Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

KENDİ DİLİNDEN HİZBULLAH - 23.BÖLÜM

HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASININ BAŞLAMASI

Bugüne kadar Hizbullah-PKK çatışmasının başlangıç noktası olarak, PKK’nin İdil’de Karaaslan ailesinin evine yaptığı silahlı baskın gösterilmektedir. TC’nin resmi raporlarına bu şekilde girdiğinden ve bu konuda kitap yazan veya görüş beyan edenlerin çoğu da bu raporları esas aldığından, aynı yanlışlığı tekrar ederek çatışmaların başlangıç noktasını ve tarihini PKK’nin İdil baskını olarak vermişlerdir. Oysa ki bu, doğru bir tespit değildir. Çünkü, bu olaydan çok önce PKK bölge genelinde Cemaat mensuplarına yönelik çok sayıda silahlı eylem yapmıştı. Bu silahlı saldırılar sonucu yaralanan ve şehid düşen Cemaat mensupları olmuştu. Ancak İdil olayı, o güne kadar sessizce süren Hizbullah-PKK sürtüşme ve gerginliğinin su yüzüne çıkıp alenileşmesi ve kamuoyuna yansımasına neden oldu. Ayrıca Cemaat, PKK’nin İdil eylemine kadar PKK’ye karşı saldırıya geçmeyip, genel bir çatışmanın önünü alabilmek ümidiyle çabalarını ve girişimlerini sürdürüyordu. PKK’nin İdil saldırısı bardağı taşıran son damla oldu. Cemaat, PKK’nin İdil eyleminden sonra saldırılara cevap vermeye başladı ve böylece bölge genelini kapsayan çatışma süreci başlamış oldu.

Cemaat, o dönemde süreç olarak içinde bulunduğu cemaatleşme şekli ve yapısı, takip ettiği program ve stratejisi, ulaştığı merhale, sahip olduğu maddi imkanlar, bu iş için gerekli olan eğitimli insan gücü ve askeri teçhizat açısından böyle bir silahlı çatışmaya hazırlıklı değildi. Ancak, varlığını korumak amacıyla direnmekten başka seçeneği de yoktu. PKK’nin dayatması sonucu, varlığını korumak ve kendisini savunmak amacıyla istemediği ve karşı olduğu bu savaşın içine kaçınılmaz bir şekilde girmek zorunda kaldı. Cemaat, bütün bu olumsuzluklara ve imkansızlıklara rağmen Allah’a tevekkül edip direnmeye karar verdi. Bu direnme kararıyla beraber, 1991 yılının sonlarına doğru bölge genelinde PKK-Hizbullah çatışması başladı. Böylece, yoğunlaşıp gelişerek uzun süre devam eden ve Kürdistan’la sınırlı kalmayıp yer yer Türkiye’nin başka bölgelerine de sıçrayan şiddetli çatışma sürecine girilmiş oldu.

PKK, o dönem itibarıyla içinde bulunduğu merhale, örgütlenme şekli, ulaştığı askeri ve siyasi güç, elde ettiği başarılar, silahlı mücadelede kazandığı tecrübeler, sahip olduğu maddi imkanlar ve kontrolünde bulundurduğu iletişim ve propaganda araçları açısından her yönüyle Cemaatten çok ileri düzeydeydi. Bütün bu güç, avantaj ve imkanlarını, çok acımazsız bir şekilde Cemaate karşı harekete geçirdi. Elindeki bütün iletişim ve propaganda araçlarını kullanarak, yoğun bir yalan, iftira, itham ve karalama kampanyası başlattı. Hiçbir ahlaki kural tanımadan, gerçekleri çarpıtarak Cemaatı çok yanlış bir şekilde tanıtıyordu. Cemaatı; devlet destekli, kontra örgütü, Hizbikontra gibi çirkin bir şekilde kötü isim ve sıfatlarla vasıflandırıyordu. Cemaate böyle isim ve sıfatlar takarak karalamakla, kendisince Cemaatın imhası için gerekçe hazırlıyordu. Bunlar halk düşmanı ve kötü insanlar oldukları için bunları vuruyoruz, diyerek propaganda yapıyor, böylece kısa süre içerisinde Cemaatı imha edip tasfiye edeceğini düşünüyordu.

