitlerin kanının bereketi, Cemaat mensuplarının samimiyet,
fedakarlık, cesaret, sabır ve direnişleri sayesinde PKK, Cemaat karşısında büyük
oranda etkisiz hale getirildi. Bu savaş, PKK’nin Kürdistan’ın bütün yerleşim
alanlarında gücünün kırılması ve kan kaybetmesine sebep oldu. PKK’nin Cemaat
karşısında içine düştüğü zayıflık ve kötü durum bölge halkının tümü tarafından
yakından müşahede edildi. Bütün gözlemcilerin, araştırmacıların ve TC’nin de
itiraf ettiği gibi, Kürdistan’ın birçok yerleşim alanında üstünlük Hizbullah’a
geçti. Öyle ki, PKK’nin Cemaate karşı eylem yapacak gücü kalmayınca olaylar
kendiliğinden yavaşlayıp durma noktasına geldi. Cemaatin sonsuza dek PKK ile
çatışmak gibi bir hedefi ve niyeti olmadığından, PKK’nin gücü kırılınca Cemaat
de eylemlerinin dozunu düşürdü. Böylece lokal ve sınırlı çatışmalar dışında, PKK
ile yaşanan geniş kapsamlı yoğun çatışma dönemi sona erdi.
[
Geri Dön
]
|