Gazze’nin mazlum halkına karşı vahşi cinayetlerin işlendiği 22 günlük her açıdan eşitsiz olan savaştan sonra ‘kan kılıca galip geldi’ ve daha önce ilan edilen hiçbir hedefe ulaşılmadan Siyonist rejimin tek taraflı ateşkesiyle savaş sona erdirildi. Siyonist düşman; Gazze’ye dayatılan zor şartları, 18 aylık kuşatmayı, Hamas hükümeti ile özerk yönetim arasındaki parçalanmayı, Arap rejimlerinin ve başını Amerika’nın çektiği Batı ülkelerinin yoğun desteklerine dayanarak, savaşın sona ermesi için 7–10 günlük zamanı hedeflemişti. Korku ve panik stratejisi uygulanarak tayin edilen 300 hedef ağır bombardımana tabi tutuldu. Saldırının üçüncü gününde kara hareketinin başlatılıp Hamas yöneticilerinin yakalanıp idam edilmeleri ve üyelerin esir alınmalarıyla, bu inkılabi hareketin sona erdirilmesi üzerine, seçimlerle ilgili özerk yönetimden ve Arap ülkelerinden rüşvet alma hesapları yapılıyordu. Böyle bir başarı ile İran, Suriye ve Hizbullah da etki altına alınabilecek, Siyonist rejimin 33 günlük savaşta yitirdiği itibarını yeniden elde etmesi, bu rejimin bölgenin önemli gücü haline dönüşmesi ve Mahmut Abbas gibi uşakların da yardımıyla Siyonist rejim ciddi bir güvenliğe ulaşacaktı. Bundan dolayı Ebu Mazen ve Siyonistlerin emniyet güçleriyle işbirliği yaptığı belgelerle ortaya çıkan hain Muhammed Dahlan ve ekibi, Hamas’ın düşmesiyle birlikte bölgeye gidip Gazze’yi teslim almak ve yönetime el koymak için Mısır’da bekliyordu. Arap içbirlikçileri ve Batılı destekçiler saldırıların yedinci gününe kadar sükûtu tercih ettiler. İşgal güçlerinin başarısızlıklarının ortaya çıkması üzerine Siyonistleri tahrik için Hamas’ın suçlu olduğunu ileri sürdüler. Siyonist rejimin vahşiyane saldırılarının Hamas’ın füze saldırılarına karşı gerçekleştirilen savunma saldırısı olduğunu söylemeye başladılar. Bu işbirlikçiler ve başlarındaki Amerika, İngiltere ve Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyine tasallut ederek Gazze’nin mazlum halkına karşı gerçekleştirilen vahşi cinayetlerin gerçek yüzünü örtmeye ve Siyonist canilerin korkunç ve feci cinayet sahnelerini sarhoşça kahkahalarla geçiştirmeye çalıştılar. Ancak Gazze’nin savunmasız kadın ve çocuklarına karşı Amerika’nın en son teknolojisiyle geliştirilen silahları kullanan Siyonist rejimin gerçekleştirdiği korkunç cinayetler ve vahşi saldırılar, saldırılarda kullanılan fosfor ve zayıflatılmış uranyum bombaları gibi bilinmeyen çeşitli silahların kullanılması üzerine dünyanın dört tarafında Siyonistleri ve savunucularını lanetleyen protesto dalgaları kabarmaya başladı. Bu gelişme, uyanış ve direniş hattını Gazze’den bütün bölgeye ve dünyaya yaydı. Aynı zamanda Siyonistleri savunan dünyanın en gelişmiş ve yaygın medya araçlarının gerçeği farklı şekilde yansıtma oyunlarının ortaya çıkması ve Gazze’nin mazlumiyetinin gerçek görüntüsünün yansıtılması Hamas’ın meşruiyetinin bütün dünya halklarına gösterilmesine sebep oldu. Siyonistler, şiddetli bir şekilde haberleri sansürlemeye ve tarafsız haber yapan gazetecilere saldırılarda bulunmaya başladılar. Siyonist rejimi savunan Batı ülkeleri ve özgürlük iddiasındakiler el Aksa, el Menar... vb gibi haber kaynaklarına sansür uygulama ve Siyonistlerin kanlı cinayetleriyle ilgili gerçekleri neşretmelerini engelleme konusunda uyarılarda bulunup bazılarına yasaklama getirdiler. Ancak facianın ağır boyutları, Gazze’nin mazlum çocuklarının şehadeti ve yaralanmaları, Allah’ın dışında kimseye sığınmayan yüreği yanık annelerin ahu vahı, zillet ve teslimiyeti kabul etmeyen bedel ve mazlum halkın Gazze’nin soğuk ve karanlık gecelerine tahammül etmeye çalışması, ağır şartların yok edilip direnişin bütün şefaflığıyla dünya üzerindeki temiz ve diri insani kalplerin üzerinde derin tesirler bırakmasına sebep oldu. Siyonist işgalcilere karşı bütün milletleri kaplamış olan nefret dalgalarından kaynaklanan baskılar, Hamas gençlerinin düşman karşısında canla başla yürüttüğü amansız direnişten kaynaklanan korku karşısında Siyonistle elebaşlarının perişan ve ağlamaklı çehreleri ortaya çıkmaya başlamıştı. Ağır bir yenilgi alan Siyonist rejiminin dışişleri başkanı ile Amerika dışişleri bakanı tarafından imzalanan siyasi ve güvenlik anlaşması, aynı zamanda tek taraflı ateşkesle birlikte Şerm’uş-Şeyh’te düzenlenen oturumun programlanması, Siyonist regimin 33 günlük savaştaki yenilginin tekrarını tattığını, hiçbir hedefine ulaşamadan alçaltıcı bir yenilgiyle karşılaştığını göstermektedir. Buna karşın Hamas, güçlü bir hareket olarak Filistin sathından bölge sathına çekildi. Duha İslami konferansına katılımıyla bölge denkleminde varlığını ispat etti. Başka bir ifadeyle bugün Siyonist rejim, hem askeri alanda ve hem de propaganda alanında yenilgiye uğramıştır. Bu işgalci ve yapay rejimin kurucularından Ben Gurion’un ifade ettiği gibi Siyonist rejimin kâbusu olan peyderpey yenilgilerin başladığını göstermektedir. Bununla birlikte ordunun güveninin sarsılması, yöneticilerin ortaya çıkan krizlere karşı etkisiz kalmaları bu rejiimin itibarını ve meşruiyetini krize sokmuştur. Yani bunca kanlı cinayetlerin işlenme sebeplerinden olan başbakanın seçiminde ortaya çıkan siyasi krizin devam etmesi bu kabildendir. Bütün bu gelişmeler gözönüne alınınca Siyonistlerin her alanda yenildiği görünmektedir. Ancak Siyonistlerin bu yenilgiyi kabul etmeleri ve ibret almalarını beklemek doğru değildir. Onların çaresizlikten veya içine düşdükleri zilletten kurtulmak için daha ahmakça ve daha tehlikeli bazı işlere bulaşma ihtimali sürekli vardır. Bundan dolayı Hamas’ın direnişle ilgili hazırlıklarını koruması, bölgedeki dostları ve savunucularının ileriki günlerde daha fazla yardımcı olmaları gerekli ve akli olanıdır. Yazan: Resul Senayidar Kaynak: Cevan Gazetesi Çeviren: Süleyman Güneş |