Ana Menü
   ANA SAYFA

   İLETİŞİM

   SİTEDE ARA

   SİTEYİ ÖNER

   BASIN BÜROSU

   ŞEHİTLER ALBUMÜ
Bir Ayet - Bir Hadis
Bir Ayet:
Allah ve Resûlü bir ise hüküm verdigi zaman, inanmis bir erkek ve kadina o isi kendi isteklerine göre seçme hakki yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, apaçik bir sapikliga düsmüs olur. Ahzap/36

Bir Hadis:
Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyiliklerdir.
En Son Eklenenler
Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

Cemaati Rehberi M...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

HİZBULLAH REHBERİ...

Hizbullah Rehberi...

Hizbullah Cemaati...

Hizbullah Cemaati...

ŞEHADETİNİN 23. Y...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

HİZBULLAH CEMAATİ...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 22. Y...

Hizbullah Cemaati...

MUHTEREM EDİP GÜM...

MUHTEREM EDİP GÜM...

ŞEHADETİNİN 21. Y...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH BASIN B...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

HİZBULLAH REHBERİ...

YENİ ZELANDA’DAKİ...

ŞEHADETİNİN 19. Y...

KENDİ DİLİNDEN HİZBULLAH - 46.BÖLÜM

BİRLİKTELİK SÜRESİNCE CEMAATIN SAMİMİ TAVRI

 Cemaat, Müslümanların vahdet içinde daha güçlü ve kuvvetli bir şekilde varlık gösterebileceklerini, dağınık ve küçük gruplar halinde kalmaları durumunda güç ve enerjilerini boşuna heder edeceklerini, bundan dolayı aynı düşünce, amaç ve hedefler doğrultusunda mücadele eden, temel ve asli konularda görüş ayrılığı olmayan fert ve grupların, cüz’i ve fer’i meselelerdeki ayrılık ve ihtilaflarını bir kenara bırakıp, bu temel ve asli konular etrafında bir araya gelmeleri gerektiği inancındaydı. Cemaat, bu inancı ve İslami sorumluluğu gereği hiçbir çıkar ve ikbal endişesi taşımadan, samimi bir tavır sergileyerek bu birliktelik sürecini başlattı. Bu grubun mahalli, lokal ve küçük bir grup olmasına bakmaksızın, sadece İslami vahdete verdiği önemden dolayı böyle bir bütünleşmeyi kabul etti.

Bu inanç, samimiyet ve dürüstlüğünü bu birliktelik süreci boyunca hep korudu ve devam ettirdi. Bundan dolayı bu bütünleşme süreci boyunca hiçbir zaman bu birlikteliği bozucu en ufak bir tutum ve tavır sergilemedi. Bu birliktelik anlayışına aykırı veya bunu bozacak davranışlardan özenle kaçındı. Bu işten zarar görme kaygısı taşıyarak, grup çıkarlarını gözetme gibi gizli bir niyeti veya planı hiçbir zaman olmadı. Cemaatın, İslami endişe ve sorumluluk anlayışı dışında gizli kapalı hiçbir düşünce, niyet ve hesabı olmadığı gibi, bu birliktelik süreci boyunca bu samimi ve sorumlu tutumun aksini gösterecek hiçbir tavır, uygulama ve davranışı da olmadı.

