Hizbullah-PKK çatışmasının başlamasından sonra Allah’ın yardımıyla süreç
Cemaatin lehine gelişmeye başladı. Korkusuzca ölüme giden şehidlerin kanının
bereketiyle, 1992 yılından sonra bölgede PKK’nin sihirli büyüsü bozuldu. PKK’nin
bölgede etkinliğinin kırılması ve gerileme sürecine girmesiyle halka yönelik
baskıları da azalmaya başladı. PKK’nin Cemaate karşı eylem yapamayacak kadar
zayıf duruma düşmesi ve Cemaatin bölgede etkinlik kurmaya başlamasıyla sadece
İslami kesim değil, bütün Müslüman halk rahat bir nefes aldı. Artık bu
Müslümanlar kendilerini sahipsiz ve korumasız görmedikleri gibi, PKK’de eskisi
gibi bunlara baskı yapmaya cesaret edemiyordu. Bu dönemden sonra bütün İslami
kesimler, İslami inanç ve düşünceleri doğrultusunda korkusuzca kendilerini ifade
etme imkanına kavuştular. Karşılaştıkları bireysel, ailevi ve toplumsal birçok
sorunlarını, istek ve şikayetlerini Cemaate bildiriyor ve bunların çözümü için
yardım istiyorlardı. Cemaat imkanları dahilinde bunların tümüne yardımcı olmaya
çalışıyor ve sorunlarının çözümü için çaba gösteriyordu. Cemaatın elde ettiği
başarı ve etkinlik neticesinde oluşan ortam Müslüman halka öyle bir güven
duygusu vermişti ki, o dönemde PKK’lilerin yoğun olarak bulundukları bazı
alanlarda, sade halktan bir çok insan, Cemaatle ilişkileri olmadığı halde,
evlerine veya köylerine uğrayan PKK’lilere kendilerini Cemaatten gösteriyor,
böylece kendilerini PKK’nin şerrinden koruyor ve can güvenliklerini garantiye
alıyordu.
1992
sonrası dönemde Cemaatin bölgede etkinlik sağlamasıyla PKK, eskisi gibi İslami
kesime ve İslami şahsiyetlere baskı yapamaz bir duruma geldi. Böylece bölgede
yaşayan bütün İslami fert ve gruplar, PKK’nin baskı ve korkusunun kırılmasıyla
İslami inanç ve düşünceleri doğrultusunda daha rahat bir şekilde faaliyetlerini
yürütme fırsatı elde ettiler. Bu Müslüman fert ve grupların çoğu, Hizbullah-PKK
çatışmasının ilk başladığı dönemde PKK’nin baskısından ve korkusundan dolayı
Cemaate hiçbir yardımda bulunma cesareti gösteremedikleri halde Cemaat etkinlik
sağlayınca, grup farkı gözetmeksizin onlara sahip çıkmaya ve imkanları dahilinde
yardımcı olmaya çalıştı. Bu Müslümanlara karşı dolaylı veya dolaysız yaptığı
yardımlardan dolayı minnet etmedi ve herhangi bir karşılık da beklemedi. Aynı
şekilde, elde ettiği bu güç ve konumunu bu insanlara karşı baskı unsuru olarak
kullanma gibi bir basitlik içine de girmedi.
[
Geri Dön
]
|