Şeytan daima Müslümanların ortak paydalarını(müşterek noktalarını) yok etmenin veya nötrize(pasivize) etmenin yollarını tespit edip kendi yandaşlarına telkin ve ısrarı peşinde olmuştur.
Bunun yanı sıra başta içinde hiçbir şüphe olmayan Kur’an-ı Kerim ve tüm iman yolunun kutlu Resul ve Nebileri ve binler asfiya, evliya ve milyonlar Müminler de Müslümanların ortak hareket, ümmetçi zihniyet zırhıyla şeytan ve yandaşlarından gelecek saldırıları izole etmenin savunucuları olmuşlardır. Tarih, içine düşmüş olduğumuz bu ihtilaf bataklığından nemalanan insanların; menfaat, dünyanın geçici (zillet içindeki)zevklerinden faydalanmak isteyen, altları ıslak, kendi nefislerini ilahlaştırmış olan kişilikler olduğunu ispat etmiştir. Şimdi ben dünya koministlerinin veya faşistlerinin veya tüm emperyalistlerinin(kısacası küfür cephesinin) ayrılığını, içine düşmüş oldukları “ene” çukurunu anlayabilirim. İlanihayet beşeri düşüncelerle elde edilmiş olan bu akım ve fikirler, kıt kanaat sonucu kişiyi veya o yapıya tabii olanların dünya saadetinin (sözüm ona)kapısını aralamanın reçeteleri olarak görebilirler. Peki Ey Ehli İman bizlere ne oluyor da “ene” zakkumunu, havz-ê kevser görüyoruz ?
İçinde bulunduğumuz asır tıpkı Hacı Bayram-ê Veli Hazretlerinin zinciri misalidir. Vahdet safından kaçıp Halep’e de gitsen seni yolda yakalar zinciri boynuna dolar yerde süreee-süre Vahdet safına katar. Ey Nefs madem hal böyledir, neden yara bere içinde kalacaksın! Gel merdane, alnı açık, başı dik bir şekilde Vahdet safına katıl, niye minnet ve zillet toprağına bürünüp perişan olacaksın. Bak devir eski devirler gibi değil, orta yerde Vahdet-vahdet diye kendilerini perişan eden Müslümanları görmüyor musun? Neden zulmün dişleri arasında kalıp da perişan olacaksın? Kendine yazık etmiyor musun, kundaktaki çocuğuna da mı acımıyorsun? Aynı çileyi, aynı eziyetleri, aynı küfrün zulmünü onlara miras olarak bırakmaktan ne zaman utanacaksın?...
Ümmet olmak, ırkların veya kavimlerin yok sayılması yada reddedilmesi değildir. Bilakis tüm ırk, kavim ve halkların Allah’ın safında yer almasıdır. Bu düşünceyledir ki Arabın-Aceme(arab olmayan), Acemin’de Arab’a bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece Takvadadır.
Allah Resulu (sav) veda hutbesinde şöyle buyurdular; “Ey insanlar! Rabbiniz bir, babanız birdir! Hepiniz Âdem'in soyundansınız. Âdem de topraktandır, topraktan yaratılmıştır. Allah katında sizin en şerefliniz, en muttaki olanınız, Allah'ın emirlerini en çok yerine getireniniz, yasaklarından da en çok sakınanınızdır! Arabın Arap olmayana üstünlüğü ancak takva iledir.”
Hz. Bilal-e Habeşi (Habeşli oluşundan kimse gocunmadı), Selman-e Farisi, Süheyb-e Rumi (her ne kadar Arap asıllı olsa dahi), Said-e Kurdi, Muhyiddin-e Arabi fertlerin isimlerinin ardından zikredilen ırk ve kavim isimleri hiçbir zaman ihtilaf konuları olmamakla birlikte bu ve bağlı bulunduğumuz mezhebler hiçbir zaman Ümmet bilincinin önüne set olmamış, bilakis İslam toplumunun zenginliği olarak algılanmış- algılanmalıdır. Denildiği gibi mühim olan şey Allah’ın safında yer alabilmektir.
İşte o zaman yeryüzü Adalet, Hak ve Özgürlüğüne kavuşur… Dünyanın ha bire dönüp-dönüp aradığı yitik malı sizce de bu değil mi ?
İlahi! ümmet-i Muhammed (sav) binasının tamir ve onarım işinde yer almış olan bir tuğla, kireç, boya (taban veya tavanda yer alışımız fark etmez) vb hükmünde dahi oluşumuz bizlerin dünya ve ahiret kurtuluşu olduğunun bilincini bana ve tüm kardeşlerime nasip eyle !!! (amin)
İdrak ettiğimiz mübarek Ramazan ayını vesile bilip Allah’tan(cc); Ümmet-e Muhammed(sav)e vahdet nasip eylemesini, zindanlardaki kardeşlerimi tez zamanda alınları açık, başları dik bir şekilde azad eylemesini, tüm dünyadaki mazlum ve mustazaf Müslamanların üzerine rahmet ve nusretini ulaştırmasını ve ayrıca hasta olan bacı ve kardeşlerime hayırlı şifalar nasip eylemesini, ölmüşlerimize rahmet, geri de kalanları hidayete tabi Müminler kılmasını aruzuluyor ve diliyorum.
HAYAT VE HÜRRİYETİN GERÇEK SAHİPLERİNE SELAM OLSUN…
ORHAN YAPICI
|