Filistin topraklarını işgal ederek oraya yerleşen ve sürekli işgali genişleterek soykırımlara varan katliamlar yapan Siyonist İsrail için Davos gibi oturumlar, belli ki yaptıkları vahşetlerin üzerleri örtülmek ve desteklenmek için birer zemin haline getiriliyor. Davos’ta 29 Ocak Perşembe günü Gazze ile ilgili bir oturum düzenlendi ve Erdoğan ile Peres de davet edildi. Ev sahibi gibi hareket eden (etmesi sağlanan) Peres hiç utanmadan yüksek sesle Siyonist İsrail’in vahşi cinayetlerini savundu, savunmakla kalmadı üstelik haklı göstermeye çalıştı. Bu arada Erdoğan ile aralarında tartışma çıktı ve Erdoğan : “Sayın Peres! benden yaşlısın, sesin çok yüksek çıkıyor, biliyorum ki sesinin bu kadar yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisidir. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajdaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü de iyi biliyorum. Ülkenizde Başbakanlık yapmış kişilerin sözleri vardır. Tankların üzerinde Filistin'e girdiğimde kendimi mutlu hissediyorum diyen başbakanlarınız vardır. Bu zulümleri alkışlayanları da ayıplıyorum.….İsrail barbarlığı zalimliğin de ötresinde bir şey……Benim için de bundan böyle Davos bitmiştir. Daha Davos’a gelmeyeceğim, bunu da böyle bilin…..” diyerek oturumu terk etti. Ardından Erdoğan bir basın toplantısı yaparak olanları açıkladı. Bu arada Peres de Erdoğan’ı arayarak özür diledi ve ayrıca bir basın toplantısı da yaparak; Erdoğan ile yaptığı tartışmanın Türkiye ile ilişkilerini etkilemeyeceğini ümit ettiğini ve Türkiye ile sorun istemediklerini ifade edip “Bizim Filistinlilerle sorunumuz var, bunu kişisel veya ulusal bir sorun olarak görmüyorum, ilişkiler olduğu gibi kalabilir, Ona olan saygım değişmedi, bu bir görüş alış verişiydi ve görüşler görüştür" dedi. Erdoğan’ın Peres’e karşı takındığı tavır haklı ve yerinde bir tavırdı. Bu yüzden Gerek Türkiye’de ve gerekse Gazze ve Ortadoğu’nun diğer yerlerinde gecikmeden destek gördü ve sevinç gösterilerine sahne oldu. Erdoğan Türkiye’ye gelirken ise kahramanlar gibi karşılandı. Erdoğan’a karşı yapılan bu yoğun sevinç gösterileri ve desteğin asıl nedeni, halkın duygularına tercüman olmasındandır. İsrail’in Gazze’de sergilediği vahşet ve cinayetlere, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de büyük kitleler halinde yoğun tepkiler verilmişti. Sadece bir kesim değil, başta Müslümanlar olmak üzere solcusuyla, sağcısıyla her kesim tarafından tepki gösterilmişti. Çünkü ortada çocukların, kadınların ve yaşlıların fosfor bombalarıyla vurulduğu, hastanelerin, camilerin ve okulların hedef edildiği bir katliam ve ciddi bir insanlık suçu vardı. İşte bu halk kitlelerinin duygularına tercüman olduğu için Erdoğan’ın Davos’taki tavrı bu kadar sevindirdi ve destek gördü. Bu noktaya iyi dikkat etmek gerekir. Siyonist İsrail, bugün bütün dünyanın gözleri önünde büyük bir insanlık suçu işlemiştir ve halk, bu suça karşı olduğunu göstermiş ve Siyonist İsrail’i mahkum etmiştir. Dolayısıyla bu yöndeki girişimleri desteklemiş, devlet yetkililerinden ve hükümetlerden de İsrail’e karşı bu yönde girişimlerde bulunmalarını ve somut adımlar atmalarını istemiştir. Bu gün dünyanın her tarafında halk kitleleri tarafından yapılan yüksek katılımlı etkinliklerde bu yönde eğilim ve istekler ortaya konmakta ve açıkça dile getirilmektedir. Bu kadar insan yığınları, halk, bu düşünce ve duygulara sahip olduğunu her vesileyle gösteriyorken, bu yöndeki istek ve arzularını yüksek sesle dile getiriyorken, hükümetten de insanların bu istek ve eğilimlerine kulak vermesi beklenir. Çünkü Milletin vekilleri ve temsilcileri olarak mecliste bulunan ve millet adına devleti yönetme makamında bulunan hükümet, milletin istek ve eğilimlerini dikkate almakla sorumludur. O halde Siyonist İsrail’in Gazze’deki vahşetine karşı halkın haklı istek ve eğilimlerini de dikkate almalı, sadece söylemlerle yetinmemeli, somut adımlar atılarak Siyonist İsrail ile ilişkiler kesilmelidir. Erdoğan, bunları yaptığında asıl o zaman kahraman olur. Halkın eğilimlerine tercüman olan söz ve tavırlar bu kadar destek görüyorken, acaba somut adımlar atıldığında nasıl olur? Bu arada, söz konusu olay ile ilgili olarak Genelkurmay’ın ortaya koyduğu tutuma da değinmekte fayda vardır. Genelkurmay Başkanlığındaki basın brifinginde, sorulan sorulara cevap veren Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak : “Türkiye'nin tüm ülkelerle yürüttüğü ikili askeri ilişkilerde milli menfaatler doğrultusunda hareket etmek esastır…insansız hava araçları Heron’larla ilgili olarak Sayın Milli Savunma Bakanımızca bir açıklama yapıldı. Gerekli açıklama yapılmıştır. Projede herhangi bir sorun yok'' diyerek Genelkurmayın Siyonist İsrail ile olan askeri ilişkiler konusundaki tavrını ortaya koymuş oldu. Ülke insanının bu kadar tepki vermesini hiçe saymak, eğilimlerini dikkate almamak, Millet adına üstelik milletin karşı çıktığı istikamette karar vermek ne ülke menfaatinedir ve ne de millet yararınadır! O halde hangi menfaatten söz ediliyor? Allah’a emanet olun M. ALİ NUR |