Cemaatin, bu süreç boyunca İslami vahdet ve kardeşliğe aykırı veya bu süreci bozacak hiçbir niyetinin olmadığı, bir taktik icabı grupsal çıkarları için bu işe girişmediğinin en bariz kanıtı, bu grupla beraber olan Zeki Savaş’ın bütünleşme sürecinin başlamasıyla, Dicle Üniversitesi ve bütün Diyarbakır’ın öğrenci işleri sorumluluğuna getirilmesidir. Diyarbakır’da üniversitede okuyan ve Diyarbakır Cemaat faaliyetleri içinde olan birçok kardeşimiz, Cemaatin değişik alanlarındaki çalışmalarının içerisinden çıkıp gelmişlerdi. Bunlardan bazıları geldikleri yerlerdeki Cemaat faaliyetleri içinde değişik alanlarda sorumluluk almış kişilerdi. Cemaat, bunları çok iyi tanıyor ve vereceği her görevde kendilerine güveniyordu. Bu kardeşlerimiz Menzil grubunu ve bu gruba bağlı şahısları hiç tanımadıkları halde direkt Zeki Savaş’ın sorumluluğuna verildiler. Aynı şekilde yıllarca Diyarbakır merkezinde Cemaatın faaliyetleri içinde bulunan ve halen değişik alanlarda bu faaliyetlerini sürdüren yüzlerce öğrenci, yeni düzenlemeyle Zeki Savaş’ın sorumluluğu altında cemaatsel çalışmalarını yürütmeye başladı. Cemaat faaliyetleri içerisinde sorumlu düzeyinde yer alan, tecrübe, yaş, kültür ve mücadele içerisindeki geçmişleriyle bu göreve daha uygun birçok Cemaat mensubu olmasına rağmen, böylesine önemli bir sorumluluk Zeki Savaş’a verildi.

Hiçbir ayrılık düşüncesi ve grup çıkarı gözetilmeden, sadece İslami davanın çıkarı ve geleceği düşünülerek; “Kendisi yerlidir, alanı daha iyi tanıyor, üniversiteyi bitirdikten sonra Diyarbakır’da kalacak, mücadele içinde yetişsin, gelişsin ve tecrübe kazansın” düşüncesiyle hareket edilip böylesi önemli bir görev Zeki Savaş’a verildi. Cemaat, onun Menzil grubuyla olan beraberliğini ve geçmişini bilerek, ancak bunu göz önünde bulundurmadan, isteyerek kendisine bu görevi verdi. Bunun gibi o grup içerisinde olan birçok kişiye de aynı şekilde değişik düzeylerde önemli görevler verildi. Bu görevlendirmeler yapılınca önceden bu konuda karşılıklı bir mutabakat veya anlaşma söz konusu değildi. Çok tabii bir şekilde, sadece dava endişesiyle hareket edilerek, grup taassubundan tamamen soyutlanmış samimi bir yaklaşımla böyle bir görevlendirme yapıldı.

Eğer Cemaat bu işe girişince sadece kendi çıkarını düşünseydi, art niyetli, hesaplı veya ön yargılarla meseleye yaklaşsaydı, bu şekilde samimi davranmaz ve böylesine önemli sorumlulukları bu grubun elemanlarına bırakmazdı. Özellikle Cemaatin o dönemde bölgenin tümünü kapsayan etkin faaliyetleri, kuşatıcılığı ve büyüklüğü göz önünde bulundurulursa, hem keyfiyet ve hem de kemiyet olarak böylesine küçük bir gruba ihtiyacının olmadığı daha açık ve net bir şekilde görülecektir. Ayrıca, eğer Cemaat, İslami sorumluluk ve dava endişesi taşımadan sadece bir taktik veya plan gereği böyle bir birlikteliği kabul etseydi bu şekilde samimi davranmazdı. Bu grubu etkisiz hale getirmek, faaliyetlerini engellemek veya Cemaat potası içinde eritmek için başka yollara başvurabilirdi. Ancak dürüst ve samimi hareket ettiği için bu yolların hiçbirisine tevessül etmediği gibi, bu dürüstlüğün aksini ortaya koyacak hiçbir uygulaması da olmadı.

 

 

[ Geri Dön ]

İlan ve Mesajlar
 
 
 
Şehid Rehber
Şehidlerin Hayatı
Savunmalar
Manifesto


K. Dilinden Hizbullah


Anasayfa | Videolar | Arama | Siteyi Öner | Mobil | İletişim | Yukarı Git