Türkiye kamuoyu İsrail hakkında yeterli bilgilere sahip değildir. Sıradan insanlar değil, akademik çevreler, aydınlar ve siyasette faaliyet gösterenler de, İsrail hakkında çok az bilgilere sahip. İsrail ve yaptıkları hakkında bir takım fikirler yürütmeye çalıştığımız zaman, bugün BM'ye kayıtlı 200 civarındaki devletlerin ortak formlarını referans alırız. Başka bir ifadeyle, zannederiz ki, İsrail de BM'ye kayıtlı devletlerden herhangi bir devlettir. Hayır, bu çok yanlıştır, çünkü İsrail bugün yeryüzündeki hiçbir devlete benzemez. Haklı olarak İsrail'e yöneltilen ilk önemli eleştiri, yakın tarihte kurulmuş bulunan bu devletin işgalci karakteridir. BM kararıyla kurulmuş ilk ve yegane devlettir, ama toprak işgal edip sınırlarını genişletirken ve kuruluş yılı olan 1948'den bu yana tarihi Filistin toprakları üzerinde sınırlarını yüzde 56'dan yüzde 78'e çıkarırken; bununla yetmiyormuş gibi mevcut askeri ve politik stratejisi Filistin topraklarının tümünü ele geçirmek iken, BM'nin kendisi hakkında almış bulunduğu hiçbir karara uymuş değildir. İsrail, bugüne kadar BM'nin tek bir kararına uymuştur, o da onun kuruluşunu öngören karardır. Ne BM'nin ne Güvenlik Konseyi'nin hakkında aldıkları kararlar onu bağlıyor. Kısaca İsrail, sadece BM ve Güvenlik Konseyi kararlarıyla değil, hiçbir uluslar arası hukuki anlaşma veya kuralla kendini bağlı görmüyor. Bu yüzden pervasızca toprak işgal ediyor; topraklarına, mal varlıklarına, zeytinliklerine, portakal bahçelerine, evlerine ve servetlerine el koyduğu insanları acımasızca öldürüyor. 27 Aralık 2008-18 Ocak 2009 arası üç hafta boyunca 360 bin km karelik daracık bir alana sıkıştırılmış bulunan 1,5 milyonluk Gazzeliye karşı giriştiği vahşi katliam sonucunda ortaya çıkan tabloya bir bakalım: 460'ı çocuk, 300'ü kadın, 113'ü yaşlı insan olmak üzere 1.360 insanı katletti. Camileri, hastanaleri, okulları, polis akademisini, okulları, yaralı taşıyan ambulansları ve küçücük çocukların toplandığı BM'ye ait binaları bombaladı, Fosfor ve misket bombaları kullandı, bir iddiaya göre saldırılar sırasında ilk defa yeni silahlar denedi. Hiç kuşkusuz bunların tümü savaş suçudur. Soykırıma varan katliamlardır. Ve esasında İsrail Savunma Bakan Yardımcısı Matan Vilnai, 2008 yılında açık bir dille "Kassam füzeleri atıldıkça, roketlerin menzilleri arttıkça Filistinliler Şoah'a davetiye çıkarıyorlar. Kendimizi savunmak için elimizden geleni yapacağız" diyordu. İbranice'de "şoah" soykırım demektir. (Nasıl biz Türkçe'de holokost'a soykırı diyorsak, Ermeniler Medzyegeran (unutulmaz acı, büyük felaket) derler. İbranice'de de bunun karşılığı şoah'tır.) İsrailli yöneticilerin literatüründe işgal ve sivil katliamı "kendini savunma hakkı"; işgalciye karşı direniş "terör"dür. Bu anlattıklarımız İsrail devletinin hukuk tanımazlığına ilişkin çarpıcı örneklerdir. Çağımızda zor olsa da başka devletler de hukuk tanımazlık yapabilir, ama İsrail, herhangi bir devlet değildir. Neden "herhangi bir devlet" olmadığını bilmek lazım: 1) İsrail, siyasi bir ünite olarak ortaya çıktığı günden bu yana kuruluşu tamamlanmamış, kesin sınırları belirlenmemiş yegane devlettir. Sınırlarının nerede başladığını nerede bittiğini kimse kesin olarak bilmiyor. Nil-Fırat arası Arz-ı Mev'ud'un ne anlam ifade ettiği belirsizdir. 2) İsrail, nüfusu kesin rakamlarla açıklanmayan yegane devlettir. 1,5 milyonu Arap olmak üzere 6 milyon olduğu söyleniyor. Ancak Yahudi kökenli insanların kaçta kaçı sahiden İsrail'de yaşıyor, kaçta kaçı başka ülkelerin vatandaşlarıdır ve ne kadarı tümüyle İsrail'de meskün yaşıyor, bu belli değildir. 3) İsrail, diğer devletler gibi savunma harcamalarını açıklamıyor. Bütçedeki kara delik bu harcama kalemidir. Sahip olduğu askeri güç, silahlar ve diğer mühimmatın kaçta kaçını kendi öz kaynaklarından sağlıyor, kaçta kaçını başta Amerika olmak üzere diğer Batılı ülkelerden tedarik ediyor, bu da belli değildir. 4) Dahası İsrail, bütçe geliri tam olarak açıklanmayan devlettir. Çünkü sahip olduğu gelirin kaçta kaçı dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşamakta olan Yahudilerin hibe, bağış ve katkılarıyla oluşuyor, bu da belli değildir. Bu karakteristik özelliklere sahip İsrail'e BM'ye kayıtlı diğer devletler nazarıyla bakabilir miyiz? Kısaca İsrail "herhangi bir devlet" midir? Dünya Bülteni |