Bugünlerde Gazze, dünyanın en yalnız şehridir. Bölgede yaşayan tanıklar; akşam vakitlerinin Gazze için en sıkıntılı ve en bunalım dolu anlar olduğunu söylüyorlar. Şehrin % 70’nin elektriğinin kesilmesi, günün aydınlığının ardından her tarafı kuşatan karanlık tabakanın şehrin üzerine çöküvermesini sağlamaktadır. 60 yıldan fazladır bu bölgenin ve Filistin’in işgal edilmiş diğer yerlerinin musibeti aralıksız devam ediyor. Siyonist rejimin ordusunun Gazze’nin giriş ve çıkışlarını kontrol altında tutmasıyla, insani trajedinin bütün boyutları yaşanmaktadır. Dünya toplumlarının bu fahiş insan hakları ihlaline karşı sessizliği ve uluslararası askeri güçler dengesi gözönüne alınırsa, işin bir yere varmayacağı görülmektedir. Zaten Filistinlileri düşman gören ve onları terörist sayanlardan herhangi bir beklenti içerisinde olunması büyük bir yanlışlıktır. Ancak, kendilerini Filistin halkının velisi ve kayyumu, Arap âleminin de rehberi ve sözcüsü görenlerin yardımda bulunmalarını bekleme hakkı yok mudur? Acaba Mısır (Gazze ile ortak sınıra sahiptir) gibi bir ülkenin, Gazze’nin mazlum insanlarının düçar olduğu faciadan dolayı İsrail’e karşı tepki göstermesi ve yaşam için gerekli malzemelerin Gazze’ye girmesi için sınırlarını açması gerekmiyor mu? En azından Mısır’dan beklenen Filistinlilerin düşmanı olan İsrail ile işbirliği yapmamasıdır. Gazze halkına herhangi bir faydası yoksa da onların yaralarına tuz basmamalı, Gazze’de devam eden İsrail’in cinayetlerine ortak olmamalıdır. Mısır hükümetinin yetkililerinin İslam dünyası, Arap dünyası ve vicdanları uyanık beşer toplumuna, süs ve dekor için mi Arap dünyasının riyaseti için telaş ettiklerinin cevabını vermeleri gerekir. Arap ülkelerine rehberlik iddiaları ve Filistinlilerin en büyük savunucusu iddiasındaki bu ülkenin Filistin’in mazlum halkını savunmayla ilgili sorumluluğu daha da artmamamakta mıdır? Esef verici durum, Mısır devletinin Gazze’de İsrail’in gerçekleştirdiği cinayetlere hiçbir bir tepki göstermediği gibi, bizzat kendisi “Hırsız ortak ve kafilenin arkadaşı” rolünü oynamaktadır. İşaret edildiği gibi Mısır yöneticilerinin Arap dünyasıyla ilgili ileri sürdükleri iddialar, “feleğin kulağını sağır etmiştir” Gerçekten de kendilerini bir topluluğun rehberi olarak nitelendirenlerin, kendi rehberlikleri altında yaşayanların düşmanlarıyla işbirliğinde bulunmaları çok acı bir durumdur. Her ne kadar bu tür rehberliğin İslam dünyasının pekçok yerinde ve birçok Arap ülkesinde alıcısı yoksa da, yıllardır kendisini Arap dünyasının manevi lideri olarak gören Mısır’ın, Arap milletlerinin menfaati için hangi adımlar attığı Mısır yöneticilerinden sorulmalıdır. Arap ve İslam ülkelerinin düşmanı olmayan ülkelerle dosklukları olmayınca, hangi ölçüye göre bu tür iddilarda ısrar ediyorlar? Arap ülkelerinin insanları, Gazze’deki insanlık trajedisine yol açan İsrail ile Mısır’ın dostluklarına karşılık, Mısır makamlarıyla karşılaştıklarında onlardan yüz çevirme hakkına sahip değiller mi? Mısır devletinin makamları bilmeli ki bir gün Gazze faciası herhangi bir yol ve formülle halledilse tarih doğru bir şekilde ve acımadan “İsrail ve Mısır devleti birlikte Gazze’nin giriş çıkış noktalarını kapattılar, böylece çok geniş boyutlu insanlık tradejisinin oluşmasına sebep oldular” diyecektir. Mısır yöneticilerinin yapacağı tek şey Gazze ile aradaki sınırı açmalarıdır. Bu facia şartlarında dünya müslümanlarının mazlum Gazze halkı için seferber olacakları, gıda maddeleri ve ilaçlarla bölgeyi dolduracakları görülecek. Allah göstermesin Kahire’nin bir dinar bile harcamasına gerek kalmayacık. İsrail ve bu ülkenin makamlarının iyice tanınan yüzü gözönüne alınırsa bu tarihi hüküm sadece onların yaptıklarını antatım için yeterli değildir. Belki de onlara göre Filistinlilerin öldürülmesiyle kendileri için “altın bir sahife” açılmaktadır. Ancak Mısır’ın bugünkü yöneticileri, işbirlikçilerinin tuzağında ebedi olarak kalıp Gazze’nin mazlum insanlarının öldürülmesini Mısır’ın gelecek nesillerine mi aktarmak istiyorlar? Kaynak: Asriran Süleyman Güneş, Sitemiz için Farsçadan çevirmiştir |