Bismillahirrahmanirrahim Hz. Aişe (r.anh) şöyle demiştir: “Cahiliyet devrinde Kureyş Aşura günü oruç tutardı. (Hicretten evvel) Rasulullah (sav) da Aşura orucu tutardı. Medine'ye geldiği zaman da (mu'tâdı üzere) bu orucu tuttu ve sahabelerine de bu orucu tutmalarını emretti. (İkinci sene) Ramazan orucu farz kılınınca Aşura günü orucunu terk etti. Artık isteyen bu orucu tuttu, dileyen de onu terk etti.” (Buhari) İbnu Abbas (ra) anlatıyor: "Rasulullah (sav) Medine'ye gelince, Yahudileri Aşure günü oruç tutar gördü. Onlara: "Bu da ne, (niçin oruç tutuyorsunuz)?" diye sordu. "Bu, salih (hayırlı) bir gündür. Allah, o günde Beni İsrail'i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Musa o gün oruç tuttu" dediler. Rasulullah (sav): "Ben Musa'ya sizden daha layığım" buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını emretti." (Buhari, Müslim, Ebu Davud) Aşura; Muharrem Ayı’nın 10. günüdür. Hadis-i şeriflerden anlaşıldığı üzere Aşura eski tarihlerden beri bilinen ve yad edilen bir gündür. Kaynaklardan Yahudiler’in de cahiliye dönemi Kureyşilerin de Aşura orucu tuttuklarını öğreniyoruz. Yahudiler Aşura’yı Hz. Musa’nın ve İsrailoğullarının Firavun’un zulmünden kurtulduğu, Firavun ve askerlerinin suda boğulduğu gün olarak kabul eder ve o gün oruç tutarlar. Cahiliye dönemi Arapların tuttukları Aşura orucunu nereye dayandırdıkları tam olarak bilinmemektedir. Aşura ile ilgili diğer iki hadisi şerif meali de şöyle: İbn-i Abbas der ki Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ben, gelecek yıl sağ olursam, dokuzuncu günü de oruçlu geçireceğim” (Müslim, İbni Mace, Ahmed) Katade (ra) anlatıyor: "Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Aşura orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını Allah(ın rahmetin)den umarım." (Tirmizi) Sağlam kaynaklara dayanmayan fakat çeşitli kaynaklarda geçen ve Aşura günü vaki olduğu kabul edilen birçok olay vardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: - Hz. Adem’in tövbesinin kabul edilmesi - Hz. Nuh’un gemisinin Cudi dağına oturması - İbrahim aleyhisselamın Nemrud’un ateşinden kurtarılışı - Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf'a kavuşması - Hz. Musa ve İsrail oğulları’nın Firavun’un zulmünden kurtulmaları - Hz. Yunus’un balığın karnından çıkarılması - Eyyub aleyhisselamın hastalıkdan kurtulması…
Kerbela Katliamı Günümüzde Aşura denilince akla ilk gelen şey Kerbela katliamıdır. Aşura; hepimizin malumu olmak üzere Peygamberimiz’in (sav) ciğerparesi, cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin’in (ra) Hicri 61 yılının 10 Muharrem günü, şu an Irak sınırları içerisinde bulunan Kerbela şehrinde, başında Yezid b. Muaviye’nin bulunduğu Emevi sultası tarafından 72 yareniyle birlikte hunharca şehid edildiği gündür. Hz. Hüseyin’in gelecekte şehid edileceği ile ilgili rivayetler M. Asım Köksal’ın “Kerbela Faciası” kitabında şöyle geçmektedir: “Peygamberimizin zevcesi Hz. Ümmü Seleme (r.anh) der ki: “Rasulullah (sav) bir gün, yanı üzerine yattı. Kaygılı ve üzüntülü olarak uyandı. Sonra, uyudu. Yine kaygılı ve üzüntülü olarak uyandı. Yine uyudu. Sonra, uyandı. Avucunda kırmızı bir toprak bulunuyor ve onu öpüyordu! “Nedir bu?” diye sordum. “Hüseyin için, Cebrail, bunun Irak toprağında öldürüleceğini bana haber verdi. Bu da oranın toprağıdır!” buyurdu. Hz. Hüseyin'in şehid edileceği yerden Cebrail'in getirdiği toprağın, Kerbela toprağı olduğu, Peygamberimizin, bu yeri “Kerb'u belâ (tasa, üzüntü)” diye vasıfladığı da rivayet edilir. Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre de: Meleğin Peygamberimizin yanına geldiği bir sırada, Peygamber (sav) : “Ey Ümmü Seleme! Kapıyı üzerimize kapa, yanımıza kimseyi bırakma!” buyurur. O sırada Hz. Hüseyin koşarak kapıya gelir. Hz. Ümmü Seleme onu içeri bırakmaz. Fakat Hz. Hüseyin kapıyı zorlayıp içeri dalar. Kendisini Peygamberimizin kucağına atar. Peygamberimiz onu boynuna, omuzuna alır, öper, sever. Melek, Peygamberimize :“Onu çok mu seversin?” diye sorar. Peygamberimiz :“Evet!” buyurur. Melek “İyi ama ümmetin onu öldürecektir” der. Sonra Hz. Hüseyin’in şehit edildiği yeri haber verir ve oradan getirdiği toprağı Peygamberimize (sav) verir. Peygamberimiz, Hz. Ümmü Seleme'ye