Cemaate yönelik bu saldırılarını sözde ve propaganda düzeyinde bırakmayıp bütün askeri güç ve imkanlarını da Cemaate karşı harekete geçirdi. Cemaatı yıldırmak, güç kazanmadan sindirip etkisiz hale getirmek ve darbe vurup yok etmek için her türlü eylem, komplo ve tuzağa başvuruyor, bütün yol ve taktikleri kullanıyordu. Kısa süre içerisinde Cemaatı etkisiz hale getirip imha etme hedefine ulaşmak için bölge genelinde Cemaat mensuplarına karşı yoğun saldırılar gerçekleştiriyordu. Cemaat mensuplarının işyerlerine ve evlerine saldırıyor, evlerini bombalıyor, yollarını kesip ya kurşuna diziyor veya kaçırıyor, köylerine baskınlar düzenliyor, köy yollarına mayın döşüyor, köylerde camileri basıp cami içerisinde topluca katliamlar yapıyordu.

Çatışmaların başlangıcında Cemaatın güç ve imkanları, PKK’nin güç ve imkanlarıyla kıyaslanmayacak kadar azdı. Ayrıca Cemaat o güne kadar böyle bir çatışma yaşamadığı için silahlı eylem tecrübesine de sahip değildi. Cemaat, takip ettiği strateji ve içinde bulunduğu merhale gereği bu büyüklükte bir silahlı çatışma için gerekli hazırlığı yapmadığı gibi, bu çapta bir saldırıya cevap verebilecek etkin bir askeri kanat da oluşturmamıştı. Aynı zamanda, böyle bir çatışmanın ihtiyaç duyduğu silah ve diğer araç-gereçlerden de yoksundu. Bu hazırlıksızlık, imkansızlık ve tecrübesizlik, Cemaatın bir çok zorluk yaşamasına, ağır sorunlarla karşılaşmasına, kayıplar vermesine ve önemli oranda zarara uğramasına sebep oldu. Cemaat, çatışmaların başlamasıyla, bu çatışmayı sürdürebilmek ve başarı elde etmek için birçok alanda sıfırdan işe başlamak zorunda kaldı. Özellikle, bu yeni mücadele döneminin gereklerinden olan askeri ve istihbarat alanında yoğun ve ciddi bir örgütlenme içine girdi. Bir yandan bu örgütlenmesini gerçekleştirirken, diğer yandan silahlı mücadele için zorunlu olarak ihtiyaç duyduğu levazım, araç-gereç ve diğer imkanların tümünü çatışma sürecinin başlamasıyla tedrici olarak elde etmeye ve oluşturmaya çalıştı.

Cemaat, uzun süreli ve örgütlü mücadelesi nedeniyle, PKK’nin teşkilat yapısı, faaliyetleri ve elemanları hakkında önceden bazı bilgilere sahipti. Zira o döneme kadar PKK, Kürdistan’da kendisine muhalif veya alternatif böyle bir yapıyla karşı karşıya gelmediğinden, böyle bir çatışma yaşamadığından ve böyle bir gücün varolabileceğini hesaba katmadığından çok rahat davranıyordu. Elde ettiği başarılar ve bölgede sağladığı etkinlik sayesinde, PKK’nin bazı sorumluları ve önemli bazı elemanları kendilerini gizlemeye ihtiyaç duymayacak kadar açık hareket ediyorlardı. Bu tutumlarından dolayı sadece Cemaat tarafından değil, sade halktan birçok insan tarafından dahi tanınıyorlardı. Ancak Cemaat, elindeki bu kısıtlı ve yüzeysel bilgilerle yetinmedi. Çatışmaların başlamasıyla beraber, bölge genelinde PKK hakkında çok detaylı bir araştırma ve bilgi toplama çalışması başlattı. Cemaatın Kürdistan genelini kapsayan teşkilati faaliyetleri ve var olan kadroları sayesinde, PKK’yi tanıma ve hakkında yeterli derecede sağlıklı bilgi toplamada zorluk çekmedi. Başlatılan bu çalışma neticesinde Cemaat, kısa süre içerisinde PKK hakkında çok önemli bilgiler elde etti.

