Hizbullah-PKK çatışması öncesi dönemde, PKK ile ilişkili ve anlaşmalı olmayan
siyasi partiler bölgede hiçbir etkin faaliyet yürütemiyordu. PKK’nin baskı ve
dayatmaları sonucu bu partilerin çoğu etkisiz birer tabela partisi haline
gelmişti. PKK ile işbirliği yapmadan veya onayını almadan siyasi partilerin
faaliyet yürütmeleri çok zor veya imkansızdı. PKK, kendi paralelinde siyaset
yapan parti ve şahısların lehine olacak şekilde bölgedeki legal siyasi
faaliyetleri maniple edip yönlendiriyordu. Bu durumdan PKK ile düşünsel
yakınlığı bulunmayan veya anlaşma yoluna gitmeyen bütün partiler olumsuz yönde
etkileniyordu. Özellikle RP gibi tabanını dindar insanların oluşturduğu partiler
bu durumdan daha fazla etkileniyor, faaliyetleri engelleniyor ve PKK’nin hedefi
oluyorlardı.
Ancak Hizbullah-PKK çatışması başlayıp Cemaat bölgede etkin bir güç haline
gelince durum değişti. PKK ile ideolojik ve siyasi bağları bulunmayan, işbirliği
yapmak istemeyen ve o güne kadar değişik baskılar sonucu PKK’nin birçok isteğini
kabul etmek zorunda kalan bütün siyasi parti ve şahsiyetler, dolaylı veya
dolaysız bir şekilde Cemaatın meydana getirdiği bu yeni ortamdan istifade
ettiler. Cemaatin etkin olduğu bu yeni dönemde toplumun bütün kesimlerinden;
farklı siyasi partilerden, değişik sosyal gruplardan insanlar, karşılaştıkları
sorunlardan dolayı Cemaate müracaat ediyor, istek, sorun ve şikayetleriyle
Cemaatın ilgilenmesini ve çözüm getirmesini istiyorlardı. Bunların içerisinde
farklı siyasi görüşlerden insanlar, parti adayları, il ve ilçe yöneticileri ile
toplumda tanınmış aileler ve belirgin şahsiyetler dahil her kesimden insanlar
bulunmaktaydı. Burada bunların isimlerini ve ilişkilerinin detayını
zikretmiyoruz. Ancak şunu diyebiliriz ki, bu insanların değişik münasebetlerle
getirdikleri istek ve sorunlarını Cemaat ele alıp değerlendiriyor, kendi
mücadele anlayışı, ilkeleri ve programları doğrultusunda çözüme kavuşturmaya ve
yardımcı olmaya çalışıyordu.
PKK’nin etkin olduğu dönemde RP, diğer partilere nazaran var olan İslami
görünümü, tabanının İslami hassasiyetlere sahip olması, tabanından birçok
insanın Cemaate sempatiyle bakması ve çocuklarının Cemaat çalışmaları içinde
bulunması gibi nedenlerle, diğer partilere nazaran daha fazla o ortamdan olumsuz
yönde etkileniyordu. Cemaatın bölgede etkinlik kazanmasıyla beraber RP, oluşan
yeni ortamdan siyasi yönden en fazla istifade eden parti oldu. PKK’nin etkin
olduğu ve bölgedeki siyasi faaliyetleri yönlendirdiği dönem olan 1992 öncesinde
RP’nin girdiği seçimlerde aldığı oy oranıyla, Hizbullah-PKK çatışmasının
başladığı ve Hizbullah’ın bölgede etkinlik kazandığı 1992 sonrası dönemde RP’nin
girdiği seçimlerde aldığı oy oranı karşılaştırılırsa, bu iki dönem arasındaki
belirgin oy farkı görülecektir. Bu basit karşılaştırma RP’nin aldığı yüksek
orandaki oyları ortaya koymakta ve RP’nin bu yeni ortamdan ne derece politik
olarak istifade edip çıkar sağladığını göstermektedir. Ayrıca, Cemaatın İslami
faaliyetleriyle bölge genelinde oluşan İslami uyanış ve bilinçlenme neticesinde,
daha önceki dönemlerde RP’nin oy alamadığı bazı alanlarda yüksek oranda oy
aldığı da bir gerçektir. Hizbullah-PKK çatışma sürecinin başlaması ve Cemaatın
bölgede üstünlük sağlaması neticesinde, o güne kadar varolan baskı ve korku
ortamının son bulması, Cemaatın seçimleri boykot etmemesi veya belirli bir
tercih doğrultusunda tavır koymaması nedeniyle sadece RP değil, o güne kadar
PKK’nin paralelinde siyaset yapmayan ve bundan dolayı faaliyetleri engellenen
bütün siyasi çevreler de aynı şekilde Cemaatın sağladığı bu yeni ortamdan çok
yönlü olarak yararlandılar. RP bunun en bariz örneği olduğu için özellikle
belirttik.
Cemaat, bölgede varolan mevcut legal siyasi partilerin hiç biriyle özel bir
ilişki içinde olmadı. Hepsine mesafeli yaklaştı. Hiçbir şahıs veya parti lehine
tercihte bulunmadığı gibi, özel olarak da kimseyi desteklemedi. Ancak bölgedeki
toplumsal ve politik yapıyı göz önünde bulundurarak, toplumdaki politik
çekişmelerde taraf olmamak, yanlış anlama ve sürtüşmelere sebebiyet vermemek,
Cemaatın etkin olduğu alanları deşifre etmemek, rejimin dikkatini Cemaatin
üzerine çekmemek vb. sebeplerden dolayı bilinçli olarak seçimleri de boykot
etmedi. Oysa ki, eğer Cemaat isteseydi 1993-1994 yıllarından sonra yapılan yerel
ve genel seçimlerin hepsinde aday gösterebilir ve istediği adayları
seçtirebilirdi. Ayrıca bu dönemde legal alanda bazı siyasi faaliyetleri de
organize edip yönlendirebilirdi. Ancak Cemaat, takip ettiği stratejisi gereği ve
başka nedenlerden dolayı o dönemde legal alanda siyasi faaliyetlere girişmedi.
[
Geri Dön
]
|