ÇATIŞMALARIN ÖNLENMESİ İÇİN YAPILAN GİRİŞİMLER
Bu grubun bütün bu gayr-ı İslami ve gayr-ı insanı tavır, tutum, davranış,
düşmanlık ve saldırılarına rağmen Cemaat, hiçbir zaman bunlara karşı kaba kuvvet
ve maddi güç kullanmayı düşünmedi. Tam aksine bunların bu yanlış tavır ve
eylemlerinden vazgeçmeleri için çabalarını daha da arttırdı. Bu gerginlik ve
sürtüşmelerin çatışmaya dönüşmemesi, muhtemel bir çatışmanın önünün alınması
için bütün bu ihanetlerini, saldırılarını, ithamlarını, iftiralarını ve
düşmanlık kampanyalarını sineye çekerek, uzun bir süre sabırlı bir şekilde bütün
imkanlarını kullanarak bu grupla çatışmaya girmemek için çabalarını sürdürdü.
Bölgede böyle bir çatışmanın başlaması durumunda bunun zararlı etkilerinin
sadece Cemaat ve bölge Müslümanlarıyla sınırlı kalmayacağını, Türkiye
genelindeki bütün Müslümanları etkileyecek kötü sonuçlarının olacağını, İslami
kamuoyuna bunun izahının zor olacağını, sade Müslüman halkın bundan olumsuz
etkileneceğini, hepsinden önemlisi böyle bir çatışmaya sebep olmanın İslami
açıdan vebalinin ağır olacağını Cemaat bildiğinden, böyle bir çatışmadan
bilinçli olarak kaçınıyordu. Olası bir çatışmanın hiçbir şekilde Müslümanların
faydasına olmayacağını, aksine TC’nin zulüm rejimi ve PKK gibi bölgedeki gayr-ı
İslami güçlerin bundan istifade edeceğini düşünerek, bu grubun haksız ve zalimce
saldırılarına rağmen çatışmalardan uzak duruyordu.
Cemaat, bu işin önünü almak ve çatışmaya dönüşmesine mani olmak için değişik
kanallar ve vasıtalar kullanarak girişimlerini sürdürdü. Hem bölge düzeyinde ve
hem de bölge dışında bu grupla ilişkilerini bildiği kişi ve gruplar aracılığıyla
bu gruba mesaj yolladı. Bütün bu girişimlere ek olarak ayrıca, en üst düzeyde bu
grupla temas kurup konuyla ilgili uzun bir görüşme gerçekleştirdi. Cemaat, PKK
ile şiddetli çatışma ve TC’nin sıkı takibatının beraberinde getirdiği ağır
mücadele ortamı nedeniyle bu grupla irtibata geçmeye müsait olmadığı, herhangi
bir görüşme için yeteri derecede güvenlik imkanları ve uygun ortam bulunmadığı
halde, bu görüşmeden kaynaklanabilecek birçok tehlikeyi göze alarak, üst düzeyde
bir temsilcisini var olan bütün sorunları konuşmak ve Cemaatin mesajını iletmek
için Molla Mansur Güzelsoy’un yanına gönderdi.
Molla Mansur’la dostane ve samimi bir ortamda uzunca bir görüşme yapıldı.
Kendisiyle, bu grubun Cemaatle ilk günden o ana kadar varolan bütün sorun ve
anlaşmazlıkları, bu sorun ve ihtilafların başlangıcı, nedenleri ve ulaştığı
tehlikeli boyut üzerine detaylıca konuşuldu. İlişkilerin seyir çizgisi,
kendilerinden kaynaklanan ve direkt kendilerinin yanlış tutum, tavır ve
davranışlarının sebep olduğu gerginlikler, İslam düşmanlarını sevindirecek
şekilde Cemaate karşı sürdürdükleri düşmanlık, Cemaati karalamak ve yıpratmak
amacıyla Türkiye’nin değişik yerlerine seyahatleri ve gittikleri yerlerde
aleyhte yaptıkları konuşmalar, PKK’nin söylemiyle paralellik arz eden Cemaate
yaptıkları iftira ve ithamlar, Cemaat mensuplarına karşı yaptıkları fiili
saldırılar, takip ettikleri yanlış ve gayr-ı İslami yöntem ve uygulamalar
neticesinde meydana gelen durumun geldiği tehlikeli nokta detaylıca ve
örnekleriyle kendisine izah edildi.
Molla Mansur’la yapılan bu görüşmede bu gruba ulaştırılmak üzere Cemaatın şu
mesajı iletildi; “Eğer gerçekten amacınız samimi bir şekilde Allah rızasını
kazanmak ve İslami bir mücadele vermek ise, geniş bir coğrafyada yaşıyoruz ve bu
alanda herkese yetecek kadar iş vardır. Herkesin bütün gücünü enerjisini İslam
düşmanlarına karşı mücadelede ve İslami davet ve tebliğde harcaması gerekir.
Müslümanlarla uğraşmanın ve İslami mücadeleye engel olmanın ne bu dünyada ve ne
de ahirette hiç kimseye bir fayda sağlamayacağını, bugüne kadar Cemaatin
aleyhine ve İslam düşmanlarının faydasına olacak şekildeki yürüttükleri
faaliyetlerinden vazgeçmelerini, şimdiye kadar ki tutum, davranış ve
uygulamalarının her iki tarafın ve bütün Müslümanların zararına olduğunu, bu
gidişattan hiçbir fayda görmeyeceklerini, bu düşmanca tutumlarının devam etmesi
durumunda bunun çok tehlikeli ve kötü sonuçlar doğuracağını, bu düşmanlık ve
saldırıların tahammül edilemeyecek boyutlara ulaştığını, Cemaatın da bir
tahammül sınırının olduğunu, Müslümanların uzun yıllar çile çekerek, alın teri
dökerek, emek vererek ve şehitlerin kanıyla sulayarak bugünlere getirdikleri bu
mücadelenin basit grup taassubundan kaynaklanan böylesi hareketlerle heder
edilmesine Cemaatın seyirci kalamayacağını ve böyle bir zararı vermeye de
kimsenin hakkının olmadığı, aynı şekilde, eğer kendilerinin de Cemaate iletmek
istedikleri bir şeyleri varsa, hem şimdi ve hem de bundan sonra her türlü istek,
şikayet, öneri ve eleştirilerini Cemaate iletebileceklerini, Cemaatın hiçbir
zaman bundan kaçmadığı ve her zaman buna açık olduğu, bu grubun şurasında yer
alan üst düzey bir yetkilileri olarak bu mesajımızı olduğu gibi grubuna
götürmesini ve bunu iyi değerlendirmelerini, bunu bir fırsat bilip şimdiye kadar
sürdürdükleri düşmanlıklardan vazgeçmelerini, bu hataların bundan sonra
tekrarlanmamasını, aksi takdirde, eğer bu yanlış tutum ve uygulamalarını devam
ettirirlerse, bundan sonra gelişecek olayların maddi ve manevi sorumluluğunun
kendilerine ait olacağı” söylenerek, Cemaatın geniş içerikli bir mesajı bu gruba
ulaştırıldı.
[
Geri Dön
]
|