Cemaatin bu istihbari çalışması ve araştırmasıyla elde edilen bu bilgiler, daha önce Cemaatte var olan bilgilerle birleştirilince, PKK hakkında çok detaylı bir bilgi birikimine ulaşıldı. Yerleşim alanlarında faaliyet yürütüp TC’nin ve halkın bilmediği, ancak Cemaatın tespit ettiği çok sayıda PKK’nin önemli adamı hakkında bilgi toplandı. Bunlar, dağdaki kadrolarla ve PKK’nin dışarıdaki merkezleriyle irtibatlı ve olayları bilfiil yönlendiren önemli kişilerdi. Böylece Cemaat, içine girdiği bu çatışma sürecinde ihtiyaç duyacağı ve istifade edeceği oranda bilgi toplayarak, bu bilgileri değerlendirip test ederek gerekli hazırlığı yaptıktan sonra eylemlere başladı. Bütün bunlardan sonra bölge genelini kapsayan yoğun ve etkin bir eylemlilik süreci başlamış oldu. Cemaat, kendine has mücadele tarzı ve taktiklerle direniş gösteriyordu. Cemaatın geliştirdiği bu taktikler ve mücadele tarzı, PKK’nin anlamadığı, bilmediği ve o güne kadar karşılaşmadığı türden olduğundan PKK’yi sarsıyor ve şaşkına çeviriyordu. Cemaatın bu şekilde bütün bölgeyi kapsayan direnişi, isabetli ve doğru hedefler seçerek gerçekleştirdiği eylemleri karşısında PKK ciddi bir varlık gösteremiyordu.

PKK, o dönemde önemli bir milis gücü ve cephe örgütlenmesine sahipti. Bunlar, PKK’nin merkezi ve dağ kadrolarıyla irtibatlı önemli faaliyetler yürütüyorlardı. Çatışma sürecinin başlamasıyla bu alanda faaliyet yürüten önemli birçok adamı bertaraf edildi. Bu şekilde PKK’nin temel faaliyetlerinin ana unsuru durumundaki milis ve cephe örgütlenmesi ve bunların idarecilerinin darbe yeyip etkisiz hale getirilmesiyle, PKK önemli oranda gücünü yitirdi. Eskisi gibi bölge genelinde aktif ve etkin faaliyet yürütemez hale geldi. Aynı şekilde kırsal alanda Cemaat mensuplarıyla girdikleri çatışmalar sonucunda PKK’nin dağ kadrosundan birçok militan öldürüldüğü gibi, bunlardan bir kısmı Cemaate sığındı ve bir kısmı da yakalandı. Yakalanan veya Cemaate sığınan bu şahıslar, PKK’nin faaliyetleriyle ilgili Cemaate önemli bilgiler verdiler. Bu bilgiler neticesinde PKK’nin bazı alanlardaki arşivi ve silah depoları Cemaatın eline geçti. Bu şekilde bölge genelinde PKK, kısa sürede önemli darbeler yiyip, çok sayıda önemli elemanını kaybederek, etkinliğini yitirdi ve rahat hareket edemez duruma geldi.

Gelişerek ve yoğunlaşarak devam eden bu çatışmalarda PKK, Cemaatı tanımadığından ve hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olmadığından, Cemaate karşı etkili bir savaş yürütemiyordu. Bu bilgisizlik ve istihbarat eksikliğinden dolayı doğru hedefler seçemiyor ve isabetli eylemler gerçekleştiremiyordu. Eylemlerinde gelişigüzel ve yanlış hedefler seçiyordu. Bu şekilde Cemaatle ilgisi olmayan birçok insanı katletti. Daha çok vahşet, panik ve korku ortamı yaratmak amacıyla eylem yapıyordu. Böylece bu eylemleriyle Cemaat mensuplarını yıldırmayı ve halkı Cemaatten uzaklaştırmayı hedefliyordu. Bu şiddet politikası ve sansasyonel eylemlerle Cemaatın mücadele sahnesinden çekileceğini ve direnmekten vazgeçeceğini düşünüyordu. Çünkü bu yöntem ve taktikleriyle o güne kadar birçok fert ve grubu ya korkutarak teslim almış veya mücadele sahnesinden çekilmelerini sağlamıştı.

