MENZİL GRUBUNUN TARİHÇESİ HAKKINDA KISA BİLGİ
1980 öncesi dönemde birçok yerde olduğu gibi Diyarbakır’da da bazı Müslüman
fertlerin maddi desteğiyle o zamanın şartlarında İslami kesimin kitap, dergi vb.
kültürel ihtiyaçlarını gidermek ve aynı zamanda Müslümanların uğrak yeri ve
adresi olması için Menzil isimli kitapevi açılmıştı. O dönemde, bu kitapevi
çevresini teşkil eden bu grup, sanat-edebiyat çevresi olarak bilinen
metropollerdeki bazı edebiyatçı, şair, yazar çevreleri ve yayınevleriyle
irtibatlı ve bu çevrelerin çıkardığı kitap, dergi vb. kültürel ürünlerinin
satıcısı ve pazarlayıcısı olarak tanınırdı. Aynı zamanda, o dönemde kitapevi
sayısı az olduğundan bu kitapevi, Diyarbakır’a dışarıdan gelen misafirlerin,
buraya görev icabı gelen memurların ve okumaya gelen öğrencilerin de uğrak
yeriydi.
Hem yapısal ve düşünsel özelliklerinden, hem de bireysel ve ahlaki
özelliklerinden dolayı o dönemde gerek Diyarbakır merkezinde ve gerekse de
bölgedeki diğer İslami şahıs ve gruplarla aralarında bir kaynaşma ve sıcak
ilişki bulunmamaktaydı. Hem savundukları fikirler ve hem de kendilerinin
dışındaki Müslümanlara karşı tavır, tutum ve davranışlarından dolayı varolan
İslami grup ve şahıslar tarafından sevilmiyor ve sert bir şekilde
eleştiriliyorlardı. Bu kitapevinin faaliyete geçmesinde sermayesi olan ve bu
grubun faaliyetleri içinde yer alan bir çok Müslüman, sonraki dönemlerde bu
gruptan ayrıldı. Ayrılan bu insanların bir kısmı ise sonradan Cemaatle beraber
oldu. Bu grup, Fidan Güngör çevresi veya kitapevinin isminden dolayı Menzil
Grubu olarak biline geldi.
1980 sonrası dönemde, özellikle 1979 İslam inkılabıyla beraber, Ortadoğu ve
İslam dünyasında meydana gelen gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de İslami
kesimde çok yönlü kültürel ve düşünsel bir aktivite ve hareketlilik dönemi
yaşandı. O güne kadar savunulan düşünce, takip edilen hareket ve mücadele
yöntemlerini ciddi anlamda sorgulama, tartışma ve eleştirme süreci içine
girildi. Bu teorik ve düşünsel canlılık, okuma, tartışma ve eleştiri süreci
sonucunda birçok fert ve grupta yapısal ve düşünsel değişiklikler meydana geldi.
Böylece, o döneme kadar devam eden düşünsel ve grupsal bazı birliktelikler son
buldu. Yeni süreçle beraber farklı ve yeni yapısal ve düşünsel birliktelikler
ortaya çıktı. Bu gelişim ve değişim sadece Kürdistan ve Türkiye’ye has bir şey
değildi. İslam coğrafyasının birçok yerinde aynı şekilde farklı boyutlarda
teorik ve düşünsel bir gelişim, değişim ve yenilenme yaşanıyordu.
Yaşanan bu sürecin neticesinde her yerde ve her kesimde meydana gelen düşünsel
ve yapısal değişim ve gelişmelere paralel olarak Menzil grubu da özellikle
teorik ve düşünsel açıdan bir değişime uğradı. Bu değişiklik ve yeniliği
söylemleriyle ifade etmeye ve göstermeye çalışıyorlardı. Ancak, her ne kadar
teorik ve düşünsel bir değişiklik olduysa da, yapısal ve grupsal özelliklerinde
bir değişiklik olmadı. Eskisi gibi diğer İslami grup ve fertlerle ilişkilerinde
soğukluk ve kopukluk devam ediyordu. Bu dönemde de yine Diyarbakır şehir
merkeziyle sınırlı, Menzil kitapevi çevresinde kümelenmiş küçük bir grup
olmaktan öteye geçemediler. Bir hareket olmaktan çok bir arkadaş veya mahalle
grubu görüntüsü vermekteydiler. Kendileri de bu durumdan kurtulmak ve bu
görüntüyü değiştirmek için pratikte bir çaba ve gayret göstermiyorlardı. Aynı
şekilde, hem Diyarbakır merkezindeki ve hem de bölge genelindeki Müslümanların
bu gruba bakışlarında da ciddi bir değişiklik söz konusu olmadı. Birçok Müslüman
fert ve grup tarafından Fidan’ın şahsı ve bu gruba yönelik ağır eleştiri ve
ithamlar yapılıyordu.
[
Geri Dön
]
|