Gazze'deki korumasız halkın öldürülmeye başlanmasından bu yana uluslararası teşkilatların girdiği ölüm suskunluğu, Arap ülkelerinin elebaşlarının ihaneti, yılbaşı tatilleri, ekonomik krizden kaynaklanan sonuçlar ve bu insani facianın şiddetli bir şekilde sansür edilmesi bile Gazze’de direnen halkın mazlumiyet mesajının dünya insanlarına iletilmesine engel olamadı. Siyonistlerin öngörüsü tamamıyla yanlıştı. Büyük bir sessizlik içinde, her türlü zahmetten uzak bir şekilde birkaç saat içinde bir milleti tarih sayfasından silebileceklerini düşünen Siyonist rejimin elebaşları, fazla zaman geçmeden yanlışlarını anladılar. Batı ülkelerinin emperyalist medyasının suskunluğuna rağmen Siyonistlerin aleyhine gelişen büyük protesto dalgaları bütün dünyayı kaplamış, gelişmeler bu cinayetleri gerçekleştirenler için büyük sorunlarla karşı karşıya getirmiştir. Siyonistlerin bu cinayetleri işlemedeki hedefleri hakkında çok şeyler söylendi. Oysa açıktır ki Siyonistlerin bu cinayetlere bulaşmasındaki en büyük hedef, Hamas'ı yok etmek ve bölgedeki direnişi ortadan kaldırmaktı. Bununla birlikte, savaş alanında meydana gelebilecek her türlü maddi sonuca rağmen bu cinayetin uzun ve kısa vadeli getirileri direniş güçlerinin zaferi ve Siyonistlerin yenilgileri ve rüsva olmalarıyla neticelenecektir. Bu konu birkaç yönden incelenebilir: Birincisi, kamuoyu nezdinde gündemde olan şu soru zihinleri kurcalamaktadır. “Gazze halkı hangi günahtan dolayı bu şekilde acımasızca katliamdan geçiriliyor? Bu acımasız cinayetlere bakılırsa kamuoyunu ikna etmek kolay görünmüyor. Bu vahşilikler, Siyonistlerin dünya çapındaki teorik temellerinin birçoğunun yıkılmasıyla sonuçlanacaktır. Holokast, Yahudi düşmanlığı ve terörizm gibi yıllardır Siyonistlerin menfaati ve mazlumluğu için kullanılan kavramlar bundan sonra fazla bir anlam ifade etmeyecektir. Bu arada cinayetlerin işlenmesinde Arap ülkelerinin sessizliği ve düşmanla işbirlikleri cevapsız kalmayacak. Bu ülkelerdeki her türlü protestonun zor kullanılarak bastırılmasına rağmen büyük ihtimalle bölgede büyük bir İslami uyanışla karşılaşacağız. Bu gelişme, dünya dengesini değiştirmekle beraber emperyalist işbirlikçisi Arap şeyhlerinin saltanatının temellerinin sarsılması ve Ebu Mazen rehberliğindeki Filistin yönetiminin eskisinden fazla zayıflaması için ciddi bir tehlike olacaktır. Bu durum, bölgede böyle bir değişimin meydana geleceğini tahmin eden Batı araştırma merkezlerinin senaryolarından çoğuyla uyuşmaktadır. Bununla birlikte, daha iyi bir hayat yaşamak için işgal edilmiş topraklara göç eden halk, bölgenin jeopolitik tehditleri karşısında ciddi zararlar göreceklerini anlayarak, işgal edilmiş topraklarda yaşama konusunda şüpheye düşecek ve geldikleri yerlere dönüş için göçler artacaktır. Bu durumda İsrail ekonomisinin gördüğü zararların sonuçlarını ve işgal edilmiş topraklardan çıkan sermayenin şiddetini de unutmamak gerekir. İsrail elebaşlarının arasında meydana gelecek siyasi deprem uzak ihtimal değildir. İşgalci İsrail rejimi, hükümeti üçüncü nesle devretmek üzereyken, oluşum sorunları nedeniyle önceki nesilden kalan problemlerin sonuçlarıyla boğuşmaktadır. Bu rejimin piyonlarından hiç biri gerekli başarıyı yakalayamadıklarından yeni bir hükümet oluşturmak için gerekli güce de sahip değiller. Bu tür sorunların oluşturduğu zorluklar ve Livni ve Perez gibi piyonların beceriksizliğinin kanıtlanmasıyla, bu rejimin dümenciliğini yürütmek için yeni ve tanınmayan piyonların gelmesi uzak ihtimal değildir. Ama bu hilenin bile işleri düzelteceği çok zor görünüyor. Uluslararası alanda ise, uluslararası kurumların özellikle de Birleşmiş Milletlerin yüz kızartıcı ve utanç verici tutumlarıyla, bu kurumların yasallıkları sorgulanacak, daha çok İkinci Dünya Savaşının galiplerinin menfaatlerine göre tedvin edilmiş kurumların ve uluslararası kuruluşların yapılarının değişime uğraması ve yeni yapılanmalara gidilmesi ile ilgili istekler daha fazla ortaya çıkacaktır. Bütün bunlarla birlikte Gazze olayları, uluslararası emniyet sisteminin temellerinin kendi rüştlerini ispat için önemli bir sınav olarak nitelendirilebilir. Bu yüzden bazı görüş sahipleri, bu saldırının sonucunun bölgenin ve dünya dengelerinin kabuk değiştirmesi için bir başlangıç olduğuna inanıyorlar. Direniş cephesinin muzaffer olmasıyla, günümüzün süper güçlerinin kudretlerinde şiddetli sarsıntıların meydana gelmesi ve yeni kudretlerin ortaya çıkması sözkonusu olabilir. Yazan: Seyyid Abdulmecit Zevari Kaynak: Aftab Çeviren: Cafer Yiğit |