toprağı verirken “Bu toprak kan haline gelince, Hüseyin şehid edilir” diye buyurur. Hz. Ümmü Seleme, toprağı sırça bir çanak içinde yanında saklar. Hz. Hüseyin'in şehid edildiği gün, toprağın kan haline geldiğini görür. Peygamberimizin bu husustaki ihbar ve müşahadeleri, vefatlarından elli yıl sonra, Hicretin 61. yılında Kerbela’da cereyan eden facia ile gerçekleşmiştir.” (M. Asım Köksal, İslam Tarihi - Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası) Hz. Hasan (ra), hilafet görevini ümmetin maslahatı gereği daha önceden babası Hz. Ali (ra) ile çekişmeye giren Muaviye’ye devreder. Muaviye hilafet müessesesini saltanata dönüştürmüş, ölmeden önce de bu saltanatını oğlu Yezid’e devretmiştir. Muaviye öldükten sonra oğlu Yezid İslam beldelerinden bey’at toplamaya başlar. Hz. Hüseyin (ra) kendisine bey’at etmez. İlk etapta ailesiyle birlikte iskan ettiği Medine’den Mekke’ye gider. Bu arada Küfeliler yığınlarca mektup göndererek kendisine bey’at etmek üzere Küfe’ye gelmesini ısrarla isterler. Hz. Hüseyin (ra) bu fırsatı değerlendirerek Dedesinin (sav) hilafet mirasını saltanata dönüştüren Emevi hanedanından bu emaneti alıp asıl hüviyetine kavuşturmak amacıyla ailesi ve yarenleriyle birlikte Irak’ın Küfe Şehri’ne doğru hareket eder. Seçkin bazı sahabeler ve yakın dostları Hz. Hüseyin’in (ra) Küfe’ye gitmesini uygun görmemiş, Küfe halkının kendisine yar olmayacağını söyleyerek onu bu kararından vazgeçirmek istemişlerdir. Ancak Hz. Hüseyin, rivayetlere göre rüyasında Dedesi Hz. Peygamber’den (sav) Küfe’ye gitme yönünde aldığı işareti de ilham alarak kararından vazgeçmeyip yoluna devam eder. Oysa Küfe’nin korkak ve dönek halkının verdikleri sözden çark ettiklerinden, kendisi tarafından daha önce gönderilmiş olan Müslim b. Akil’e (ra) sahip çıkamadıklarından ve şehid edildiğinden bihaberdi. Haberdar olduktan sonra da bu kader yolculuğundan dönmez ve Kerbela mıntıkasına kadar yol alır. Burada Yezid’in ordusu tarafından kuşatılır. Bir süre devam eden anlaşma diyaloglarından bir sonuç çıkmayınca savaş başlar. Emevi Saltanatı askerleri gözleri dönmüş, kudurmuş aç kurtlar gibi bu mübarek topluluğa saldırırlar. Yarenlerinden 72 kişiyi şehid ettikten sonra Hz. Hüseyin’i (ra) de şehid ederler ve mübarek başını gövdesinden ayırırlar. 57 yaşındaki bu mübarek vücutta otuz üç mızrak yarası ile otuz dört kılıç yarası tespit edilmiştir. Savaş öncesi ve sonrası ehl-i beyt kadın ve çocuklarına yapılan zulüm, çektirilen çile ve ızdırap da yürekleri parçalayan ayrı bir kara sayfadır. Hz. Hüseyin ve Kerbela Katliamı ile ilgili daha söylenecek çok şey var. Yazı köşemiz bunu alacak kapasitede olmadığından dolayı özetle değinmek zorunda kaldım. Kerbela; -Peygamber torunu ile fasık Yezid’in -Hidayet kandili ile zulumatın -Adalet ile zulmün -Hilafet ile azgın saltanatın -Âhiret aşıkları ile dünyaperestlerin -Sabitkademliler ile döneklerin -Yürekliler ile korkakların -Ehli Beyt aşıkları ile çanak yalayıcılarının -İslam fedaileri ile dinini dünyasına değişenlerin… savaşıdır. Kerbela; Hz. Hüseyin’in (ra) “Heyhat minne-zzilleh!” (Zillet bizden uzaktır!) mübarek sözünün ispatlandığı er meydanıdır. “Küllü yewmin Aşura, küllü ardin Kerbela!” (Her gün Aşura, her yer Kerbela!) şiarı, çağımızda gerçekleşen İran İslam İnkılabı’nın oluşumunda belki de temel faktörlerden birisini oluşturur. Bugün bizim için, Filistin, Çeçenistan, Afganistan, Irak ve zulüm altında olan tüm İslam beldeleri için aynı slogan şiar olmalıdır. Bir yandan Tasua günü (9. gün) ile Aşura’yı oruçlu geçirerek Dede Hz. Peygamber’in (sav) sünnetini yerine getirerek, bir yandan da Torun Hz. Hüseyin (ra) ve yarenlerinin katliamını yad ederek, ağlayarak kendimize gerekli dersleri çıkarmaya çalışacağız inşallah. Bu vesile ile Hz. Hüseyin’i (ra), yarenlerini ve tüm aile efradını rahmetle; zalim, facir ve fasıkları da nefretle yad ediyoruz. Yine on gündür aralıksız olarak Filistinli Müslümanlar üzerine ağır bombalar yağdıran Siyonist İsrail rejimini lanetliyor, saldırıda şehid olan kardeşlerimizin şehadetlerini tebrik ediyor, Filistin Müslüman halkına taziyet ve tesliyetlerimi bildiriyor, Rabbimizden yakın bir zafer nasib etmesini niyaz ediyorum. Allah’a (cc) emanet olunuz. Kerim Yararlı
|