TC’nin Kürdistan’daki görevlilerinin, bölgede gelişen olaylarla ilgili verdikleri yalan ve yanlış bilgilere dayalı raporlarla Ankara’daki üst makamları yanıltıp yönlendirdikleri, TC’nin de bu raporlara dayanarak yanlış politikalar oluşturması ve birçok hatayı ısrarla savunmak zorunda kalması gibi, aynı şekilde PKK’nin yerel kadro ve yöneticileri de bölgedeki olaylar ve özellikle Cemaatle yaşadıkları çatışmalar, karşılaştıkları sorunlar, Cemaatın bölgedeki gücü ve etkinliği hakkında PKK merkezini yalan ve yanlış bilgilere dayalı raporlarla çok kötü bir şekilde yanıltıyorlardı. PKK merkezinin bu şekilde yanlış bilgilendirilmesine ve yönlendirilmesine defalarca şahit olduk. Hem Cemaatle ilgili ve hem de bölgede gelişen diğer bazı olaylar, tamamen gerçeğe aykırı bir şekilde PKK merkezi tarafından kamuoyuna açıklanıyordu. Bunu bilerek veya bilmeyerek, bir taktik icabı veya ihanet gereği, her ne amaçla yaptılarsa bu durum PKK’nin faydasına değildi. Özellikle Cemaatle ilgili bu şekilde yanlış bilgilendirilmenin faturası PKK’ye çok ağır ve pahalıya mal oldu.

Yoğun bir şekilde devam eden dört-beş yıllık çatışmalar neticesinde 400’e yakın Müslüman şehid oldu. Birçok Cemaat mensubu TC tarafından yakalandı veya deşifre olup firari durumuna düştü. Binlerce Cemaat mensubunun düzenli yaşantıları ve ticari hayatları bozuldu. Bir çok Cemaat mensubu, can güvenliği veya başlayan yeni dönemin yaşam ve mücadele şartlarının gereği olarak işyerini kapatmak, evini değiştirmek ve normal hayatını terk etmek zorunda kaldı. Sadece Cemaat mensupları değil, bölge genelinde yaşanan çatışma ortamından dolayı halkın ekonomik ve ticari hayatı önemli oranda etkilendi ve zarara uğradı. Bölge üzerinde hesapları olan ve o güne kadar Cemaatın gücünü bilmeyen, hesaba katmayan veya bu şekilde tasavvur edemeyen güç odaklarının hesapları bozuldu. Aynı zamanda bölgeyle ilgili yapılan siyasi ve toplumsal değerlendirmelerin ve ileri sürülen varsayımların çoğunun yanlışlığı ortaya çıktı. Bölgede var olan ve değişmezmiş gibi görünen siyasi ve toplumsal dengeler sarsıntı geçirip değişime uğradı.

1994-95 yıllarına kadar yoğun bir şekilde süren bu çatışma neticesinde, Allah’ın yardımı, şehitlerin kanının bereketi, Cemaat mensuplarının samimiyet, fedakarlık, cesaret, sabır ve direnişleri sayesinde PKK, Cemaat karşısında büyük oranda etkisiz hale getirildi. Bu savaş, PKK’nin Kürdistan’ın bütün yerleşim alanlarında gücünün kırılması ve kan kaybetmesine sebep oldu. PKK’nin Cemaat karşısında içine düştüğü zayıflık ve kötü durum bölge halkının tümü tarafından yakından müşahede edildi. Bütün gözlemcilerin, araştırmacıların ve TC’nin de itiraf ettiği gibi, Kürdistan’ın birçok yerleşim alanında üstünlük Hizbullah’a geçti. Öyle ki, PKK’nin Cemaate karşı eylem yapacak gücü kalmayınca olaylar kendiliğinden yavaşlayıp durma noktasına geldi. Cemaatin sonsuza dek PKK ile çatışmak gibi bir hedefi ve niyeti olmadığından, PKK’nin gücü kırılınca Cemaat de eylemlerinin dozunu düşürdü. Böylece lokal ve sınırlı çatışmalar dışında, PKK ile yaşanan geniş kapsamlı yoğun çatışma dönemi sona erdi.

[ Geri Dön ]

İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git