Hizbullah-PKK çatışmasının henüz başlamadığı ve Cemaatın bölgede etkin bir
şekilde varlığını ortaya koymadığı 1991 öncesi dönemde, bölge halkı üzerinde var
olan PKK’nin genel baskısına ilaveten, birçok İslami grup ve şahsiyet, İslami
inanç ve düşüncelerinden dolayı özellikle PKK’nin şiddetli baskılarına maruz
kalıyordu. Hiçbir cemaatsel faaliyetleri olmayan ve hiçbir gruba bağlı
bulunmayan birçok Müslüman, sadece İslami kimlik, inanç, düşünce ve
yaşamlarından dolayı PKK’nin boy hedefi oluyordu. O dönemde bu özelliklerinden
dolayı birçok İslami şahsiyet, bölgenin muhtelif yerlerinde PKK’nin saldırısına
uğrayıp hayatını kaybetti. Aynı şekilde, PKK’nin baskı ve dayatmalarına tahammül
edemeyen bir çok Müslüman, içleri kan ağlayarak aileleriyle beraber bölgeyi terk
edip Batı illerine göç etmek zorunda kaldı. O dönemde bölgede bulunan ve bu
duruma tanık olan veya yaşayan bütün Müslüman fert ve gruplar, o günlerin
zorluklarını, İslami kimliklerinden dolayı maruz kaldıkları hakaret, baskı ve
zulmü çok iyi bilir ve hatırlarlar.
Bütün zorluk ve sıkıntılara sabredip bölgeyi terk etmeyen Müslümanlar ise,
PKK’nin bitmek bilmeyen dayatmaları ve ağır baskıları altında yaşamak
zorundaydılar. Her an PKK’nin saldırısına uğrama ve öldürülme korkusuyla adeta
esir hayatı yaşıyorlardı. Bu Müslümanların çoğu fert olduklarından ve
kendilerine sahip çıkıp korumaya alacak organize bir cemaat gücüne sahip
olmadıklarından, korumasız ve çaresiz bir şekilde PKK’nin bütün istek ve
baskılarına boyun eğmek zorunda kalıyorlardı. PKK, istediği zaman vergilendirme
veya cezalandırma adı altında bunlardan yüklü miktarda para istiyor, istediği
zaman evlerine veya köylerine gidip onlardan istifade ediyordu. Ayrıca askere
alma adı altında erkek veya kız çocuklarının PKK’ye katılması için baskılar
yapıyor, bazen de zorla alıp dağa çıkarıyordu. PKK’nin bütün isteklerine boyun
eğmelerine, bütün bu baskı ve zulme katlanmalarına rağmen PKK, bunları düşman
olarak görmeye devam ediyor ve üzerlerindeki baskısını hiçbir zaman
azaltmıyordu.
Bu Müslüman fert ve gruplar, İslami düşünceleri gereği Kemalist rejimi sevmeyen
ve rejime karşı olan insanlardı. Rejimle hiçbir düşünsel veya organik ilişkileri
olmayan bu insanlar, değişik dönemlerde İslami düşüncelerinden dolayı rejimin
baskılarına maruz kalmış ve mağdur edilmişlerdi. Buna rağmen, sürekli olarak PKK
tarafından gerici, işbirlikçi, ajan, hain veya devlet taraftarı olmakla itham
edilerek suçlanıyorlardı. PKK, bunlardan hiçbir maddi zarar görmediği gibi,
PKK’nin faaliyetlerini engelleyebilecek bir durumda da değillerdi. Bu insanlar,
sadece İslami inanç, düşünce ve yaşantılarından dolayı PKK’nin hedefi
oluyorlardı. PKK, Materyalist ilhadi ideolojisi gereği bu Müslümanların
varlığına tahammül edemiyor ve her fırsatta bunlara karşı tavır ve
uygulamalarıyla değişik şekillerde kin ve nefretini ortaya koyuyordu.
Bölgede bulunan bütün İslami gruplar; Nurcular, tarikatçılar, İslami vakıf,
dernek ve partiler, PKK’nin baskılarına maruz kalıyorlardı. Bölgede meydana
gelen kaos ve korku ortamında etkisiz hale getirilmiş, pasifleştirilmiş ve
sindirilmiş bir şekilde silik bir hayat yaşıyorlardı. PKK’nin tehdit, şantaj,
itham ve her türlü fiili baskı ve dayatmalarıyla faaliyetleri engelleniyordu. TC
ve PKK çatışmasının meydana getirdiği zulüm, baskı ve gerginlik ortamında
etkisizleştirilmiş ve hiçbir ciddi faaliyet yürütemez hale gelmişlerdi. Bölgenin
değişik yerlerinde Müslüman şahsiyetlere yönelik silahlı eylemler yapılıyor,
bazıları gündüz sokak ortasında öldürülüyordu. Öldürülen bu mazlum insanlara
PKK’nin korkusundan akrabaları ve yakın arkadaşları dahil hiç kimse sahip
çıkamıyor veya taziyelerine gitmeye cesaret edemiyordu.
Sadece Kürdistan’da değil, Kürtlerin yoğun olarak göç edip yaşadıkları İstanbul,
İzmir ve Akdeniz gibi yerleşim alanlarında yaşayan Müslüman Kürtler de aynı
şekilde PKK’nin baskılarına, tehditlerine ve saldırılarına maruz kalıyorlardı.
Buralarda da İslami inanç, düşünce ve faaliyetlerinden dolayı bir çok Müslüman
PKK’nin silahlı saldırıları sonucu hayatını kaybetti. Adana gibi metropol bir
şehirde PKK’nin saldırısı sonucu vurulan bazı RP mensubu Kürdistanlı Müslümanlar
hastaneye kaldırılamadıkları için kan kaybından hayatlarını kaybettiler. Bu
mazlum Müslümanlara, bağlı bulundukları RP dahil korkudan kimse sahip çıkamıyor
ve cenazelerini kaldıramıyordu. İslami inanç, düşünce ve kimliklerinden dolayı
PKK’ye boyun eğmeyip mazlum bir şekilde vurulan bu Müslümanlara Cemaat, İslami
sorumluluğu gereği sahip çıkıp cenazelerini kaldırıyor ve onlar için cenaze
merasimi düzenleyerek şer’i görevini yerine getiriyordu.
[
Geri Dön
]
|